Ülkedeki son gelişmelerin, petrol rezervleri ve doğal kaynakların yanı sıra küresel ve bölgesel aktörlerin Afrika özelindeki rekabetiyle bağlantılı boyutları da bulunuyor.
7 Ocak Pazartesi günü Sahraaltı Afrika’nın küçük fakat enerji kaynakları ve stratejik konumu bakımından önemli ülkesi Gabon’da bir grup asker ulusal radyoyu ele geçirerek ülkedeki mevcut yönetime karşı darbe girişiminde bulundu. Ancak çok geçmeden hükümet güçleri askeri darbe girişiminin püskürtüldüğünü ve darbeci askerlerin tutuklandığını duyurdu. Bu darbe girişimi Gabon’da Ömer Bongo’nun 2009 yılındaki ölümü ile başlayan, Cumhurbaşkanı Ali Bongo’nun uluslararası bir toplantı için bulunduğu Suudi Arabistan’da rahatsızlanmasının ardından tedavi gördüğü hastanede kendisinden günlerce haber alınamaması ve Fas Kralı 6. Muhammed’in daveti ile Fas’a tedaviye gitmesi sonrası devam eden siyasi çalkantılar silsilesinin son halkası gibi görünüyor.
Sömürge sonrası dönemde çalkantılı siyasi tarihine rağmen Sahraaltı Afrika ülkelerine nispeten istikrarlı siyasi yapısı ile dikkat çeken Gabon’daki son gelişmelerin ülkedeki petrol rezervleri ve doğal kaynakların yanı sıra küresel ve bölgesel aktörlerin Afrika özelindeki rekabetiyle bağlantılı boyutları da var.
Fransız kolonisinden Bongo yönetimine Gabon
Avrupalı sömürgeci güçlerin Gabon’a ilgi duymaları, Portekizlilerin 1472 yılında ülkeye gelmesi ile başlamış, 19. yüzyılda ise Avrupalı devletlerin Gine Körfezi’ndeki rekabetleri sonucunda Fransa’nın bölgede diğer Avrupalı devletlere üstünlük sağlaması ile sonuçlanan süreç ile beraber, Berlin Konferansı sonrasında Afrika’daki koloni bölgeleri üzerine varılan mutabakat ile uzun yıllar Fransa’nın hâkimiyetine girmesiyle sonuçlanmıştır. Gabon, Fransız Ekvatoral Afrika’sı içinde kalan dört ülkeden biri olarak Fransız hâkimiyeti boyunca Fransız Katolik misyonerleri ve eğitim kurumları vasıtası ile sosyal ve kültürel bakımdan Fransız etkisine girmiştir. İkinci Dünya Savaşı ile beraber Afrika kıtası genelinde başlayan bağımsızlık hareketi Gabon’u da etkilemiş, ülke 1958 yılında Fransa Cumhurbaşkanı Charles de Gaulle’ün Fransa’nın denizaşırı kolonilerini tek çatı altına toplamayı hedeflediği Fransız Uluslar Topluluğu içinde otonom bir cumhuriyet statüsü kazanmıştır. 17 Ağustos 1960 yılında ise Fransa ile karşılıklı yapılan anlaşma ile Gabon tamamen bağımsızlığını elde etmiştir. Gabon, Fransa’dan tamamen bağımsızlığını ilan etmesine rağmen, ülkedeki Fransız nüfuzu bağımsızlık sonrasında da devam etmiş, Fransa’nın ekonomik ve siyasi çıkarları 1961 yılında Cumhurbaşkanı olan Leon M’ba ile koruma altına alınmıştır. Gabon’daki siyasi elitler anti-kolonyalist dünya görüşüne sahip olmalarına rağmen bu durum Fransa’ya karşı olan sempatilerinde bir değişime sebebiyet vermemiştir. Hiç şüphesiz bunda Fransa’nın koloni yönetimindeki misyoner okullarının etkisi göz ardı edilemez. Fransa Gabon’da siyasi elit yetiştirmek için Libreville ve Lambarene şehirlerinde Saint-Gabriel Kardeşler isminde iki kampüs kurarak, ülkede bugün bile söz sahibi olan politikacı ve diplomatları ülke sistemi içine yerleştirmiştir.
Fransa’nın tam desteğini arkasına alan Leon M’ba’nın Gabon’da tek parti rejimi tesis etme isteği 1964 yılında ordu içindeki bir grup genç subayı askeri darbeye teşvik etmiş fakat Afrika’daki askeri darbelere kulak tıkayan Fransa, Gabon’daki ekonomik çıkarlarını kaybetmeyi göze alamayarak hava ve kara desteği ile M’ba yanlısı askerler ile darbeyi savuşturmuştur. 1967 yılında M’ba ölümü ile ülkede Bongo ailesinin 51 yıldır devam eden iktidarı başlamış, Albert Bernard Bongo ülkenin ikinci cumhurbaşkanı sıfatıyla selefi M’ba’nın tek parti projesini hayata geçirmiştir. 1967 yılından 2009’a kadar ülkeyi tek başına yöneten Bongo iktidarı boyunca şahsi ve siyasi olarak bazı önemli kararlara imza atmıştır. Bunlardan ilki Albert Bernard Bongo’nun 1973 yılında İslam dinini seçerek Müslüman olması ve Ömer ismini almasıdır. Bir diğer önemli adım ise günümüzde Afrika’daki etkisini hissettiren Çin ile 1970’li yılların hemen başında kurduğu diplomatik ilişkilerdir. 1970’li yıllara dayanan Gabon-Çin yakınlaşması Çin yatırımlarını ülkeye çekmiş, Çin’den sağlanan fonlar ile bazı projeler hayata geçirilmiştir. Ömer Bongo’nun üçüncü önemli adımı ise ülkeyi çok partili hayata taşımasıdır. Tek partili ve çok partili dönemlerde Ömer Bongo girdiği tüm seçimleri şeffaflık tartışmalarına rağmen kazanmış, 2009 yılında Barcelona’da ölümüne kadar ülkeyi yönetmiştir.
Bongo’nun 2009’da vefat etmesinin ardından Gabon’da aile içi iktidar mücadelesi başlamıştır. Ömer Bongo’nun oğlu Ali Bongo ile kızı Pascaline Bongo arasındaki iktidar mücadelesi ülkede nispeten devam eden siyasi istikrarı sarsmış, 2009 yılındaki seçimlerde Ali Bongo’nun galip çıkması Gabon’daki huzur ve istikrar ortamının sonlanacağı yorumlarına neden olmuştur. Ali Bongo cumhurbaşkanlığı süresince ülkedeki ayrışma ve huzursuzluğu izlediği kapsayıcı politikalar ile durdurarak birlik ve beraberliği sağlamayı başarmıştır. Fakat 2016 yılında yapılan seçimlerde yarı Çinli ve kız kardeşinin eşi Jean Ping ile girdiği seçim yarışında kıl payı ile kazanınca, ülkede başlayan muhalif gösterilere sert müdahaleler pek çok kişinin yaşamını yitirmesine neden olmuştur.
Gabon’da darbe girişimine giden süreç
2016 yılındaki seçimler Gabon’da Ali Bongo’nun 2009 yılında başlayan cumhurbaşkanlığı ile oluşturduğu huzur ve istikrar ortamını sarsmıştır. 51 yıldır aynı ailenin yönettiği ülkede başlayan aile içi iktidar kavgasına küresel ve bölgesel aktörlerin Afrika kıtasındaki rekabetleri de eklenince kriz farklı boyutlara taşınmıştır. Çin’in Afrika kıtasındaki etkinliği, ABD’nin küresel ölçekte Çin ile girdiği ticaret savaşının yeni bir Soğuk Savaş’a evrilmesi ve bu rekabetin ABD’nin yeni Afrika Stratejisi ile Afrika kıtasına sıçrama ihtimali, Suudi Arabistan ve BAE gibi ülkelerin Afrika’daki ajandaları özellikle Fas’ın kıtada finans kurumları aracılığıyla üstlenmeye çalıştığı rol, Gabon’daki son gelişmeleri etkileyen faktörler arasındadır.
Gabon Cumhurbaşkanı Ali Bongo’nun uluslararası bir toplantıya katılmak için gittiği Suudi Arabistan’da rahatsızlanması ve kendisinden uzun süre haber alınamaması çeşitli spekülasyonlara neden olmuştur. Ali Bongo’nun apopleksi geçirerek Suudi Arabistan’da ameliyat ve tedavi olduğu ortaya çıkmış, Fas Kralı 6. Muhammed, Bongo’yu tedavi için Fas’a davet etmesiyle Bongo’nun akıbeti ile ilgili spekülasyonlar sonlanmıştır.
İlginç bir şekilde son dönemde Afrika kıtasında darbe ile görevden uzaklaştırılan veya ülkesini terk etmek zorunda kalan pek çok Afrikalı lider Fas’a sığınmak zorunda kalmıştır. Gine’de darbe ile cumhurbaşkanı olan Moussa Dadis Camara, Demokratik Kongo Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Mobutu Sese Seko görevden uzaklaştıktan sonra Fas’a yerleşen liderler arasındadır. Ali Bongo’nun, Fas Kralı 6. Muhammed’in daveti üzerine tedavi için Fas’ı tercih etmesi, Fas’ın son dönemde Afrika’da finans kuruluşları aracılığıyla artan etkinliğiyle bağlantılı olarak düşünülebilir. Gabon’un en önemli bankalarından biri olan L’union Gabonaise de Banque’un hisselerinin çoğu Fas finans kuruluşu Attaijariwafa Bank’ın elinde bulunması bu duruma gösterilebilecek örneklerinden biridir.
Gabon Cumhurbaşkanı Ali Bongo’nun tedavi gördüğü Fas’ta ekran karşısına geçerek yeni yıl mesajı vermesini takip eden günlerde (7 Ocak Pazartesi) cumhurbaşkanlığı muhafız alayına bağlı bir grup asker ulusal radyoyu ele geçirerek ülke yönetimine el koyduklarını duyurdu. Teğmen Kelly Obiang’ın okuduğu darbe bildirisinde, Ali Bongo’nun Fas’tan verdiği yeni mesajının ülkede büyük hayal kırıklığına yol açtığı dile getirilerek ülke yönetimine el konulup ulusal restorasyon hükümeti kurularak ülke itibarının yeniden tesis edileceği ve demokrasinin işlevsel hale getirileceği açıklandı. Kendisini “Savunma ve Güvenlik Güçleri Yurtsever Gençlik Hareketi Başkanı” olarak tanımlayan Obiang okuduğu bildiride, Bongo’nun az farkla kazandığı 2016 seçimlerinin ardından patlak veren protestoların kanla bastırılmasına atıf yaparak, “darbe, 21 Ağustos 2016 gecesi genç yoldaşlarımızı alçakça katledenlere karşı yapıldı” ifadesini kullanması dikkati çekti. Fakat kısa süre içinde hükümete bağlı birlikler askeri darbeyi püskürttü, başkent Libreville’de radyo binası çevresindeki kısa çatışmadan sonra Obiang ve yanındakiler kısa sürede etkisiz hale getirilmiştir. Darbeci askerlerden 2’si çıkan çatışmada öldürüldü, 7’si ise gözaltına alındı.
Gabon’daki darbe girişiminde olası senaryolar
Darbe girişiminden kısa süre önce ABD’nin, Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde yapılan seçimler sonrası olası bir çatışmayı bahane göstererek Gabon’a askerlerini konuşlandırması dikkatlerden kaçmadı. Yeni Afrika Stratejisi’ne göre Afrika’daki varlığını artırmak isteyen ABD’nin bu darbe girişimi ile herhangi bir bağı olup olmadığı yerel ve uluslararası kamuoyunda en çok tartışılan gündem başlıklarından biri oldu. Ayrıca Ali Bongo’nun yönetimden bir şekilde uzaklaşmasının en yakın rakibi Jean Ping’e iktidar yolunu açacağı, Ping’in Çin kökenli olması dolayısıyla ABD’nin bunu engelleme isteğinin olduğu da konuşulan konular arasında.
Bu senaryonun tam tersi olarak Jean Ping’e iktidar yolunu açmak için darbenin arkasında Çin’in olduğu da iddia ediliyor. Gabon bağımsız olduğu ilk yıllardan itibaren Fransa ile yakın ilişki içinde olmuş, Gabon yönetici elitlerin Fransa’ya olan sempatisi son yıllarda ortadan kaybolmuştur. Hatta geçtiğimiz yıl içinde Fransız TV kanalları ülkenin huzurunu kaçıracak yayınlar yaptıkları gerekçesi ile kapatılmıştır. Tam da bu noktada 1964 yılında Fransa’nın yakın müttefiki Leon M’ba’ya karşı yapılan askeri darbe girişimine müdahale eden Fransa o tarihten sonra Libreville yakınlarındaki Camp de Gaulle askeri üssünde askeri birlik bulundurması dikkatlerden kaçmamalı ki cılız şekilde olsa da darbe girişiminin arkasında Fransa’nın olduğunu dile getirenlerin sayısı azımsanmayacak kadar fazladır.
Darbe girişimine karşı tepkiler
Gabon’daki darbe girişimine karşı en sert tepkilerden biri Afrika Birliği Komisyon Başkanı Musa Faki Mahamat’tan gelmiştir. Mahamat yaptığı açıklamada, Afrikalı liderlere askeri darbe ile ayar verme döneminin kapandığını vurgulayarak kıtada bundan sonra askeri darbeler ile yönetimlerin değişmeyeceğini dile getirmiştir. Türkiye’den ise Dışişleri Bakanlığı seviyesinde yapılan açıklamada, “Türkiye seçimle işbaşına gelen hükümetlerin yasa dışı yollarla değiştirilmesine yönelik tüm teşebbüslerin karşısındadır” ifadelerine yer verilerek Mahamat’ın darbe karşıtı açıklamaları Ankara tarafından açıktan desteklenmiştir.
Gabon’daki sürecin bundan sonraki dönemde nasıl işleyeceği merak konusu olmaya devam ediyor. Cumhurbaşkanı Ali Bongo’nun Fas’tan ülkesine ne zaman döneceği belirsizliğini korurken, çalkantılı sürecin ardından ülkede birlik ve beraberliğin yeniden sağlanması Gabon’un önünceki en acil konu olarak çıkıyor.
[Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da din, milliyetçilik ve İslami hareketler konusunda çalışan Osman Kağan Yücel, Afrika Araştırmacıları Derneği’nde (AFAM) araştırmacı ve Afrika Koordinasyon ve Eğitim Merkezi (AKEM)’de koordinatör yardımcısı olarak görev yapmaktadır.]
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *