Fırat’ın doğusuna da ‘güvenli bölge’ çağrısı

Fırat’ın doğusuna da ‘güvenli bölge’ çağrısı

ABD’de Türk ve Müslüman toplumu temsilcilerine hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan: “İnşallah önümüzdeki dönemde Fırat’ın doğusunu da kapsayacak şekilde, Suriye’nin içindeki güvenli bölgeleri artırmaya devam edeceğiz.”

Birleşmiş Milletler (BM) 73. Genel Kurulu görüşmelerine katılmak üzere ABD’nin New York şehrinde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk-Amerikan Ulusal Yönlendirme Komitesi (TASC) tarafından düzenlenen etkinliğe de katıldı.

TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİNE KATKI

Lincoln Center’da gerçekleştirilen, Türk-Amerikan toplumu ile Amerikalı Müslüman toplumunun temsilcilerini bir araya getiren etkinlikte, Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşma yaptı.

Yıllardır ABD’de yaşayan Türklerin, bireysel gayretleri ve kurdukları sivil toplum örgütleriyle Türk-Amerikan ilişkilerinin gelişmesine büyük katkı sunduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendilerinin; Türkiye’nin ve Türkiye’nin savunduğu ilkelerin ABD kamuoyu tarafından duyulmasını sağladığını söyledi.

Özellikle 1915 olaylarında dair Ermeni yalanlarının yayılmasını engellemek için ABD’deki Türklerin takdire şayan çaba gösterdiğini ifade eden Cumhurbaşkanı, Türkiye’nin bu gönüllü elçilerine teşekkürlerini dile getirdi.

ÇOĞU AVRUPA’DA 6 MİLYON TÜRK VATANDAŞI

Türkiye’nin çoğu Avrupa ülkelerinde olmak üzere, dünyanın dört bir yanında 6 milyonu aşkın vatandaşının bulunduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyasetten sanata, bilimden ticarete, spordan kültüre kadar hayatın her alanında varlık gösteren yurtdışındaki Türk vatandaşların, Türkiye’nin layıkıyla tanıtılmasına katkı sağladığını söyledi.

“Biz, hangi görüşe sahip olursa olsun, ihanet çukuruna düşmediği sürece, tüm vatandaşlarımızın başarılarından gurur duyuyoruz. Onları Türk Milleti’nin medarı iftiharları olarak görüyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu anlayışla, dünyanın neresinde olursa olsun, Türk diasporasına sahip çıkarak desteklediklerini savundu.

Bu durumun, ABD’yi yurt edinen diğer Müslümanlar için de geçerli olduğunu ve onları da Türk vatandaşlarından ayrı görmediklerini söyleyen Erdoğan, “Türkiye’yi anlatırken 81 milyon vatandaşı ve 6,5 milyon diasporası yanında, Afrika’dan Asya’ya ve Amerika’ya kadar dünyanın dört bir yanında yüz milyonlarca kardeşe sahip bir ülke olduğumuzu söylüyoruz” dedi.

GÖNÜL COĞRAFYASI

Türkiye’nin bir fiziki coğrafyasının, bir de gönül coğrafyasının olduğunu söyleyerek, “Ülkemizin gönül sınırları, aslında fiziki sınırlarının çok ötesindedir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İşte bunun için coğrafi bağımız bulunmasa da, Arakanlı kardeşlerimizin yaralarına merhem olmak için yollara düşüyoruz” ifadelerini kullandı.

Bu yüzden, coğrafi mesafeye aldırmadan Somalililerin dertleriyle yakından ilgilendiklerini söyleyen Erdoğan şöyle dedi: “İşte bunun için Türk Cumhuriyetlerindeki akrabalarımızla bağlarımızı güçlendirmenin mücadelesini veriyoruz. Dünyanın neresinde bir mazlum ve mağdur varsa, sıkıntısını sahipleniyor, sessiz yığınların sesi olmaya çalışıyoruz. Amerikalı Müslüman kardeşlerimiz de bizim sınırları aşan, mesafe, engel tanımayan gönül coğrafyamızın içindedir. Bu anlayışla gerek Türk-Amerikan Ulusal Yönlendirme Komitesi gibi sivil toplum örgütleri vasıtasıyla, gerekse bireysel olarak sizlerle temaslarımızı gün geçtikçe daha da yoğunlaştırıyoruz.”

Amerikan Müslümanlarının Türkiye’ye yönelik muhabbet ve merakının giderek arttığına şahit olduklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin İslam dünyasıyla ilgili hususlarda gösterdiği kararlı duruşun, bu ilginin en önemli sebebi olduğunu söyledi.

SURİYE MESELESİ

Türkiye’nin, Suriye krizi ve Filistin meselesi başta olmak üzere, ümmetin yüreğini dağlayan her konuda gerçekten samimi bir gayret içinde olduğunu belirten Erdoğan, “Ekonomik durumu bizden çok ileride olan ülkelerin sığınmacıları kabul etmemek için bir birini yediği bir dönemde, biz 3,5 milyonu aşkın Suriyeli mazluma sahip çıktık” dedi.

Türkiye’nin; kapısına sığınan hiçbir kardeşini eli kanlı katillere teslim etmediğini, Suriye halkını hak ve özgürlük mücadelesinde yalnız bırakmadığını, PYD-YPG ve DEAŞ terör örgütlerinin işgalindeki 4 bin kilometrekarelik alanı huzura kavuşturduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehitler vererek gerçekleştirdiği operasyonlar sayesinde, Türkiye’nin 260 bini aşkın Suriyelinin vatanlarına dönmesini sağladığını aktardı.

İdlip krizinde olduğu gibi diplomatik alanda yoğun çabalar yürüttüklerini ve bu gayretlerinin meyvesini almaya başladıklarını söyleyen Erdoğan, “Bir dönem teröristlerin ellerini kollarını sallayarak dolaştığı bölgelerde, bugün Suriyeli çocuklar hiçbir korku duymadan okullarına gidiyor” dedi.

FIRAT’IN DOĞUSU

Cumhurbaşkanı, sözlerinin devamında şu açıklamaları yaptı: “İnşallah önümüzdeki dönemde Fırat’ın doğusunu da kapsayacak şekilde, Suriye’nin içindeki güvenli bölgeleri artırmaya devam edeceğiz. Ülkemize yönelik terör tehdidi son bulana, Suriye’nin geleceğine kast eden çetelerin kökü kazınana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Aynı şekilde ilk kıblemiz Kudüs’ü, işgalcilerin ve Filistinlilere devlet terörü uygulayanların ihtiraslarına terk etmeyeceğiz. İsrail ve Amerikan yönetimlerinin Kudüs’ün izzetini ve onurunu ayaklar altına alan tacizlerine karşı, mücadelemizi diplomaside en üst düzeyde vereceğiz.”

Son yıllarda yaşanan hadiselerin, Müslümanlar için bir ibret kaynağı ve uyanış vesilesi olması gerektiğini ifade eden Erdoğan, Müslümanların dünya gündemini işgal eden meselelerde etkilerinin sınırlı olmasının temel sebebinin parçalanmışlıkları olduğu değerlendirmesinde bulundu.

“Açık söylüyorum; Filistin meselesinin onca yıldır çözüme kavuşturulamamasının sebebi, İsrail’in hukuk tanımazlığından daha çok Müslümanlardaki vahdet, yani birlik eksikliğidir” vurgusunda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’deki zulmün 7 yıldır bitirilememesinin nedeninin de İslam dünyasına öncülük edecek devletlerin basiretsizliği olduğunu söyledi.

ASIL HATAYI MÜSLÜMANLAR YAPIYOR

Erdoğan, kendi sorunlarının çözümünü başkalarına bırakarak, asıl hatayı Müslümanların yaptığını kaydetti ve şöyle dedi: “Müslümanlar olarak bizim mesuliyet üstlenmediğimiz meselelerde, diğer devletlerin yapıcı katkı sağlamalarını bekleyemeyiz. Hele medet umduklarımız bölgemizle ilgili hesapları olan ülkeler ise, bu durumda sorumluluk tamamen bizim omuzlarımızdadır. Yanlışı başkasında aramak, bize sadece zaman kaybettirecektir. Bu açıdan dertlerimizin devasını başka yerlerde değil, kendimizde, kendi içimizde aramalıyız. Başkalarını suçlamak yerine, önce kendi hatalarımızla yüzleşme erdem ve cesaretini gösterebilmeliyiz. Ancak bu şekilde hatalarımızdan ders çıkararak, tarihin tekerrür etmesine mani oluruz.”

Müslümanların kendi aralarında birlik, beraberlik ve vahdeti temin etmesi gerektiğinin, bunun yolunun ise Müslümanların birbirlerini Allah için sevmekten, birbirlerine Allah için tahammül etmekten geçtiğinin altını çizen Erdoğan, “Birbirimizi ancak eksiklerimizle birlikte seversek bu cendereden çıkabiliriz” diye konuştu.

Mezhebî ve etnik farklılıkların, çatışma veya üstünlük vesilesi değil, ümmetin renkliliğinin, zenginliğinin birer timsali olarak görülmesi gerektiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, diğer din mensuplarını dışlamadan, insanlığın ortak paydalarında buluşma yollarının aranması gerektiğini belirtti.

SİYASİ ALANDA GÜÇLÜ OLMAK

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bilhassa siyasi alanda güçlü olmanın yollarını arayacağız. Siyaset mekanizması talep, beklenti ve kaygılarımızı karar alıcılara iletmemizin en hızlı yoludur. Bu alanı boş bırakan hiçbir grup, sayısı ne kadar çok olursa olsun, hedeflerine ulaşamaz” şeklinde konuştu.

Bu bakımdan Amerikalı Müslümanların son dönemde siyasete ve önümüzdeki seçimlere yönelik artan ilgisini memnuniyetle karşıladığını söyleyen Cumhurbaşkanı, seçimlerin sonucunda pek çok Amerikalı Müslümanın temsil ve karar makamında görüleceğine inandığını söyledi ve “Türkiye olarak, bu konuda tecrübe paylaşımına hazır olduğumuzu da ifade etmek istiyorum” dedi.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *