ABD’de ‘Derin Devlet’ Tartışması

ABD’de ‘Derin Devlet’ Tartışması

Amerikan derin devleti üzerine yazanlar ya genelde fantezi kuruyorlar ya da dezenformasyon yapıyorlar. Çünkü bu yapının kendisini çözseniz, aktörlerini doğru tespit etseniz bile siyaset üzerindeki etkisini, nerede kimin hangi çıkarı yansıttığını tam olarak ortaya koyabilmek mümkün değildir.

GazeteDuvar yazarlarından Prof.Dr. İlhan Uzgel, “Trump, derin devlete karşı (mı?)” başlıklı yazısında, sansasyonel olarak kullanılan derin devlet kavramının ABD’deki karşılığı üzerinde durdu. Bunun Türkiye’den ABD’ye ihraç edilen bir kavram olduğunu savunan Uzgel, genellikle ‘establishment’ olarak ifade edilen ABD derin devletinin ise başka bir ülkenin uzantısı olamayacağını ileri sürdü.

İlhan Uzgel şunları yazdı:

Türkiye’de yeterince yankı bulmasa da bir süredir ABD’de derin devlet tartışması yürütülüyor. Bu konunun Türkiye’de canlanması ise Trump’ın bir kez daha Suriye’den asker çekeceğini açıklaması ve buna karşı Amerikan güvenlik bürokrasisinden tepki ve direnç gelmesi vesilesiyle oldu. ABD’de derin devlet tartışmasının alevlenmesinin ardında yatan sebep ise Trump’ın popülist sağ söyleminin dayanaklarından biri olarak bu temayı seçmesiydi. Bu yazıda ABD’de derin devlet tartışmalarını ele alıp Amerikan sisteminin bir yol ayrımında olduğunu, Trump’ın ise bu süreçte derin devlet denen şeyle pek bir sorunu olmadığını, bu söylemi kendi meşruiyeti için araçsallaştırıldığını savunacağım.

ABD’DE DERİN DEVLET KAVRAMI, TÜRKİYE’NİN ARMAĞANI!

Şaşırtıcı gelebilir ama ABD’de tarihsel olarak derin devlet kavramı kullanılmazdı. Hatta uluslararası literatürde de bu kavram pek yer almadı. Bunun yerine literatürde paralel devlet kavramı kullanılır, ABD için görünmez hükümet (invisible government), gölge hükümet (shadow government) ya da genel olarak müesses nizamdan (the establishment) bahsedilirdi. Yine, şaşırtıcı olabilir ama derin devlet kavramını ABD’li yazarlar Türkiye’den esinlenerek kullanmaya başladılar. Şu anda derin devlet üzerine yazılan yazıların çoğu bazen Türkçesini de yazarak, Türkiye’ye atıfla kullanıyorlar. Örneğin yazar Peter Scott, bu kavramı 2007’de Türkiye’deki gelişmelerden alarak kullandığını yazıyor. İlginçtir, Türkiye’de geçmişte derin devlet denirken, Batı’da daha çok paralel devlet denirdi. Şimdi ise Türkiye’de FETÖ’ye atfen paralel devletten söz edilirken, ABD’de derin devlet kavramı daha popüler. Sonuçta, Türkiye’den dünya siyaset literatürüne bir katkı olacaksa, bunun derin devlet olmasından daha doğal ne olabilirdi ki?

ABD’DE DERİN DEVLET VAR MI?

Derin devlet denilen yapılanma, devleti belli bir dönemde yöneten hükümetin dışında ve ötesinde, herhangi bir hukuksal temeli bulunmayan, görünen yönetime kendi gündemini dayatma gücüne sahip olan ve olası bir güç çatışmasından üstün çıkacağı belli olan fiili iktidar anlamına geliyor. Bu anlamda ABD’de tabii bir derin devlet vardır ama bu derin devletin anlamı mesela Türkiye’dekinden farklılaşır. Bir defa ABD derin devleti başka bir ülkenin uzantısı olamaz. Örneğin, 1945 sonrasında Türkiye’deki derin devlet tartışmaları NATO ve ABD bağlantısı olmadan ele alınamaz. İkincisi, ABD derin devleti zannedildiği gibi çok derinlerde olmayıp, Amerikan hakim sınıflarının bileşiminden oluşur ve bunun bileşenleri çoğu zaman o dönemki yönetim içinde temsil de edilir. Örneğin 1980’lerden beri her yönetimde mutlaka güçlü finans kuruluşu Goldman Sachs’ın eski bir çalışanı yer alır. Şu an bu isim Steve Mnuchin’dir. Diğer bir deyişle, Amerikan kapitalist sınıfı, sivil ama özellikle güvenlik ve istihbarat bürokrasisi, üniversite ve düşünce kuruluşları ve lobileriyle birlikte devasa bir yapıdır ve bu kadar geniş bir iktisadi, siyasal, bürokratik çıkarın bulunduğu bir yerde iç çekişme ve gerilim her zaman bulunur. Dolayısıyla, ABD’de her şeye hakim, tek parça olarak uyum içinde işleyen ve tekil bir çıkarı temsil eden derin devletten söz edilemez, bu durum her şeyden önce kapitalizmin ve özellikle Amerikan kapitalizminin doğasına aykırıdır. Amerikan derin devleti öncelikle Amerikan kapitalizminin bizatihi kendisidir.

Tarihsel açıdan bakıldığında iki başkanın çok açık bir şekilde bu tür bir yapıdan söz ettiğini görüyoruz. Daha 1912’de Theodore Roosevelt “görünen bir hükümetin dışında görünmeyen ve bir hükümet vardır ve bu, halka karşı bir bağlılık ve sorumluluk hissetmez” demiştir ve yolsuzluğa batmış bürokrasi ile iş dünyasının işbirliğine dikkat çekmiştir. 1961’de ise 2. Dünya Savaşı’nın önde gelen generallerinden Eisenhower, iki dönem başkanlık yaptıktan sonra görevi bırakırken yaptığı veda konuşmasında Amerikan halkını “devlet katında hukuktan almadığı bir yetkiyi kullanan askeri-endüstriyel komplekse” karşı uyarmıştır. Bu açıklama kaçınılmaz olarak dikkatleri askeri-endüstriyel komplekse çekmiş ve 1960 ve 70’lerde bu konu üzerine çalışmalarda patlama yaşanmış, buradan yola çıkılarak çok sayıda teori üretilmiştir. 1950’ler ve 60’lar Amerikan ekonomisinde askeri harcamaların çok hızlı tırmanma gösterdiği bir dönemdi ve özellikle askeri-endüstriyel kompleks Vietnam Savaşı’na daha fazla angajman istiyordu, bunu da başardı. Hatta, birçok açıdan irrasyonel görünen ve milyonlarca Vietnamlı ile 55 bin Amerikan askerinin hayatına mal olan bu savaş büyük bir olasılıkla askeri-endüstriyel kompleksin savaşıydı.

HANGİSİ DERİN DEVLET

Amerikan derin devleti üzerine yazanlar ya genelde fantezi kuruyorlar ya da dezenformasyon yapıyorlar. Çünkü bu yapının kendisini çözseniz, aktörlerini doğru tespit etseniz bile siyaset üzerindeki etkisini, nerede kimin hangi çıkarı yansıttığını tam olarak ortaya koyabilmek mümkün değildir. Ancak, sağlanan veri kadar bilgi edinebilirsiniz ki bu bilginin niteliği de tartışmalı olacaktır.

Yine, Amerikan derin devletini tek bir sektörel çıkar grubuna indirgemek yanıltıcı olacaktır. Görmeyenin fili tarifi gibi İslamcı, solcu, liberal, Trumpçı herkes derin devlet konusunu bir ucundan tutup siyasetin merkezine yerleştirmeye çalışıyor. Eğer derin devlet askeri-endüstriyel kompleks olursa, o zaman Wall Street merkezli finans kapitali ne yapacaksınız? Eğer Pentagon ise derin devlet, CIA, NSA ona mı tabi olacak? Eğer Rockefeller ailesi ve onun finanse ettiği Council on Foreign Relations ve Bilderberg gruplarıysa Rothschild ailesi, Türkiye’de pek bilinmeyen ama çok güçlü Koch ailesi, Wall-Mart’ın sahibi Walton aileleri ne olacak? Kaldı ki bunlardan bazıları mesela hem enerji hem finans sektöründe varlar. Derin devlet Yahudi lobisi ve neoconlar (yeni muhafazakarlar) ise bunlar zaten derin değil, hepsi kişi olarak, kayıtlı lobiler olarak, düşünce kuruluşları, yayınları, şebekeleri, üniversite ve akademisyenleriyle hepsi ortada, derin ve gizli olmayan bir çevre. Bu yüzden derin devlet bunların tümünden oluşuyor ve dışarıdan yapılacak gözlemlerle anlaşılması mümkün olmayan hakim sınıf içi uzlaşı ama bazen de çekişmelerle sistem yürüyor. Örneğin, Amerikan hakim sınıfları bir bütün olarak 1970’lerin sonunda neoliberalizme geçme konusunda uzlaşıya varırken, 2003 Irak işgali konusunda ayrıştı ve finans kapital buna karşı çıktı.

TRUMP’IN DERDİ NE?

Trump görünen yönetim dışında, arka plandaki bir güce açıkça işaret eden üçüncü başkan olurken, bunu tanımlamak için derin devlet kavramını kullanan ilk başkan oldu. Trump kendisinden önceki başkanlardan farklı olarak derin devleti doğrudan Washington bürokrasisi olarak tanımladı, konunun iktisadi, hadi sınıfsal olmasın, sektörel vs boyutuna hiç girmedi. Onun içeriksiz ve manipülatif söyleminde içinde FBI’ın da bulunduğu bürokrasi, elitler seçilmesini hazmedememiş ve altını oymaya çalışmıştı. Trump da mecburen bu derin devlete karşı bir mücadeleye girişmişti. Trump’a yakın isimler ve medya da sürekli olarak bu temayı işleyerek, makale hatta kitap yayınlayarak bir tür elitlere, derin devlete karşı halkın yanında bir başkan imajı çizmeye çalışıyorlar. Oysa, Trump derin devlete karşı mücadele eden değil Amerikan hakim sınıflarının çoğunun desteğini alarak seçilen bir başkandır. Bir defa ABD tarihinin İsrail’e en yakın başkanı ve bu ülkede herhangi bir derin devlet yapılanmasının Yahudi lobisine karşı, onu dışlayarak kurulması mümkün değil. Bu kesimler seçimlerden önce FBI aracılığıyla Hillary Clinton’un e-posta kullanma konusundaki dikkatsizliğini ortaya çıkararak çok küçük bir fark yaratıp Trump’ın seçilmesini sağladılar.

Amerikan sisteminde şu anda görülen dağınıklığın nedeni Trump’ın kararsızlığı ya da inişi çıkışından çok, ABD merkezli küresel sistemin işleyişinin tıkanma noktasına gelmesinden ve yeni bir paradigmaya geçiş sancılarından kaynaklanıyor. Bu durum küresel ekonomi politiğin nasıl işleyeceğinden, Çin meselesinin halline, ABD’nin küresel sistemdeki rolünden, küreselleşmenin geleceğinin nasıl olacağına dair çok kritik dönüşümleri içeriyor ve önümüzdeki dönemde ABD içinde bu türden gerilim ve çekişmeler nihai bir sonuca ulaşıncaya dek devam edecek.

Bu noktada bizim ihtiyacımız olan ABD derin devletinin analizi değil, ABD devlet aygıtı dahil ama genel olarak Amerikan sisteminin derinlikli bir analizi olabilir ancak.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *