Şengör: ‘Organımı verip elin dangalağını mı yaşatayım’

Şengör: ‘Organımı verip elin dangalağını mı yaşatayım’

Halk tv’de konuşan Prof. Dr. Celal Şengör, organ bağışı ile ilgili fikirleri ile tepki topladı. Organlarını bağışlayıp bağışlamayacağı sorusuna, “Elin dangalağına verip onu yaşatmanın anlamı yok ama araştırma yapacaklarsa istedikleri gibi kullansınlar.” diye cevap verdi.

Yaptığı açıklamalarla pek çok defa adından söz ettirmeyi başaran ve ateist kimliği ile tanınan Prof. Dr. Celal Şengör, Halk tv’de Gürkan Hacır’ın sunduğu ‘Şimdiki Zaman’ adlı programa katıldı.

Programda Şengör’e, organlarını bağışlayıp bağışlamayacağı soruldu.

Şengör verdiği cevapta, “Taraftar değilim. Elin dangalağına verip onu yaşatmanın anlamı yok ama araştırma yapacaklarsa istedikleri gibi kullansınlar. Araştırma çok mühim. Ben duyuyorum osteoloji dersi için iskelet bulamıyorlar” sözlerini kullandı.

Bu sözler büyük tepkilere neden oldu.

Habertürk’ten Ceyda Erenoğlu’nun haberine göre, Medical Park Antalya Organ Nakil Merkezi Başkanı Prof. Dr. Alper Demirbaş bu sözlerin kabul edilemez olduğunu söylerken, Haydarpaşa Numune Hastanesi Organ Nakil Merkezi sorumlusu Doç.Dr. Melih Kara ise “son derece yakışıksız, bilgisiz ve bağnaz bir ifade” olarak tanımladı.

İşte o tepkiler:

Medical Park Antalya Organ Nakil Merkezi Başkanı Prof. Dr. Alper Demirbaş: ‘Hemen özür dilemeli’

Kimin yaşayıp yaşamayacağına ne zamandan beri Celal Şengör karar veriyor. Organ bağışlamak ya da bağışlamamak kişinin kendi kararıdır ve buna söyleyecek sözümüz olamaz. Bununla birlikte toplumu ve en çok da organ bekleyen hasta ve hasta yakınlarını  bir bilim insanına yakışmayacak söylemlerle üzmek  kabul edilemez. Ne demek “Elin dangalağını yaşatmanın bir anlamı yok!” Organ bekleyen 30 bin kişi yaşamasın mı? Biz bir hayat kurtarmak için çabalarken bu dönemde böylesi yersiz açıklamalar yapmayı bilim ve mantık dışı olarak görüyorum. Pozitif bilimle uğraşan bir bilim insanına yakışmaz böyle şeyler! Şu artık bir gerçek ki, kronik organ hastalıklarının dünyada kabul edilmiş tartışmasız tedavisi organ naklidir. Bu bir insana yaşam vermek demektir. Celal Şengör’e tavsiyem bu talihsiz açıklamasını düzeltmesi ve organ bekleyen hastalar ile yakınlarından özür dilemesidir. Aksi halde bunun gereksiz bir gündemde kalma girişimi olduğu düşünülmelidir.

Böbrek Hasta Haklarını Koruma ve Sosyal Yardımlaşma Derneği (BÖHAK) Başkan Yardımcısı Fatih Arıcı: ‘Ya organ bekleyen kendi yakını olsaydı!’

Öncelikle kamuya mal olmuş böylesi bir bilim insanının bu talihsiz açıklamasını, organ bekleyen hastalar adına kınıyorum. Organ naklinin artırılması için gerek devlet kurumları ve gerekse bizim gibi sivil toplum örgütlerinin yıllardır mücadele ettiği bu denli ciddi bir konuda bu beyanatı veren Prof. Dr. Celal Şengör’ün organ naklini engelleyici tutumu kendisine yakışmamıştır. Bu hastalık, sayın hocamızın veya bir yakınının başına gelmiş olsaydı da aynı şeyi düşünür müydü? Kendisini zamanı olduğu bir gün derneğimize davet edip organ bağışı sayesinde yaşama dönen hastalarımız ve en az onlar kadar çileli hasta yakınlarımızla tanıştırmak ve hikayelerini dinletmek isteriz. Herkesin kendi düşüncesine saygımız olsa da toplumu olumsuz etkileyecek bu tarz kaba söylemleri asla kabul edemeyiz.

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Haydarpaşa Numune Hastanesi Organ Nakil Merkezi sorumlusu Doç.Dr. Melih Kara: ‘Bir naklin nasıl gerçekleştiğini görse utanırdı’

Kötü söz kişinin kendisine aittir. Bu son derece yakışıksız, bilgisiz ve bağnaz bir ifadedir. Hiçkimse “dangalak” diyerek organ bekleyen 30 bin kişiye hakaret edemez. Celal Şengör’ün bu işe gönül ve emek vermiş organ nakil camiasının yaptığı işi basit göstermeye ve böylesi çirkin bir üslup kullanmaya hakkı yoktur. Allah kimseyi ve sevdiğini organ beklemek durumuna düşürmesin. Nice mühendis, öğretmen, doktor, öğrenci… Toplumun her kesiminden kişiler organ nakli oluyor ve yaşama dönüyor. Yaşama dönmekle kalmayıp mesleklerine de dönüyor ve hem kendilerine hem de topluma pozitif değer katıyor. Beyefendinin haddini çok aştığını düşünüyorum. Lafının yanlış anlaşılacak tarafı yoktur. Eğer bir naklin nasıl gerçekleştiğini birebir yaşasa söylediğinden utanır. Diyanet İşleri Başkanlığı, Sağlık Bakanlığı, sivil toplum kuruluşları, medya ve bizler yıllardır organ bağışı ve önemini anlatıyor olsak da kendini her konuda konuşmak zorunda hisseden biri kalkıp terbiye sınırlarını aşan ifadelerle bu çabaya gölge düşürüyor. Unutmasın o hastalardan biri de kendi olabilirdi.

Türkiye Organ Nakli Vakfı Başkanı Dr. Eyüp Kahveci (Basın açıklaması): ‘İyi insan kötü insan ayrımı yapılamaz’

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre 2017 yılında 149 bin 446 hasta organ nakli ile hayata tutunmuştur. Ülkemizde 2018 yılında organ nakli ile hayata dönen hasta sayımız (Sağlık Bakanlığı verilerine göre) 5457’dir. Türkiye’de halen 30 binden fazla hasta organ, doku ve hücre nakli için bekleme listelerinde kayıtlı bulunmaktadır. Her yıl bu listelere yeni hastalar ekleniyor. Binlerce hasta ise uygun bir organa kavuşamadan beklerken hayatını kaybediyor. Organ nakli bekleme listelerindeki hastalara ölen insanların bağışlanan organları tahsis edilirken din, dil, ırk ve cinsiyet ayrımı yapılmadığı gibi iyi insan kötü insan gibi bir spekülatif sınıflandırma da yapılamaz. Tıbbi ve etik kurallar ile yürürlükteki mevzuat çerçevesinde bağışlanan organlar en uygun alıcılara nakledilerek hastaların hayata dönmesine fırsat sağlanmaktadır.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *