‘Oslo anlaşması’ çıkmazında Filistin Devleti

‘Oslo anlaşması’ çıkmazında Filistin Devleti

Oslo anlaşması “Filistin özerklik düzenlemeleri üzerine bir ilkeler bildirgesi”dir. 13 Eylül 1993 tarihinde imzalanmış ve imzalanmasından 5 yıl sonra, yani 1998’de, bir Filistin devletinin kurulmasıyla bitmiş olması gerekiyordu. Ancak hiçbir Filistinli bağımsızlığa parmak ucu miktarı dahi yaklaşamadı.

Oslo Anlaşması ve Labirent çıkmazındaki ‘Filistin Devleti’

Ramallah/Kifah Zebun/ Şarku’l Avsat

Oslo anlaşmasını imzalayabilen tek kişi olarak merhum Filistin lideri Yaser Arafat (Ebu Ammar), o zaman da ve bugünün koşullarına benzer bir durumda, Bağımsız bir Filistin devletini netice verecek bir anlaşma istemişti. Ama ünlü anlaşmanın imzalanmasından 25 yıl sonra, herkesin çıkışı olmayan bir geçitte sıkışıp kaldığı belli oldu.

Başından beri, Arafat’ın kendisi de dahil olmak üzere hiçbir Filistinli anlaşmayı “iyi” olarak nitelendirmedi. Anlaşma ile ilgili olarak “Filistinlilerin bağımsızlık hayallerine yakınlaşmak için bir geçiş” olduğunu söylediler. Arap devletleriyle olan anlaşmazlıklar, bölgedeki denklemi değiştiren Körfez Savaşı ve belki de yanlış hesaplamalar ile karmaşık koşulların dayatmasıyla anlaşma imzalandı.

Arafat, mevcut Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ve diğerleri, anlaşmanın iyi bir anlaşma olabileceğini de, felaket getirebileceğini de çok iyi biliyorlardı.

Anlaşmanın mimarı olan Abbas 1993’te Filistin Merkez Konseyi’nin önünde yaptığı açıklamada “Anlaşma devlete veya felakete açılan kapımız olacak” ifadelerini kullandı. Abbas’ın kendisi, daha sonra, “Anlaşmanın her bendi için bir anlaşma gerekiyor. Ancak anlaşmanın lehimize olabilmesi için güçlü olmalıyız” dedi.

Oslo anlaşması “Filistin özerklik düzenlemeleri üzerine bir ilkeler bildirgesi”dir. 13 Eylül 1993 tarihinde imzalanmış ve imzalanmasından 5 yıl sonra, yani 1998’de, bir Filistin devletinin kurulmasıyla bitmiş olması gerekiyordu. Ancak anlaşma, daha kötü ve daha karmaşık birçok anlaşmayı da ardından sürükledi ve hiçbir Filistinli bağımsızlığa parmak ucu miktarı dahi yaklaşamadı.

Ünlü anlaşma, İsrail kuvvetlerinin Batı Şeria ve Gazze Şeridinden aşama aşama çekilmesi, beş yıllık bir geçiş dönemi için geçici bir Filistin özerk otoritesinin kurulması ile 242 ve 338 sayılı kararlar gereğince kalıcı bir çözüme ulaşılmasına ilişkin maddeler içeriyordu.

Beş yıllık geçiş döneminin, İsrail kuvvetlerinin Gazze Şeridi’nden ve Eriha bölgesinden çekilmesinin ardından başlayacağı kararlaştırıldı. Bunu, mümkün olan en kısa zamanda -geçiş döneminin üçüncü yılını aşmaması kaydıyla- Kudüs, mülteciler, yerleşim yerleri, güvenlik düzenlemeleri, sınırlar, diğer komşularla ilişkiler, işbirliği ve diğer ortak meseleler üzerine İsrail hükümeti ile Filistin halkının temsilcileri arasında gerçekleşecek olan müzakereler takip ediyor. Sonraki maddelerde ise geriye kalan alanlara ilişkin yürürlükte olan askeri yasaların ve emirlerin ortaklaşa gözden geçirilmesi belirtiliyor.

Anlaşma, koordinasyon gerektiren konular, iki taraf içinde önemli olan meseleler ve anlaşmazlıklara ilişkin durumların ele alınması için İsrail-Filistin Ortak İrtibat Komitesi’nin kurulmasının da yolunu açtı. Aynı şekilde İsrail-Filistin arasındaki ekonomik alanlardaki işbirliğine de değinildi.

Arafat’ın El Fetih hareketinin kadroları için neden “Onlar dağdan inmezler. Çünkü bunun kendilerinin sonu olacağını biliyorlar” ifadesini kullandığı anlaşma metninden anlaşılıyor. Anlaşmanın üzerinden 25 yıl geçmesine rağmen bağımsız bir Filistin devletinin kurulması bir yana, Filistin özerk yönetimi bölünmüş kantonlara dönüştürüldü ve yerleşimcilerin sayısının birkaç katına çıkması ile birlikte askerler tarafından gece gündüz istila edildi.

Kısacası, İsrailliler, anlaşmayı bir güvenlik koordinasyonuna indirgediler. Bugün, anlaşma üzerine kesin bir yargıda bulunmak mümkün değil. Anlaşmanın imzalanmamış olması halinde bugün nasıl bir durumda olunacağını kim bilebilir ki?

Anlaşmayı imzalayanlar, Filistinlilere bağımsız bir devletin kapısını açtığı için, anlaşmanın, çok önemli aşamalı bir anlaşma olduğunu söylüyorlar. Fakat bununla birlikte anlaşmanın hatalarla dolu olduğunu kabul ediyorlar ve sonunda İsrail’in anlaşmaya ihanet ettiğine şahit oluyorlar.

FKÖ Yürütme Komitesi Genel Sekreteri Saib Ureykat, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, müzakerecilerin, İsrail’in Filistin devletini tanımadığı bir anlaşmayı imzalamakla büyük bir yanılgıya düştüklerini söyledi. Erekat, müzakereler sırasında büyük bir İsrail reddi ile karşılanmış olmasına rağmen bu talebin yerine getirilmesinde ısrarlı olunması gerektiğini düşünüyor.

Ureykat, “aşamalı” anlaşmanın imzalanmasının bir hata olmadığı konusunda ısrar ediyor. Ayrıca, İsrail’i anlaşmayı uygulamamak ve nihayetinde anlaşmayı bozmakla itham ediyor. Ureykat bugün, anlaşmanın imzalanmasının üzerinden geçen 25 yıldan sonra, Filistinlilerin, Filistin devletini tanıyana dek İsrail’in tanınmasını askıya almalarıyla hatalarını düzeltebileceklerini söylüyor. Ancak bunun, Filistin devletinin kurulması zemininde ve başka bir deyişle Oslo’nun cenazesi ışığında yapılması gerektiğine inanıyor. Sadece Ureykat değil, aynı zamanda Oslo anlaşmasına katılanlar da anlaşmanın artık defnedilmesi konusunda hemfikirler.

FKÖ İcra Komitesi Üyesi ve aynı zamanda önemli bir müzakereci de olan Hanan Aşravi, onu en çok rahatsız eden şeyin anlaşmanın bizatihi kendisi olduğunu itiraf ediyor ve İsrail’in anlaşmayı tamamen yok ettiğini ifade ediyor.

Arafat’ın anlaşmadaki partneri olan Filistinli liderlerden Yasir Abdurabbu da, Oslo döneminin sona erdiğini vurguluyor ve anlaşmanın imzalanması hususunda acele davranıldığını dile getiriyor. Abdurrabbu, Oslo Anlaşmalarının çöktüğünün ve siyasi planın başarısız olduğunun bir an önce tanınması çağrısında bulunuyor.

Fakat Filistinli yetkililer meselenin sadece eleştiri ya da istekten ibaret olmadığının farkındalar. Aslında Oslo sayesinde Ramallah yönetiminin ayakta durabildiğini de biliyorlar. Bu nedenle, Oslo anlaşmasının bir alternatifi kolay ve mümkün görünmemektedir.

Bu durum, Filistinlilerin anlaşmanın öldüğünü çok iyi anladıklarını açıklıyor. Fakat şimdiye dek bunu dile getirmediler. Sadece birkaç hafta önce Abbas, İsrailli misafirlerine, Oslo’nun öldüğünü söyledi. Abbas bunu hususi bir sohbet sırasında söylemeyi tercih etti. Çekindiği birtakım durumlardan dolayı resmi olarak açıklamada bulunmadı.

Fakat Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklar, Abbas’ın, Oslo’yu son yolculuğuna uğurlamayı planladığını ve 25 yıllık sürenin yeterli olduğunu söylediğini kaydettiler. Kaynaklar, Abbas’ın, bu ayki konuşmada ya da en geç gelecek ay Filistin Merkez Konseyi’nin genel kurul toplantısında bunu açıklayabileceğini belirttiler.

Toplantı, son ki ay içinde gerçekleştirilen ikinci toplantı olacak. Abbas, Oslo sayfasını kapatmayı ve İsrail işgali altında olsa bile bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını istiyor.

Mevcut durumun sona ermesi gerektiğine işaret eden Erekat, “İsrail’in Oslo anlaşmasından beklediği, iktidarı güçsüz bir şekilde ayakta tutmak ve Gazze’yi Filistin’den çıkarmaktır. Ama biz, iktidarın, başka bir şey için değil, sadece devlete geçiş aşamasının bir başlangıcı olduğunu iddia ediyoruz. Otorite hiç kimsenin güvenlik bekçisi olmayacaktır. Ya devlete kapı aralayacak ya da olmayacak” dedi.

Ureykat, otoritenin mevcut koşullar altında çökeceğine inanıyor. Fakat bugünün bedelinin devlete adanmak olduğunu söylüyor.

Ureykat açıklamasının devamında, “Çözüm yeryüzünde bir Filistin devletinin kurulmasıdır. Bu zorunlu olarak Oslo anlaşmasından kurtulmak anlamına geliyor. Sonrasında ise Ulusal Konsey tarafından Filistin devletinin kurulduğunun ilan edilmesi geliyor” ifadelerini kullandı.

Bu alternatifler, son zamanlarda dile getirilen alternatifler değil. Bilakis Filistinli baş müzakerecinin önceki tavsiyelerinde ve yıllar boyunca dile getirildi.

Dün, Hamas Liderlerinden Mahmut Zahar, Oslo’yu imzalayanların hesap vermeleri çağrısında bulundu. Zahar’ın bu çağrısı Ramallah’da alay ile karşılandı ve çağrıya ilişkin şu değerlendirmelerde bulunuldu:

“Hamas bu anlaşmanın şemsiyesi altında yer aldı ve yarar sağladı. Yasal seçimlere katılımını ve hükümete olan ortaklığını Oslo’nun çatısı altında gerçekleştirdi.”

Hamas, diğer birçok grup gibi, Oslo’nun derhal iptal edilmesini istiyor. Bu kendisine kulak verilmeyen oldukça eski bir çağrıdır.

Gözlemciler, Oslo’nun tek seferde iptal edilemeyeceğine inanıyorlar ancak, yokmuş gibi davranılması gerektiğini söylüyorlar.

Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Filistinli yazar ve analist Hani El-Mısri, “Filistinliler Oslo’yu tek seferde iptal edemeyebilirler. Ancak bunu, başlangıcı ve sonu olan ve sonsuza kadar açık olmayan bir süreç olarak düşünülmelidirler” dedi.

Mısri’ye göre, İsrail hükümeti tarafından anlaşmaya son verilmesinin ardından en azından Oslo yokmuş gibi hareket etmek gerekiyor. Bunu, daha sonra, anlaşmanın resmi olarak iptal edilmesi izleyecek. Söz konusu iptal, Abbas’ın şu an için planladığı şeydir.

Ancak Oslo yetkilileri, Oslo’nun asla ortadan kaldırılamayacağını, belki birtakım anlaşma maddelerin iptalinin, anlaşma çerçevesinde gerçekleştirilecek düzenlemelerin ya da buna dayalı yeni bir anlaşmanın yapılabileceğini düşünüyorlar.

Oslo, Filistinlilerin kalbine saplanan hançer olarak kalmaya devam ediyor.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *