‘Teşhisi düzgün koymazsak, tedavi şansa kalır’

‘Teşhisi düzgün koymazsak, tedavi şansa kalır’

Bu tarz olaylara baktığımızda, iki temel yanlış hemen ortaya çıkıyor… Birincisi, ailelerin çocuklarını yetiştirirken yaptığı hatalar… İkincisi ise, popüler kültür ve modernite yalanlarının insanları karşılığı olmayan beklentiler içine sokması…

Problemin kaynağını yanlış yerde mi arıyoruz?

Halil Kışlacık

Geçtiğimiz hafta, Çankaya Üniversitesi’nde yaşanan cinayeti konu alan bir yazı yazmıştım. Bayağı bir yorum geldi… Ulaşanların çoğu, eğitim sisteminin ve hatta genel olarak ülkenin gidişatının bu olayın sebebi olduğunu söylüyor…

Ben buna katılmıyorum.

Bu ülkede yaklaşık 7 milyon önlisans, lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencisi var. Bu, nüfusun yaklaşık yüzde 12’si demek. Bu kadar büyük bir rakam, maalesef, her türden insan barındırır içinde. Bütün ülke ne kadar barındırıyorsa, nisbi olarak o da barındırır…

Teşhisi düzgün koymazsak, tedavi şansa kalır.

Evet, başarısız bir öğrencinin mezun olamayacağı bir bölüme yerleşmesi çok mantıksız, zaten bu mantıksızlık ortadan kaldırıldı artık, başarı sırası tabanı getirildi.

Yani beş sene evvel 300 küsur bininci olmuş ve Kıbrıs’ta hukuk fakültesine yerleşmiş bir öğrenci, bugün aynı puanla, aynı sırayla, istediği kadar para versin, yine de hukuk fakültesine giremez.

Bu olayda sorun burada mı peki?

Hukuk değil de işletme okuyor olsaydı ne değişecekti?

Psikolojide bir kural vardır; kişiyi ne kadar desteklerseniz, kişi büyük ihtimalle o desteğe o kadar yaslanır.

Gördüğümüz, bu olaydaki öğrencinin, çevresi tarafından sonuna kadar desteklendiği. Yanlış anlaşılmasın, suçu işlemeye azmettirme noktasında konuşmuyorum…

Fakat daha önce de hatalar yapılmış ama belli ki bu hatalardan ders almasını sağlayacak bir yaptırım görmemiş.

Söz konusu çocuklar olduğunda ailelerin gözü hiçbir şeyi görmez, bunu anlarım… Ama daha önce kopyadan ceza almış bir öğrencinin tekrar kopya çekmeye yeltenecek kadar cesur olmasını anlayamam.

21 yaşında, belli ki başını belaya sokmaya meyyal bir gencin, altına araba verilerek ödüllendirilmesini de anlayamam…

Hele hele, askere gitmemiş bir gencin silah kullanmayı bilmesini ve babasının silahına rahatça ulaşabilmesini hiç anlayamam…

Biz de bu eğitim sisteminin içinde yetiştik. Milyonlarca insan da yetişmeye devam ediyor.

Bu tarz olaylara baktığımızda, iki temel yanlış hemen ortaya çıkıyor… Birincisi, ailelerin çocuklarını yetiştirirken yaptığı hatalar… İkincisi ise, popüler kültür ve modernite yalanlarının insanları karşılığı olmayan beklentiler içine sokması…

İlkini çok yazdık, ikincisini yazalım…

Gazeteleri, televizyonları açın bakın… Gençlerin takıldığı internet sitelerinde biraz dolaşın… Sosyal medyaya takılın… Üniversitede okuyan bir genç tasviri nasıl çiziliyor? Üniversite öğrencisinin asli kazanımları olan bilgi, kültür ve mesleki eğitime sahip bir genç tasviri görebiliyor musunuz? Yoksa sadece cebindeki telefona, altındaki arabaya, kılığına, kıyafetine, kendi dilleriyle “ortamına”, kiminle sevgili olduğuna ya da ne kadar marjinal olduklarına göre mi statü kazandıkları hissettiriliyor?

Bir çocuğa, çocuğu da geçtim, bir insana istediğiniz kadar imkan sağlayın. Eğer o insandan beklentileriniz karakterine ve becerilerine uygun değilse, başarısız olmaya mahkumdur…

Karakteri çevre, becerileri eğitim şekillendirir… Bunların ikisini de devletin ya da sistemin sağlayacağını düşünüyorsanız, buyrun devam edin…

Ya da her tutumunuzun bir sonuç doğuracağının farkına varın ve sorumluluk alın.

Karar sizin…

Yeni Akit

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *