Swissotel’de düzenlenen DEİK Mali Genel Kurulu açılışında konuşan Erdoğan, “2019 faklı olacak. Karamsarlığı ve ümitsizliği kapımıza yaklaştırmadığımız müddetçe ülkemizin şahlanışını durduracak hiçbir fani güç yoktur.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Swissotel Bosphorus’ta düzenlenen Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) 2018 Yılı Mali Genel Kurulu’nun açılışında yaptığı konuşmada, dünyanın ciddi değişimler yaşadığı bir süreçte, yeni yapısıyla ve yeni yönetimiyle DEİK’in iş dünyasının bilhassa da ihracatçıların lokomotif kuruluşu haline geldiğini söyledi.
‘Her zaman sizlerin yanında olmayı sürdüreceğim’
Erdoğan, DEİK’in yakaladığı ivmeyi gelecek sene de devam ettirerek başarı çıtasını çok daha yüksek seviyelere çıkaracağına inandığını dile getirerek şunları söyledi: “Tıpkı, 2019 yılı için belirlenen ‘işimiz, gücümüzü dünyaya taşımak’… Bu bizim parolamız. 2019 bu noktada çok ama çok farklı olacak. Sizlerden Türkiye’nin ekonomik gücünü yakın coğrafyamızdan başlayarak, tüm dünyaya taşımanızı bekliyorum. Bunun için de DEİK, icrai bir kurul olmasının yanı sıra iç dünyamıza ufuk açacak, yol ve istikamet çizecek, fikri egzersizler de yürütmelidir. DEİK, dış ekonomik ilişkilere dair stratejiler hakkında raporlar üretmeli, uygulanmasını sağlamalı, sonuçlarını da yakından takip etmelidir. Bu yönde yapacağınız çalışmalarda da her zaman sizlerin yanında olmayı sürdüreceğim.”
Erdoğan, gerek 2011 yılı gerekse o günden bugüne gelen sürece değinerek, “11 yılı aşkın Başbakanlığım döneminde, gerekse de Cumhurbaşkanlığımız süresince DEİK’in çalışmalarına özel önem verdik. Afrika’dan Güney Amerika’ya kadar ziyaret ettiğimiz her yere DEİK’i de davet ederek, iş adamlarımız arasında köprüler kurduk. Küçük, büyük demeden firmalarımızın sorunlarını çözmek, sizlerin karşılaştığı sıkıntıları gidermek için ciddi gayret gösterdik. Bundan sonraki süreçte, bu çatı aslında KOBİ’leri de almak suretiyle ufku daha da genişletmek, KOBİ’lerin bakış açılarını çok daha güçlü hale getirmek için bir adım atmamızın da gereğine inanıyorum.” diye konuştu.
‘Her şeyi iş adamlarına daha rahat ticaret ortamı için yapıyoruz’
Bürokrasiden teminat mektuplarına, gümrük sorunlarından tır şoförlerinin meselelerine kadar her işle yakından ilgilendiklerini ifade eden Erdoğan, bütün bunları iş adamlarına daha rahat, daha güvenli bir ticaret ortamı tesis etmek için yaptıklarını söyledi. İhracat artsın, yatırımlar çoğalsın, istihdam, büyüme, üretim katlansın diye bu mücadeleyi yaptıklarını belirten Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “2002 yılında yola çıktığımızda, bizim ihracatımız neydi? 36 milyar dolar. Şu anda nereye geldik? 170 milyar dolara geldik. İhracatçı firma sayımız 31 bindi. Ama bunları ana muhalefetin başı bilmez, anlamaz bu işlerden. İki kat arttırdık, şu anda 71 binin üzerine çıkardık. Yürürlüğe koyduğumuz düzenleme ile 8 bin 582 ihracatçımıza, yeşil pasaport imkanı getirerek pek çok ülkeye vizesiz seyahatin yolunu açtık. Talebi geri çevirmedik. EximBank’ın sermayesini, 3 milyar liradan 10 milyar liraya çıkardık. İhracatçılarımıza sadece geçtiğimiz yıl 2 milyar liranın üzerinde nakit destek sağladık. 1975-2002 döneminde ülkemizde sadece 15 milyar dolar doğrudan yatırım yapılmışken son 16 yılda 201 milyar doların üzerinde doğrudan yatırım rakamına ulaştık.”
‘Devletine, demokrasisine sahip çıkan millet’
Erdoğan, Türkiye’nin, diplomaside, insani yardımlarda olduğu kadar ticaret diplomasisinde de kendisinden giderek daha fazla söz ettirdiğini vurgulayarak, görüştükleri hemen her devlet adamının Türk yatırımcıların başarısından, dürüstlüğünden, dinamizminden ve taahhütlerine bağlığından bahsettiğini savundu.
Yabancı şirketlerin sürüncemede bıraktıkları projeleri Türk firmalarının üstlenerek rekor sürelerde bitirip teslim ettiğini dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu: “Bu milletin değerlerini temsil ettiğiniz, şahsımla beraber devletimize bu gurur tablolarını yaşattığınız için sizlere gönülden teşekkür ediyorum. Hiç şüphesiz bu başarı, hepinizin ortak başarısıdır. Bu başarı öncelikle devletine, iradesine, demokrasisine, gerektiğinde canı pahasına istiklal ve istikbaline sahip çıkan aziz milletimizin başarısıdır. Bütün bunlar Türkiye’nin kendine güvendiğinin, kendine inandığının, uzun yıllardır ihmal ettiği potansiyelini artık harekete geçirdiğinin işaretleridir. Özellikle bu seviyeler, Türkiye’nin sadece ihracat, yatırımlar ve ekonomi alanında değil, aynı zamanda siyasette, uluslararası ilişkilerde ve daha benzer birçok konuda kaydettiği ilerlemenin sonuçlarıdır. Ülkemiz bu noktalara Cumhurbaşkanından bürokratına, siyasetçisinden emekçisine, sanayicisinden esnafına kadar 81 milyonun her bir ferdinin tam bir seferberlik ruhuyla hareket etmesi neticesinde gelebilmiştir. “
‘Hiçbir fani güç durduramaz’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı hedeflere yöneldikleri, aynı heyecanı paylaştıkları, bir duvarın tuğlaları gibi birbirlerine kenetlendikleri sürece Allah’ın izniyle Türkiye’nin yeni destanlar yazmaya devam edeceğini söyledi. Bu bakımdan 2019’u farklı gördüğünü dile getiren Erdoğan, “2019 farklı olacak. Karamsarlığı ve ümitsizliği kapımıza yaklaştırmadığımız müddetçe ülkemizin şahlanışını durduracak hiçbir fani güç yoktur.” ifadelerini kullandı.
‘Demokrasi mücadelemiz test edildi’
Erdoğan, hiçbir zaferin altın tepside sunulmadığını belirterek şöyle devam etti: “Ticarette, eğitimde, bireysel hayatta olduğu gibi ülke yönetiminde de her başarının gerisinde, sabır, gayret ve çok çetin bir mücadele vardır. Ülkemizi ekonomide, diplomaside, demokraside, ticarette, ihracatta, istihdam ve yatırımlarda büyütürken diğer taraftan da birçok sınamayla, birçok saldırıyla yüzleştik. İçerideki vesayet odaklarıyla birlikte Türkiye’nin güçlenmesini istemeyen dışarıdaki hasımlarımızın operasyonlarına maruz kaldık. İktidarımızın ilk dönemlerinde, devletin içine çöreklenmiş, devleti kendi tapulu mülkü gibi görenlerin direnciyle karşılaştık. Sivil siyasetin tepesinde Demokles’in kılıcı gibi duran, çıkarları tehlikeye girdiğinde darbe yapmaktan çekinmeyen bu kesim, rahatsızlıklarını çok farklı yollarla gösterdi. Merhum Adnan Menderes’in kalkınma hamlesinin önü provokasyonlarla kesildiği gibi bizim demokrasi mücadelemiz de kışkırtmalarla, darbe çığırtkanlıklarıyla siyasi cinayetlerle test edildi.”
‘Gezi olayları üzerinden ekonomi hedef alındı’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gezi Parkı’ndaki 12 tane ağacın bahane edilerek sokak üzerinden Türkiye ekonomisinin hedef alındığını söyledi ve sözlerini şöyle sürdürdü: “O günleri şöyle bir hatırlayın. Burayı Fransa zannettiler, burayı Hollanda zannettiler, yanıldılar. Biz 15 Temmuz’da da nasıl yanıldıklarını kendilerine gösterdik. Sen belki tanklar arasında kaçar gider Bakırköy Belediyesi’ne sığınırsın ama biz bulunduğumuz yerde dimdik, milletimizle el ele, omuz omuza durur ve bu tür terör eylemini, darbe eylemini evelallah pes ettiririz. Esnafımızın dükkanlarını yağmaladılar, İstiklal Caddesi’nde neredeyse dükkan bırakmadılar, polisimize kurşun sıktılar, caddeleri, iş yerlerini, insanlarımızın vergileriyle alınan o belediye otobüslerini yaktılar, yıktılar. Bunlar mı vatansever? Bunlar mı milliyetperver? Bunların arkasında duranları siz nasıl savunuyorsunuz? Sen ana muhalefetin başı olsan ne yazar, olmasan ne yazar. Bunlarda vatanseverlik yok, milliyetperverlik yok. Olmuş olsa çıkıp bunları teşvik, tahrik etmezlerdi. ‘Siz ne yapıyorsunuz’ derdi. İstanbul’da Başbakanlık ofisini bombalamaya gelenleri savunan, kalkıp iş makineleriyle beraber yollarımızı ne yazık ki kanallar açmak suretiyle bozanlar, bunlarla beraber olanlar bu milleti seven olabilir mi? Güneydoğu’da o kanalları açanlar, o hendekleri açanlar neyse ana muhalefetin başı da aynen odur, hiçbir farkı yoktur.”
‘Sanatçı görünümlü müsveddeler’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de yaşanan olayların kimi medya kuruluşları, ana muhalefet partisi ve uluslararası kimi güçler tarafından kışkırtıldığını belirtti. Erdoğan, “İşte şimdi de yayın organları vasıtasıyla beni ipe götüreceklermiş. Bunu sanatçı görünümü altındaki müsveddeler yapıyorlar. Yahu senin her yerin sanatçı olsa ne yazar. Biz bu yola farklı çıktık, beni ipe götüreceksin… Yahu senin haddine mi? Biz şehadete inanmış insanlarız ve biz bunların bedelini rahatlıkla ödemeye hazır insanlarız. Bunlar sanatçı müsveddesi. Şimdi yargıya gitsinler bunun hesabını versinler. Böyle karşılıksız bu işleri bırakamayız. Bunun bedelini ödeyecekler. Kalkacaksın sen bu ülkenin cumhurbaşkanını ipte sallandıracaksın. Şimdi git yargıda bunun bedelini öde.” diye konuştu.
’15 Temmuz’da demokrasimizi de geleceğimizi de kurtardık’
Bugün Paris’teki hadiselere hiçbir tepki göstermeyenlerin, Gezi olayları sırasında İstanbul ve Ankara’ya çadır kurduğunu, saatlerce canlı yayın yaptığını dile getiren Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Paris’teki göstericilere yapılan müdahalelere tek bir laf etmeyenler, o gün polisimizi orantısız güç kullanmakla eleştiriyorlar. Tüm bu ikiyüzlülüklere rağmen hamdolsun milletimizle iş adamlarımızla sivil toplum kuruluşlarımızla el ele verdik. Ve bu saldırıyı püskürttük. Ardından 17/25 Aralık’ta yargı ve emniyet üzerinden yürütülen bir darbe girişimi de ortaya çıktı. Bunda da başarı sağlayamayınca, bu sefer 15 Temmuz’da ordumuz içindeki teröristler aracılığıyla silahlı bir darbeye kalkıştılar. 15 Temmuz gecesi gencinden yaşlısına 81 milyonun direnişi ile 251 şehit vererek hainleri yine yenilgiye uğrattık. O gece sadece demokrasimizi değil, ülkemizin geleceğini de kurtardık. O gece tarihe altın harflerle geçen bir milli irade zaferine hep birlikte imza attık. Buradan bir kez daha 15 Temmuz gecesi Pensilvanya’daki o seviyesiz kişinin 1 dolarlık haşhaşilerini hezimete uğratan milletime ben teşekkür ediyorum. Tıpkı bir asır önce olduğu gibi canları pahasına milletimize ikinci bir istiklal destanı yaşatan aziz şehitlerimizi rahmetle minnetle yad ediyorum. Gazilerimizin her birine fedakarlıkları ve cesaretleri için ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum.”
Türkiye’nin bugün artık çok dinamik bir ekonomiye, manevra kabiliyeti çok yüksek bir ekonomik esnekliğe kavuştuğunu savunan Erdoğan “Önümüzdeki dönemde ekonomimizde gerçekten çok güçlü bir yükseliş olacaktır. Buna inanıyorum.” dedi.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *