Medeniyetler İttifakı çerçevesinde ‘Hadis’ konuşuldu

Medeniyetler İttifakı çerçevesinde ‘Hadis’ konuşuldu

İttifak çalışmalarını yürüten İbni Haldun Üniversitesi tarafından düzenlenen programda, Hadis alimlerinin en eleştirel sınıf olduğu ve hadis usulü sayesinde zayıf ve uydurma hadisleri ayıklayabildikleri söylendi.

Medeniyetler İttifakı Enstitüsü (MEDİT) Çarşamba Konuşmaları Serisi kapsamında “Hadis İlmi ve Hadis Âlimleri” konulu bir program gerçekleştirildi.

İbni Haldun Üniversitesi rektörü Prof. Dr. Recep Şentürk ve MEDİT’te misafir araştırmacı olarak çalışmalarına başlayan Japonya Doshisha Üniversitesi Teoloji Fakültesinden Doç. Dr. Moriyama Teruaki’nin konuşmacı olduğu program, 13 Şubat Çarşamba günü MEDİT’in faaliyetlerini sürdürdüğü Süleymaniye Yerleşkesindeki Salis Medresesinde düzenlendi.

Hadis rivayet ağı

Prof. Dr. Recep Şentürk, “Kırılmayan Toplumsal Hafıza Zinciri: Hadis Rivayet Ağı 610-2019” konulu sunumunda öncelikle Süleymaniye Medreseleri’nin ve özellikle Darülhadis’in kuruluşundan 20. yüzyıla kadar Osmanlı ilim dünyasında en güçlü ve etkili eğitim kurumu olduğunu hatırlatarak, Üniversitemizin Süleymaniye yerleşkesi olarak eğitimlerin devam ettiği medreselerde bugün yine Hadis üzerine önemli bir ilmî bir toplantının düzenleniyor olmasının memnuniyet verici olduğunu söyledi.

Sunumuna “Hadisler, İslam ümmetinin toplumsal hafızasını oluşturmaktadır” diyerek devam eden Prof. Şentürk, hadislerin sahabe tarafından toplumsal hafızaya adeta nakşedildiğini ve huffâzlar aracılığıyla nesilden nesile aktarılarak günümüze kadar geldiğini ifade etti.

Miladi 7. yüzyıldan beri kayıt

Prof. Dr. Recep Şentürk, Hadis rivayet ağının, miladi 7. yüzyıldan günümüze değin tarihte ayrıntılı bir şekilde kaydedilmiş dünyadaki en uzun sosyal ağ, devasa büyüklükte bir hoca-talebe ilişkileri ağı olduğunu; coğrafi olarak ise bu ağın İspanya, Afrika ve Balkanlardan Orta Asya, Doğu Türkistan ve Çin’e kadar yayılarak İslam akidesinin ve pratiğinin bütünleşmesine katkıda bulunduğunu söyledi. Bu coğrafi dağılımın bize İslam medeniyetinin tek bir merkezi olmadığını da gösterdiğini ifade eden Prof. Şentürk; Şam, Bağdat, Hicaz, Fas gibi önemli ilim merkezleriyle bu medeniyetin çok-merkezli bir hüviyete sahip olduğunu belirtti.

Yeni metot ile hadisler analiz edilebilmiş

Konuşmasının devamında İslam medeniyetinin ayırdedici temel 2 özelliğinin İsnad ve Usul-ı Fıkıh olduğunu aktaran Prof. Şentürk, başka medeniyetlerin hiçbirinde buna benzer sistemler kurulmadığını; medeniyetimizde eleştirel akla sahip ilim adamlarının başında Hadis âlimlerinin geldiğini; aynı zamanda her Hadis âlimin birçok farklı ilimde söz sahibi olduğunu ve her ilimde olduğu gibi Hadis ilminde de bizden önceki nesillerin yaptıkları tartışmaların, geliştirdikleri metotların günümüz için yol gösterici nitelikte olduğunu sözlerine ekledi.

Hadis usulü

Hadis âlimlerinin sahih ve uydurma hadisler üzerine eleştirel metotlar geliştirdiğini kaydeden Prof. Şentürk, konuşmasının devamında şunları aktardı: “Âlimler bu eleştirel metotla özellikle İslam düşmanlarının bir takım uydurma rivayetleri, sözleri hadislerin içine ekleme girişimlerine engel olmuş, uydurma hadisleri ayıklayabilmişlerdir. Hadis âlimlerimiz geliştirdikleri yeni metot sayesinde sahih, zayıf ve uydurma hadisleri analiz edebilmişlerdir.

Bizim İslam düşünce tarihi içinde en kritik düşünen, en eleştirel yaklaşıma sahip olan ilim adamları Hadisçilerdir. Çünkü sürekli olarak Peygamberimiz adına birileri yalan bir şeyler uydurmak istemiş ve bizim Hadis âlimlerimiz de bu hadisleri ayıklayıp reddetmek için sistem geliştirmişlerdir. Bu adeta bir bağışıklık sistemi gibidir. Buna da hadis usulü ismini vermişler.”

Rivayet ağı

Şentürk, rivayet silsilesi sayesinde ise hiçbir uydurma hadisin İslam’a giremediğini öne sürerek şöyle dedi:

“Bir de isnat sistemi dediğimiz hadislerin raviler kanalıyla nasıl rivayet edildiğini, daha en başta yazılı olarak kayda geçirmişler. Yani günümüzdeki dipnot, referans sistemi gibi. Yani kim kimden hadis aldıysa onun silsilesini (rivayet zincirini) vermiş oluyor, hadisin güvenilirliğini garanti altına alabilmek için. Bunu işlettiğimiz zaman hiçbir uydurma hadis İslam sisteminin içine giremez. Eskiden de girmedi günümüzde de giremez.”

Şentürk’ün kitabı

Hadis rivayet ağının 3 klasik kaynağı olarak Zehebî, Süyûtî ve el-Kettânî’nin eserlerini öneren Recep Şentürk, zaman serisi analiziyle oluşturduğu grafiklerden hareketle hadis rivayet ağının önemli özelliklerini detaylı bir şekilde anlattı. Prof. Dr. Recep Şentürk’ün ilkin Stanford Üniversitesi tarafından İngilizce yayımlanan, ardından Türkçeye “Toplumsal Hafıza & Hadis Rivayet Ağı” adıyla çevrilip İspanyolca ve Arapçaya da tercüme edilen kitabı, yüzyıllara yayılan, binlerce kişiden ve onbinlerce ilişkiden oluşan dünyanın en büyük sosyal ilişki ağı olan hadis rivayet ağını, sosyoloji biliminin yanı sıra istatistik, dilbilim, göstergebilim gibi alanların ışığında inceliyor.

Horasanlı ‘ashab-ı hadis’in asıl hedefi sosyal ve politik istikrar

Etkinliğin diğer konuşmacısı Doç. Dr. Moriyama Teruaki ise “Horasanlı Ashab-ı Hadisin Entelektüel Aktiviteleri ve Ortaçağ Müslüman Toplumlarında Sünnetin Yayılması”na dair bir sunum yaptı. Hâkim en-Nîsâbûrî, Ebû Nuaym el-İsfahânî, Hatîb el-Bağdâdî gibi hadis hafızları ve tarihçilerinden hareketle hadis âlimlerinin çalışma usullerine, Hadis alanı dışındaki entelektüel ilgilerine ve ideolojik eğilimlerine dair konuşan Doç. Teruaki, Horasanlı ashab-ı hadisin sosyal ve politik istikrara odaklandığını belirtti. Bu âlimlerin akademik ilgi ve ideolojilerinin yazdıkları edebi eserlerde de kendini gösterdiğini sözlerine ekleyen Doç. Teruaki, incelediği Horasanlı hadis âlimlerinin bağlantı zincirinin 10. yüzyıla kadar uzandığını ifade etti.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *