Diyanet’ten Almanya’ya çıkarma

Diyanet’ten Almanya’ya çıkarma

Ali Erbaş, çok kültürlülük ve bir arada yaşama hukukunun, insan onuruna ve haklarına saygılı, gerçek manada demokratik toplumların ve ülkelerin olmazsa olmazı olduğunu söyledi.

Son dönemde Almanya ve Fransa’da İslam’ı yeniden şekillendirme ve ülkelerindeki müslümanların kendi ülkeleriyle bağlantısını kesmeye dönük çabalar Diyanet İşleri Başkanlığını harekete geçirdi.

Almanya’ya bir ziyarette bulunan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Almanya’nın Köln kentindeki Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Genel Merkezi’nde bir toplantıya katıldı. Çeşitli ülkelerden müslümanların katıldığı “2. Avrupa Müslümanları Buluşması“nın açılışında konuşan Ali Erbaş, Müslüman varlığını göz ardı ederek Avrupa’nın geleceğini konuşmanın mümkün olmadığını söyledi.

Eşitlik çağrısı

Erbaş, “Aynı şekilde Avrupa’da Müslümanların geleceği de İslam dünyasından tamamen bağımsız olarak ele alınamaz. Haddizatında bir arada yaşama, daha iyi bir gelecek, eşit haklar ve adalet gibi hususlar yeryüzünde yaşayan herkesi ilgilendiren temel meselelerdir. İslamofobi yani İslam karşıtlığının İslam düşmanlığına dönüşerek fiili bir boyut kazanmaya başladığını görüyor ve yaşıyoruz. Son yıllarda Avrupa’da artan ırk eksenli akımlar, İslam karşıtı söylem ve eylemler Avrupa’nın çok kültürlülüğünü, birlikte yaşama hukukunu, barış ve huzurunu tehdit etmektedir.” diye konuştu.

Hukuk evrenseldir iddiası

“Hukuk evrenseldir. Bütün insanların temel haklarını ve özgürlüklerini her yerde ve her zaman korumak için vardır” diyen Erbaş şöyle devam etti: “Esasında hukukun varlığı kendinden olmayana, zayıf, sahipsiz ve korumasız olanlara karşı gördüğü işlev ile ölçülür. Bir ülkenin medeniyet, insani gelişim ve hukuk düzeyi de bir insanın ahlak ve değer düzeyi de kendinden olmayana, farklı ırk, renk, inanç ve sosyolojiye mensup olanlara karşı tavrı ile ölçülür. Biz ırkların, dillerin, renklerin farklı oluşunu Allah’ın ayeti ve rahmet vesilesi olarak gören bir medeniyetin mensuplarıyız. Bu nedenle, Avrupa’da Müslümanların varlığını bir güvenlik meselesi olarak ele almak ve sosyal, kültürel ve toplumsal tehdit olarak görmek; ilmî, akademik ve sosyal gerçeklikle bağdaşmayan, demokratik toplum anlayışına, çok kültürlülüğe ve bir arada yaşama hukukuna aykırı, her açıdan hatalı ve yanlış bir yaklaşımdır. Diğer yandan bir insanlık suçu olan İslam düşmanlığının, basılı-görsel yayınlar alanında ve internet dünyasında, “eleştiri” kavramının arkasına sığınarak gizlenmeye çalışıldığı da dikkat çekmektedir.”

‘Avrupa’nın aydınlık geleceği’

Başkan Erbaş, Avrupa’da yaşayan Müslümanların Avrupa’nın aydınlık geleceği ve dil, din, ırk, mezhep, meşrep farkı gözetmeksizin bütün insanlığın iyiliği ve huzuru için çalışmayı ilke edindiklerini ifade ederek, “Hayatın ana eksenini yaratana itaat ve bütün yaratılanlara şefkat ve merhamet olarak belirleyen Müslümanlar, yaşadıkları dünyaya ve topluma karşı hassas ve duyarlı olmayı, bireysel ve sosyal ilişkilerde kardeşlik ahlakı ve hukukuna riayet etmeyi imanî ve insani bir sorumluluk olarak addetmektedirler” şeklinde konuştu.

‘Irkçılık ‘Medeni dünya’ adına kabul edilemez’

Erbaş, Avrupa’da artan ırkçılık ve İslam düşmanlığıyla ilgili şunları söyledi: “Özellikle zaman zaman endişe verici boyutlara ulaşan ırkçılık, sosyal dışlama, ötekileştirme, yabancı düşmanlığı, camilere ve mescitlere saldırılar gibi ayrımcılığa dayalı söylem ve uygulamalar, insan hayatını ve onurunu hiçe saymakta, hareket ve özgürlük alanlarını giderek daraltmakta, haklarını kısıtlamakta, sosyal ve kültürel kurumları işlevsiz hale getirmekte, insanlığın ortak ahlaki ve vicdani değerlerini tahrip etmektedir. Bu durum, insanlığın iyiliğe ve geleceğe dair ümitlerini de azaltmaktadır. Dolayısıyla her türlü insani hak ve temel özgürlüklerin uluslararası anlaşmalarla teminat altına alındığı günümüzde, söz konusu alanlarda ihmal, istismar, ihlal ve saldırılar, medeni dünya adına kabul ve izah edilemez.”

Erbaş’tan ‘Demokratik toplum’ vurgusu

Çok kültürlülük ve bir arada yaşama hukukunun, insan onuruna ve haklarına saygılı, gerçek manada demokratik toplumların ve ülkelerin olmazsa olmazı olduğunu vurgulayan Erbaş, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bunun için hak ve özgürlükleri hiçe sayan bütün yaklaşım ve uygulamalar, faili kim ve amacı ne olursa olsun reddedilmeli, bilhassa inanç ve ibadet özgürlüğüne yönelik her türlü şiddeti engellemek istisnasız bütün devletlere, uluslararası kurum ve kuruluşlara düşen ertelenemez bir sorumluluk olarak görülmelidir. İslam, dünyanın her yerinde aynı evrensel değerleri savunan ve yaşatmaya çalışan bir barış dinidir. Dolayısıyla Avrupa İslamı, Fransa İslamı, ılımlı İslam gibi coğrafi ya da kültürel sıfatlarla İslam’ın konuşulması gereksiz ve beyhude bir çabadır. Bunun yerine İslam’ın doğru anlaşılması ve hayata daha çok değer ve güzellik katması için çalışmak ve bu yönde çabalara destek olmak en doğru yaklaşımdır.”

“Vatandaşlıktan doğan haklarınızı kullanın”

Erbaş, konuşmasına şöyle devam etti: “Sivil toplum çalışmalarının yadsınamaz bir gerçeklik olduğu dünyada ve özellikle demokrasi ve özgürlüklere bağlılığıyla öne çıkan Avrupa’da sizlerin, İslam’ın adalet, barış ve hoşgörü ilkeleri çerçevesinde, şeffaf ve denetlenebilir şekilde yürüttüğünüz hizmetler, büyük bir imkan olarak görülmelidir. Dolayısıyla bütün dünyaya model olabilecek bu güzel örneklik, günlük politik ve siyasi hesaplara asla heba edilmemeli, çok kültürlü, çok dinli ve çok uluslu Avrupa toplumunun güvencesi olarak görülmeli, farklılık ve çeşitlilik, zenginlik ve başarı sebebi olarak değerlendirilmelidir.”

Avrupa STK’larına çağrı

Avrupa toplumunun ayrılmaz bir parçası olan Müslümanların şiddet, ayrımcılık veya herhangi bir haksızlığa maruz kaldıklarında vatandaşlıktan doğan haklarını ve tüm hukuki süreçleri sonuna kadar takip etmeleri gerektiğinin altını çizen Erbaş, “Bu manada Avrupa’da faaliyet gösteren STK’ler mağdur olan kesimlere rehberlik edecek hukuki mekanizmaları oluşturmalı, onlara her türlü desteği ve imkanı sağlamalıdırlar. Bu tip mağduriyetlerin daha sistematik takibi amacıyla kurumsal yapıları tesis etmelidirler.” dedi.

Toplantıya Avrupa’da Müslümanların oluşturduğu sivil toplum kuruluşların temsilcileri ve akademisyenler katılıyor.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *