Sana birbirinden acı iki seçenek sunuyorlar. “Ya evi biz yıkar sen masrafları ödersin, ya da evini kendi elinde yıkarsın bu şekilde yıkım maliyetinden kurtulursun” diyorlar. Bunu diyen İsrail yönetimi gayet planlı ve programlı bir şekilde yıkımı sürdürüyor.
Evini Kendi Ellerinle Yıkmak
Mustafa Ebu’s-Suud
Herhangi bir insandan dünyada mutlu olmak için gerçekleştirmek veya sahip olmak istediği şeylerin listesini yazması istense, sanırım herkesin listesi mizaç ve bakış açısına göre farklı olacaktır. Ancak ben, ev sahibi olmanın mutluluğu sağlayan önemli bir unsur olduğu konusunda kimsenin kuşku duymadığını ve bu konuda herkesin hemfikir olduğunu düşünüyorum.
Ev, mutlu hayatı sağlayan listenin en önemli maddelerindendir. Zira karanlık bastığında burada barınır insan. Burası onu kışın soğuğundan, yazın sıcağından muhafaza eder. Dünyanın gürültü ve karmaşasından uzak bir şekilde hayatın tadını burada çıkarır ve burada mutlu olur. Kişi ailesiyle birlikte burada yaşar ve misafirlerini burada ağırlar.
Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s) bu konuda şöyle buyurmuştur: “Her kim ailesi emniyette ve vücudu sıhhatli olarak sabahlarsa, yanında günlük yiyeceği de bulunursa, sanki kendisine bütün dünya verilmiştir.”
Bu hadis, evin mutluluğun önemli unsurlardan olduğunun delilidir. Onun için insanların ev almak ve aile kurmak için mal topladığını görürsün. Hayatını içinde mutlu bir şekilde sürdüreceği bir ev kurmak için ömrünün ve parasının büyük bir bölümünü tükettiğini müşahede edersin.
Ve şunu düşün. Sen yeni bir evde oturmaya hazırlanıyorsun veya yeni bir evde hayatını mutlu bir şekilde sürdürmenin yaklaştığını görüyorsun. Ancak zalim bir yargıdan aslı astarı olmayan bahanelerle evin yıkılmasıyla ilgili bir kararın sana ulaştığına şahit oluyorsun. Gerekçesinin en ağır hakareti “ev inşa etmek için ruhsat almamışsın”dır.
Sana birbirinden acı iki seçenek sunuyorlar. “Ya evi biz yıkar sen masrafları ödersin, ya da evini kendi elinde yıkarsın bu şekilde yıkım maliyetinden kurtulursun” diyorlar.
Sen olsan ne yaparsın?
Burada insanın aklına hemen bir soru geliyor. Tabi akıl diye bir şey kalırsa. Yıkım işi mi olacak? Nerede, nasıl, niçin ve kim yapacak?
Bu sorulara cevap vermek isteyen varsa, Filistin topraklarında özellikle Batı Yaka ve Kudüs’e gitsin. Zira orada Siyonist işgalci, Filistin halkını sürekli germek, moralini bozmak ve iradesini kırmak için sahip olduğu toprakları üzerinde istediği gibi tasarruf yetkisini sınırlıyor, askeri gücünü kullanarak ve dünyanın işgalciyi destekleyen zalim güçlerin yatağında uyumasını fırsat bilerek bu halkın ülkesinin nimetlerinden yararlanmasını ve lezzet duymasını engelliyor.
İlgili kurum ve kuruluşların yayınladıkları raporlara göre, işgalci 2006 yılından 31 Ocak 2019 tarihine kadar Batı Yaka’da Filistinlilere ait 1.405 evi yıktı. Doğu Kudüs’te yıkılan evler buna dâhil değildir. Yıkımlar neticesinde aralarında 3.138’i çocuk olmak üzere 6.213 kişi evini kaybetti.
İşgalcinin resmi olarak tanımadığı Filistin yerleşkelerinin çoğu da yıkım tehlikesi altında ve halkı da zorunlu göçle karşı karşıyadır. İşgalci halkın evlerini durmadan yıkıyor.
2006 yılından 31 Ocak 2019 tarihinde kadar Filistin’de işgalci tarafından tanınmayan belde, yerleşke ve bedevi köylerinde 489’u çocuk olmak üzere 1.020 kişinin evi birden fazla kez yıkılmıştır.
Buna ek olarak, 2016 yılından 31 Ocak 2019 tarihinde kadar işgal rejimi Kudüs hariç sadece Batı Yaka’da 636 ev yıktı. Onlarca duvar, su kuyusu, cadde, depo, tarım binaları, ticari binalar ve ammeye hizmet veren yerleri yıktı.
Siyonist işgal rejiminin Filistin’deki asli halka karşı sürdürdüğü yıkımı yakından takip edenler, bu yıkım işinin öylesine, plansız ve gelişi güzel yapılmadığını anlayacaktır. Yıkımların nedeni temelde ev sahibinin ruhsat almaması değildir. Aksine bu yıkımlar, işgal hükümetinin planlı bir politikasıdır. Yıkım, taşları topraktan atmaktan daha büyük bir operasyondur. Daha da önemlisi yıkımlar coğrafi yapıyı değiştirmeyi ve Filistin halkının hayatını zorlaştırmak için yeni bir olgu oluşturmayı amaçlayan bir operasyondur.
Arap rejimleri ve resmi çevreler çocuk katillerini barış güvercinleri olarak gördükleri müddetçe yıkımlar devam edecektir.
Bize bir sorunun cevabı kalıyor…
Evini ellerinle yıkman, ölmeden önce ölmendir…
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *