Bu sorunun yanıtı, İbn Haldun Üniversitesinde düzenlenen konferansta tartışıldı. Üniversite bünyesinde gelecek araştırmaları yapan bir merkez kurulacağı bildirildi.
“Avrupa’da İslam’ın Geleceği” başlıklı konferans, İHÜ Süleymaniye Kampüsü’nde düzenlendi. Konferansta konuşan Şentürk, üniversite bünyesinde gelecek araştırmaları yapan bir merkez kurulacağını belirterek, bu birimde, dünyanın ve İslam’ın nereye gittiğinin bilimsel verilerle ortaya çıkarılmasını istediklerini söyledi.
Şentürk, “Avrupa’da ikinci din olan İslam’ı nasıl bir gelecek bekliyor?”, “İslam’ın yükselişinin Avrupa’nın demografik ve sosyolojik yapısını nasıl etkilemesi bekleniyor?”, “Müslümanlar Avrupa’da dil ve kültürlerini koruyabilecekler mi?” gibi sorulara cevap arandığını anlatarak, Avrupa’da İslam’ın, hızla yayıldığını vurguladı.
İslamofobiklerin sesi daha çok çıkıyor
Batı’da İslam ve Müslümanlarla ilgili yükselen sesin, olumsuz sesler olduğuna dikkati çeken Şentürk, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Maalesef İslam düşmanlarının ve İslamafobiyi yaymak isteyenlerin sesi çok gür çıkıyor. Bu durumun tüm insanlık, Avrupa ve Amerika için bir tehdit olduğunu sürekli vurguluyor ve medyanın her türlü aracını bu konu için kullanıyorlar. Bu konuda da çok etkin oluyorlar. Maalesef Müslümanlar, kendi adlarına bunu konuşmuyorlar yani neden Müslümanlar, İslam’ın dirilişinin bütün dünya için hayırlı bir gelişme olacağını ve İslam’ın Avrupa’da ve dünyada yayılmasının sadece Müslümanlar için değil, Müslüman olmayanlar için de dünyayı daha adaletli, mutlu ve barış içinde bir yer haline getireceğini ikna edici delillerle izah etmiyorlar? İslam’ın Avrupa’da yayılması konusunda bizim en güzel ve ikna edici delilimiz, asırlar boyunca İslam medeniyetinin kurduğu ve dünyaya hakim olduğu zaman ortaya koyduğu adalete, barışa ve eşitliğe dayalı sistemdir ve buna ben ‘açık medeniyet’ ismini veriyorum.”
Prof. Dr. Recep Şentürk, İslam medeniyetinin kurduğu sistemin, Müslümanlar tarafından da unutulduğunu ifade ederek, “Bir kısım Müslümanlar şu anda İslam’a tamamen ters görüntüler sergiliyor ve bunu yaparken de İslam’a hizmet ettiklerini zannediyor. Halbuki bütün bunlar, hem kutsal kitabımıza hem de Peygamber Efendimizin sünnetine ve asırlardan beri sahip olduğumuz tarihi uygulamalarımıza ters olan davranış ve uygulamalardır.” değerlendirmesinde bulundu.
Avrupa ve Afrika algılarımız sorgulanmalı
Osnabrück Üniversitesinden Prof. Dr. Bülent Uçar da Avrupa’nın ne olduğunun ve hangi anlamı taşıdığının iyi tespit edilmesi gerektiğini aktararak, şunları kaydetti:
“Avrupa dediğinizde Hristiyan, gayrimüslim diye bir algınız var. Afrika, Asya dediğiniz zaman da buraların Müslüman olduğunu düşünüyoruz halbuki bu algının sorgulanması gerekiyor. Tarih itibarıyla baktığımız zaman Avrupa’nın Hristiyanlaşması çok geç bir döneme tekabül ediyor. İslam dünyasına baktığımız zaman da bugün İslam dünyası olarak kabul ettiğimiz coğrafyanın, Müslümanlaşması yine anladığımız şekilde tarihten itibaren gelen bir durum değildir. Daha düne kadar Mısır’ın, Suriye’nin, Irak’ın ve hatta İran’ın hatta Anadolu’nun yüzde 20-30’a varan oranda gayrimüslim nüfusu vardı. Anadolu’nun İslamlaşmasında, Osmanlı’nın yaklaşık 8-9 asırda yapamadığını Atatürk mübadele ile yapmıştır ve bu hep gözardı edilir. Bugün çok mutaassıp-muhafazakar olarak bilinen Kayseri’nin, Sivas’ın, Ankara’nın 19. yüzyıla kadar nüfusunun yaklaşık yüzde 20, hatta yüzde 30’unun gayrimüslim olduğunu biliyoruz.”
Prof. Dr. Merdan Güneş de 28 Şubat sürecinde Almanya’ya gittiğini belirterek, “Şu anda Hristiyanların kendi dinlerine ait savunabilecekleri bir argümanları kalmadı. Dolayısıyla bizi ve bizim gibi müesseselerimizi savunarak, bizimle birlikte ortak hareket ederek, kendi varlıklarını korumaya çalışıyorlar.” dedi.
Güneş, Avrupa’da yapılması gerekenleri birkaç başlık altında incelemenin mümkün olduğunu ifade ederek, “Toplumsal anlamda yapılması gereken bir şey var. Müslümanlar, ciddi anlamda mesafe katettiler ve eskiden yaşanan şucu-bucu kavgasını büyük ölçüde bitirdiler. Müslümanlar bu badireyi atlattı ama kendileriyle alakalı ciddi problem ve küçük hesapları bırakıp birlikte hareket edebilme hukukuna gelmeliler. Bu olmadığı zaman problemi çözmemiz mümkün diye konuştu.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *