Nasıl bu kadar kesin konuşuluyor?

Nasıl bu kadar kesin konuşuluyor?

Suudi konsolosluğuna giren ve bir daha haber alınamayan Cemal Kaşıkçı’nın ölmüş olabileceğine dair kullanılan ‘kesin’ ifadeleri Sevilay Yılman yorumladı.

Yılman, Habertürk’teki köşesinde, “Kaşıkçı’nın öldüğünden nasıl bu kadar emin olunabiliyor?” sorusunu yöneltti ve “İlk gün itibarıyla dikkatimi çeken ve hâlâ da titizlikle takip ettiğim Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı olayı gizemini koruyor. Büyük çoğunluk, (ki buna polisteki, MİT’teki tüm üst düzey yetkililer dahil) Kaşıkçı’nın Konsolosluğa girdikten sonra öldürüldüğüne inanıyor. Enteresan ama söz konusu olayı bizzat araştıran, olayla yakından ilgilenen kiminle görüşsem, konuşsam onlardan, ‘Yüzde 100 öldürüldü!’ ifadelerini duyuyorum.” diye yazdı.

Yılman, kendisinin de öyle düşündüğünü ancak elde herhangi bir kanıt bulunmadığı için soru işaretlerinin devam ettiğini belirterek, belki de öldürülmediğini, bir yerlerde canlı olarak rehin tutuluyor olabileceğine dikkat çekti.

Başkonsolosluk rezidansında saklıyor olabilirler mi sorusunu da yönelten Yılman,

“Hani belki polisin, MİT’in atladığı çok ufak bir detay vardır. Belki adamı o 15 kişi değil de, başka birileri, başka bir gün yurt dışına çıkardı filan diyorum ama sonra bu olayı soruşturan polis ve istihbarattaki yetkin isimlerin, ‘Kesinlikle öldürüldü’ ifadeleri geliyor aklıma ve soruyorum kendi kendime, “Ortada hiçbir delil yok iken öldüğünden nasıl emin olabiliyor bu insanlar?” sorusuna, benim aklıma iki şey geliyor diye yanıt veriyor.

Yılman şöyle devam ediyor:

Birisi şu: Kesinlikle içeriden bilgi alındı… Mutlaka Suudi Konsolosluğu içerisinde mevcut iktidara muhalif olan birileri de vardır. Veya başka ülkelerin istihbaratına çalışan…

Bu CIA olabilir ya da başka bir istihbarat teşkilatı.

Belki içeri sızan bu insanlar o binada Kaşıkçı’nın çok feci bir biçimde katledildiğini ve cesedini de yok ettiklerini haber verdi.

Ve belki bu ihbarı yapan ya da yapanların elinde bir kayıt da vardır. Mesela bu ses kaydı olabilir. Cinayetin işlendiği sırada birileri o andaki sesleri kayda almış olabilir.

EL CEZİRE’NİN HABERİ DOĞRU OLABİLİR Mİ?

Ya da diyorum, Kaşıkçı’nın cesedi bulundu…

Kim bilir belki de dünya çapında saygınlığı ve etkinliği ile bilinen yayın organlarından olan El Cezire’nin 6 Ekim’i 7 Ekim’e bağlayan o gece tüm dünyaya, “Cemal Kaşıkçı’nın cesedi İstanbul’da parçalanmış halde bulundu” diyerek son dakikayla duyurduğu haber doğruydu.

Gerçekten de Kaşıkçı’nın cesedi İstanbul’da bir yerlerde, belki bir ormanda, belki bir yol kenarında ve parçalanmış halde bulunmuş olamaz mı?

Dersiniz ki, “Ee madem bulundu neden saklıyor Türkiye bunu?”

Ee çünkü karşıda bu korkunç cinayeti işlediği ayan beyan belli olduğu halde dünya kamuoyunun adeta aklıyla dalga geçen, alenen yalan söyleyen koca bir devlet var ve bu devlet, “Hayır biz yapmadık! Sorumluluk bizde değil!” diyerek kendini temize çıkarma peşinde.

Mutlaka vardır ellerinde bu cinayeti işleyenlerin nasıl işlediklerini ispat eden kanıtlar ama bence o ceset bulunduğu halde kamuoyuyla bu bilgi paylaşılmıyor ise sebep, Suudilerin eteklerindeki tüm taşları dökmelerini beklemelerindendir.

Hele bir döksünler… Ne diyeceklerse desinler… Dünya bir görsün bu cinayeti işleyenlerin pervasızlığını, fütursuzluğunu sonrasında da biz çıkalım kamuoyunun önüne ve “Biz bilmiyoruz! Bizim haberimiz yok! Biz değiliz onu öldüren!” diyerek işin içinden sıyrılmaya çalışan Suudilerin maskesini düşürelim!

Dipnotum: Bu arada sakın bu yazdıklarımı bir kaynağa ya da kesin bir delile dayandırarak kaleme aldığımı düşünmeyin lütfen. Bunlar kendi yorumlarım sadece. Kendi kendime yaptığım sorgulamalardan vardığım bazı senaryolar…

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *