Bu profildeki bir ismin Türkiye’ye ziyaretinde ne tür değişik kararların çıkacağı, ne sürece girilebileceği açıkçası merakla beklenmekte Washington’da…
Kushner’in gizli planı olduğu iddiasını, hem de yazısının başlığında seslendiren Habertürk Washington muhabiri Serdar Turgut. Dün Erdoğan ile Kushner görüşmesinin gerçekleşmesinin ardından, bugün yayınlanan yazısında, “Kushner o bölgede tek bir kuvvetli idarenin olmasının doğru olduğuna inandığı için bu yönde bir plan hazırlandığı söyleniyor Washington’da” iddiasında bulundu.
İsrail’den Mısır’a, Arabistan’dan BAE’ye uzanan diplomasiye dikkat çeken Turgut, “Kushner’in gizli planı ne?” başlıklı o yazısında şunları anlatıyor:
Başkan Trump’ın damadı ve özellikle İsrail ile Filistin arası ilişki konusundaki özel danışmanı Jared Kushner, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kabul edildi ve görüştüler.
Washington’da bölgeyi yakından takip etmekte olan kaynakların hemen tümü için bu Türkiye ziyareti sürpriz oldu ve anlamlandırmakta zorlandılar.
Çünkü Jared Kushner, Suudi Veliaht Prens Muhammed Bin Salman’a çok yakın olan bir isim. Hattta ikisinin her gün Whatsapp’tan mesajlaşacak kadar yakın oldukları biliniyor.
İsrail Başbakanı Netanyahu, özel işleri için ABD’ye geldiğinde, Kushner’in babasının New Jersey’deki evinde Jared orada yaşarken kullandığı odada kalacak kadar aileye yakın.
Kushner ayrıca buradaki evanjelist çevrelere de çok yakın bir isim.
Kushner ABD elçiliğinin Kudüs’e taşınması adımının da kilit ismi.
Bu yüzden eşi Ivanka ile yeni elçiliğin açlışına gittiğinde yanlarında evanjelistlerin kilit ismi ve Trump’ın finansörü olan Sheldon Adelson ve eşi Miriam da vardı.
Bu Sheldon, ABD Hazine Bakanı Mnuchkin ile birlikte elçiliğin Kudüs’e taşınmasına haklı olarak en sert tepkiyi vermiş olan Erdoğan’dan hiç hoşlanmıyor. Hatta ikisinin sadece bu yüzden Türkiye’den öç alacaklarınıyakın çevrelerine ifade ettikleri Washington’da biliniyor.
Kushner de bu duyguları paylaşıyor diye söyleniyordu Washington’da.
İşte bu yüzden bu profildeki bir ismin Türkiye’ye ziyaretinde ne tür değişik kararların çıkacağı, ne sürece girilebileceği açıkçası merakla beklenmekte Washington’da
KUSHNER’İN GİZLİ PLANI
Jared Kushner bir süredir Trump’ın ‘Nihai Barış’ adını taktığı büyük bir plan üzerine çalışmaktaydı.
Kaynaklar bu çalışmanın artık son aşamasına getirildiğini ve İsrail ile Filistin arasında kalıcı barışı sağlamak iddiasında olan bu planın artık bölge ülkelerine anlatmanın zamanının gelmiş olduğuna inanıyorlar.
Kushner, Türkiye’yi de kapsayan ziyaret turunda ayrıca Birleşik Arap Emirlikleri, Umman, Suudi Arabistan ve Katar’da temaslar yapıyor. yanında da ABD’nin Ortadoğu Temsilcisi Jason Greennblatt ve İran İşleri Temsilcisi Brian Hook da var.
Amerika’nın nihai barış adını taktığı plan aslında Filistin de dahil bölgede İsrail’in hakimiyetini güçlendirmeye yönelik bir plan. Bunun hangi karanlık bağlantılar çerçevsinde oluşturulduğunu aşağıda açıklayacağım.
İsrail ve Amerika bölgede istediklerini yapabilmek doğrultusunda en büyük engellerinin Başkan Erdoğan ve Türkiye olduğunu düşünüyor. Çünkü yönetimler değil ama bölgedeki Arap ve Filistin halkı konu hakkında Recep Tayyip Erdoğan’ın ne diyeceğine bakıyor ve onu dinliyor.
Kushner o bölgede tek bir kuvvetli idarenin olmasının doğru olduğuna inandığı için bu yönde bir plan hazırlandığı söyleniyor Washington’da.
Planda haritaların bile yer aldığı bu bağlamda Kushner’in, El Fetih ile Hamasarasında uzlaşmayı sağlamak gibi bazılarına göre imkansız olan bir işi de deneyeceği anlatılıyor.
Yani bölgede sınırları belli ve birlikte çalışmaya istekli bölegelerden oluşan bir oluşum oluşturulmak isteniyor Kushner tarafından.
Jared Kushner, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kabul edildi.
PEKİ TÜRKİYE’DEN NE İSTENEBİLİR?
Yukarda siyasi profilini ve bağlantılarını anlatmış olduğum Kushner, hemen her konuda kendi tavırılarına zıt tavırlar almış olan Türkiye’ye yeni neler söyleyebilir? Washington’da bu soruyu sorduğum her çevreden fazla iyimser cevap alamadım.
Kushner’in, Türkiye’den destek isteyeceği kesin de bunun için bize yeni bir şeyler söylmesi gerekiyor.
“Bunun ne olabileceğinin anahtarı ekonomide olabilir” diyen kaynaklar da vardı burada.
Kushner bu planının istediği gibi gerçekçi ve işleyebilir olabilmesi için bölgeye toplam 65 milyar dolarlık bir para aktarmayı düşünüyor. Bunun halkaları birbirine yaklştıracağı düşünülüyor burada.
Bunun 25 milyar doları 10 yıl içinde Gazze ve West Bank’e aktarılacak. 40 milyar doları da Mısır, Ürdün ve koşullar uygun olduğu takdirde Lübnan arasında paylaştırılacak.
Türkiye’nin bölgede etkinliği olduğundan, en azından bölge halkının kalbini kazanmış olduğundan, Amerika’dan ekonomik bazı açılımlar isteyebileceğive ancak bu şekilde plana koşullu destek verebileceğini söyleyebileceğini söylüyor buradaki bazı kaynaklar.
Görüşmeler bittikten sonra gelecek haberlere bakıp anlayacağız durumu ancak bundan önce bu ‘Nihai Barış’ denilen Kushner planının altındaki güç bağlantılarını da bilmeniz lazım
‘NİHAİ BARIŞ’IN ALTINDAKİ KARANLIK BAĞLANTILAR
Başkan Trump’ın ‘Nihai Barış’ (Ultimate Peace) adını taktığı ve İsrail ile Filistin arasında barışı kalıcı bir şekilde barış getireceğini söylediği plana Washington’da ilgili birimlerce son rötuşlar vuruluyor. Bu plan için Amerika ile birlikte İsrail, Suudi Arabistan, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) aktif biçimde çalışıyorlar.
Plan için kurulan bu koalisyona baktığımızda bunun aslında bir barış planı olmadığını aksine bölgde tüm gücü ve kontrolü İsrail’e vermek için hazırlanan bir strateji olduğunu görüyoruz.
Trump için stratejinin yürütülmesini damadı Jared kushner üstlendi. Kushner, Suudi Prens Muhammed bin Salman ile yakın ilişki içinde. İsrail yönetimi ile Salman arası koordinasyonu da Kushner sağlıyor.
Yıllardır bölgemizi takip eden ve İsrail ile de yakın bağlantılı olan, şu anda devlete görevli olmasalar da bu konuları çok iyi bilen uzmanlar bana barış planının altında kurulmuş olan karanlık bağlantıları şöyle anlattılar:
MUHAMMED DAHLAN
Esas amacı bölgedeki tüm güç dengesini tamamen İsrail’den yana dönüştürmek olan ‘Nihai Barış’ planının adımları bu uzmanlara göre şöyle atıldı:
-Suudi Arabistan, İsrail, Mısır ve BAE arasında yürütülen bu operasyonun bölgedeki kilit ismi Muhmmed Dahlan.
15 temmuz darbe girişiminden önce FETÖ çetesi lideriyle de bağlantı kurup darbe girişimine para yardımı yaptığından şüphelenilen Dahlan’ın, Suudi Prens Muhmmed bin Salman ve Dubai Veliaht Prensi ile de arkadaşlık ilişkisi var
-El-Fetih’in önde gelen isimlerinden olan Muhammed Dahlan yıllar önce Gazze’den çıkarıldıktan sonra BAE’ye kaçıp Dubai Veliaht Prensi’nin danışmanı oldu. Suudi Arabistan’ın Veliaht Prensi Muhammed bin Salman ile de arkadaşlık kurdu.
MISIR KİLİT ÜLKE
-Suudi Arabistan ile BAE, Mısır ile işbirliği yapıp Hamas’a operasyon düzenlemeye başladılar.
-Kaynaklarımın bana söylediğine göre Başkan Trump seçilmesinden hemen sonra çıktığı ve açılışını geleneksel savaş dansı ile yaptığı ziyaretinden hemen sonra Katar’a yönelik ilan edilen ambargonun önemli amacı İsrail’in istediği gibi Hamas’ı zayıflatmaktı.
-Katar’a ambargo için ileri sürülen nedenler arasında Hamas’a verilen desteği çekmesi yer alıyordu. Bunu Suudi Arabistan üzerinden İsrail’in özellikle bastırdığı söyleniyor.
-Katar, Hamas’a yapmakta olduğu finansal yardımı da kesilmiş dedirtecek kadar azalttı. İsrail’in Gazze üstünde baskıları zaten sürerken bir de Katar’dan gelen yardımın azalması Hamas yönetimini çok zor drumda bıraktı. İşte bu aşamada Dahlan devreye girerek Mısır’ın yardımcı olabileceğini söylemeye başladı. Dahlan daha önce Sisi ile anlaşmış ve İsrail’in istediği gibi Hamas’ı Mısır’ın eline bıraktırmıştı.
-İsrail o dönemde Gazze’ye verdiği elektriği de kesmişti. Dahlan yine planlandığı gibi devreye girerek bölgeye elektiriği Mısır’ın vermesini sağladı.
Tüm bu operasyon, Filistin üzerine İsral’in tam etkisini sağlamaya yönelikti ve Hamas böylece Suudi Arabistan, BAE ve İsrail ile ortak çalışan Mısır tarafından kontrol altına alınıyordu. ABD bu gelişmelerden sonra elçiliğini Kudüs’e taşıdı.
BATI AKDENİZ ETKİSİ
Tüm bu süreci bana anlatanlar bu operasyonun Batı Akdeniz’deki enerji üzerine de ulaşan boyutu olduğunu söylediler.
İsrail’in kendi alanından çıkaracağı likit gazı Yunanistan üzerinden Avrupa’ya göndereceğini açıklamasının doğru olmadığını ve bunun sadece Türkiye’yi rahatsız etmek için yayıldığını söyleyen kaynaklar, bu konuda asıl anlaşmanın Mısır ile İsrail arasında olduğunu ve İsrail likit gazını Mısır’daki rafinelerde işleyerek gemilerle Avrupaya taşımayı planladığını söylüyorlar. Bu anlaşmanın yapılmasına Türkiye’ye ABD elçisi olarak atanması beklenen ABD Dışişleri Bakanlığı Yakındoğu Bölümü Başkanı David Satterfield’in rolünün büyük olduğu da söyleniyor.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *