‘Bir ibret sembolü olarak hafızalara kazındı’

‘Bir ibret sembolü olarak hafızalara kazındı’

Venezuela halkı ‘biz can derdindeyken liderimiz et derdinde’ diye ayakta, bizde ise kimi duyargalar Maduro’yu tepkilerden korumak için ayakta.

Böyle diyor Akif Beki, Maduro’nun lüks et restoranını ziyareti ardından başlayan tartışmaya ilişkin yorumunda. Karar gazetesindeki, “Ne o Maduro’yu da mı ayıplayamıyoruz!” başlıklı yazısında Beki, Maduro’yu savunanların sözlerini sıralıyor: “Amerikan emperyalizmine karşı bizimle birlikte direnenen kaç ülke varmış, Maduro yanımızda dimdik durmamış mı, hakiki bir dostluk göstermemiş mi, verdiği mücadelenin hiç mi hatırı yokmuş!… Altı üstü İstanbul’da bir öğle yemeği yedi diye yerden yere vurulur muymuş böyle gözü kara devlet başkanı!…” ve şöyle devam ediyor:

Düne kadar, Maduro’nun küfürleşerek dalaştığı Trump’a da laf söyletmiyorlardı.

Amerikan derin devletine savaş açan, emperyalist politikalara son vermeye gelen bir cengaver, dünyaya demokrasi getirecek bir kurtarıcı, bir süper halk kahramanı diye Trump’a siper etmiyorlar mıydı kendilerini?

Terse yatırıldıklarını anlayınca çark ettiler gerçi. Şampiyondu baş belası oldu, iktidarını elleriyle parçalasa doymayacak şimdi o duyarlılıktakiler.

Fakat bu kez de Trump’ın has düşmanı diye Maduro’ya kıyamıyor, koltuğunun kılına zarar getirmemek için dört elle sarılıyor, balaylarının kaç gün süreceğine bakmadan yere göğe koyamıyorlar.

Halkı açlıktan kırılırken utanma belasına bile olsa lüks düşkünlüğünden ödün vermediği için Maduro’yu kınıyorsunuz…Vaktiyle Trump’a da toz kondurmayan anti-emperyalist hassasiyetler depreşiyor, reva görmüyorlar bu acımasızlığı. Yerilmesinden, eleştirilmesinden rahatsız oluyorlar.

Nesini abartıyorsun diye çıkışıp sakin, mantıklı ve gerçekçi yaklaşmaya davet eden şu savunmaya ne buyurulur yani…

Zaten koskoca Maduro’dan hesap alacak değil ya Nusret, ona mı kaldı, tenezzül dahi etmeden ikramda bulunmuştur.

Hesap önüne konsa bile ödetir mi ayrıca bizim devlet erkanı. Besbelli ki eli Venezuelalıların cebine attırılmamış, layıkıyla ağırlanmış.

Hal böyleyken neymiş bu yaygara, maruz kaldığı muamelenin art niyetten başka izahı var mıymış?

Velev ki öyle diyelim, velev ki misafir edildi, Venezuelalıarın kesesinden yiyip içmedi, kendi harcırahına bile dokunmadı, masrafları karşılandı, tek kuruş harcatılmadı…

Hatta diyelim ki Nusret’in şovunda bedava rol almadı. Olmaz ya, reklamında oynamak karşılığında hazineye aktarmak üzere üste para bile aldı, ateşten gömleği giyme pahasına, içi kan ağlayarak o yemeği mideye indirmeye katlandı, halkı adına büyük bir fedakarlık yaptı…

***

Ülkesinin durumu ortadayken, el kesesinden dahi olsa, pahalı etçilerde yiyip içerek semirmek, bir devlet başkanına yakışır mı? Sefalet içinde yüzdürdüğü, açlığa mahkum ettiği halkının derdiyle dertlenen bir lider gibi görünüyor mu çizdiği şu profil?

Yahu hem Nusret bile taşıyamadı o ziyafetin fotoğrafını. ‘Reklamın iyisi kötüsü olmaz’ diyemedi. Dünyada uyandırdığı infiali fark eder etmez Instagram’ından kaldırdı.

Olayın giderek büyüdüğünü, skandal boyutlarına ulaştığını ve kolay dineceğe de benzemediğini görünce tasası artmış ki Twitter hesabından da kazıdı.

Yani Nusret dahi bu utanç vesikasının parçası olmak, Maduro’yla birlikte anılmak istemiyor. Markasına zarar vereceğinden korkuyor.

Ama rezaletin izlerini silse, her yerden temizlese bile artık çok geç. Bir ibret sembolü olarak hafızalara kazındı o görüntüler.

Bugün savunanların ‘istemez, desteği batsın böyle anti-emperyalistin’ diyerek hızla uzaklaşacağı günler de gelecek. Yakın değil midir?

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *