Ali Rıza Demircan: Kemalizm bugün de iktidarda

Ali Rıza Demircan: Kemalizm bugün de iktidarda

16 yıllık bir denemeden sonra hala anlaşılamayan gerçek de budur. Bunun sorumlusu da yalnızca siyasiler değildir.

Kendimizi Kandırmayalım

Ali Rıza Demircan

-Allah rahmet eylesin- Büyük İslâm bilgini Ebu Hanife’ye sahâbiler arasında cereyan eden elim Sıffın savaşına katılanlar hakkında sorulunca görüş beyan etmekten kaçınarak “Allah bizim kılıçlarımızı korudu biz de dillerimizi koruyalım,” der ve Rabbimizin Kitabı Kur’ân’ımızda iki kez geçen şu âyeti okur.

“Onlar geçmiş birer ümmet/topluluktur. Kazandıkları kendilerine, sizin kazandıklarınız da sizedir. Onların yapmış olduklarından siz sorgulanacak değilsiniz.” (Bakara 2/135)

Kemalizm son Osmanlı ricalinin bizi getirip bıraktığı yerdir. Bir topluluk kendisini Hak’tan saptırmadıkça Allah onları Batıl’lara düşürtmez. (Enfal 8/53:Ra’d 13/11)

Müsbet veya menfi bir veya birkaç kişi öncekilerin yaptıkları ameller sebebiyle mukadder kılınanın ancak zuhur sebebi olabilir. Bu sebeple zuhur sebebi şahısları fazlaca önemsiyemiyor, bütün sorumluluğu onlara yükleyemiyoruz.

Kemalizm Diye Bir Meselem Yoktur

Aslında benim Kemalizm diye bir meselem yoktur. Tarihe mal olmuş olup şu anda Rabbimizin huzurunda hesap vermekte olan kişiler için yukarıda meâlini arz ettiğim âyeti okur geçerdim. Ama Kemalizm mazi olmuş bir akım değil yaşayan, hayatımıza egemen olan bir gerçekliktir.

Kemalizm Laikliktir

Kemalizm laikliktir. Laiklik yasal zeminde jakobenliğini korumaktadır ve giderek de pekiştirmektedir.

Yürürlükteki anayasa, devleti “demokratik laik hukuk devleti “ olarak tanımlamasına rağmen demokrasiyi ve evrensel hukuk ilkelerini de çiğneyerek 24. maddesiyle İslâm’ ın insan hayatını düzenleyici ilkelerine dönüş yolarını yasaklamaktadır. Buna ilahiyatçılar, tarikatçiler, siyasiler ve diğer sivil örgütler adına itiraz eden de yoktur.

Yozlaştırılmış Dîn ve Ahlâk Kültürü Dersleri bir tarafa Milli eğitim sistemimizde materyalizm hakimdir, bir diğer anlatımla Allah’a ortak koşma dili egemendir. A dan Z ye fizik, kimya astronomi, biyoloji, psikoloji ve sosyolojide haşa Allah yoktur. Vahiy bildirilerine inanç yoktur, ölüm ötesi hayata îman yoktur. İhtişamı kabullenilen evren düzeninin halikı sorulmadığı için işletilebilen bilimsel akıl da yoktur.

Milli Eğitim’de İslâm’ın insan hayatını kuşatan bir dîn olduğuna dair tarihsel bilgi bile yoktur. Ekonomide, hukukta, ceza, aile ve miras sistemlerinde İslâm yoktur. Üstelik Şeriat adı kullanılarak karşıtlık, reddiye ve yerme vardır.

İslâm’ı Bilen de Yoktur

İslâm’ın bütünü hakkında genel bilgiyi geçtik mesela Allah’a inanırken İslâm’ı dışlamanın Şirk olduğu mevzuunda, taammüden insan öldüren kişiye verilebilir ceza hakkında, Kur’ân’a göre boşanma konusunda, ana babaya miras meselesinde, ekonominin faiz üzerine kurulmasında parlamenterlerimiz dahil büyük çoğunluğun bilgisi yoktur.

Hele hele sinema ve medyada İslâm’a hiç geçit açılamamıştır. Çünkü bu alanlarda bilen/yetiştirilen olmadığı gibi talip olan da yoktur. Diriliş ve Payitaht Abdülhamit dizisi birkaç dizi bir şeydir ama İslâm’a yol değildir. Yüzlerce sinema filmi ve dizi ile yapılan tahribat ise onarılır gibi değildir.

Daha da acı olanı tahribat bizim yönetimimizdeki kanallarda yapılmaktadır. TRT ve ATV deki filmleri ve dizleri izlemek yeterlidir.

Haydar Baş ve Doğu Perincek

Atatürk’ün Haydar Baş’ın iddia ettiği gibi Seyyid kökenli bir veli veya Doğu Perincek’in gerçekçi bir yaklaşımla 1923 sonrası Atatürk için yaptığı materyalist /deist tespitinin fazlaca bir önemi yoktur. Öğretim ve iş alanında baş örtüsü yasağının kaldırılması gibi bazı zorbalıkların engellenmiş olması yüzeysel başarılardır. Çünkü müftü çocukları da başörtülü kızlarımız da, en zeki yavrularımız da sekülarizmin göbeğinde eğitiliyor.

Bizim trajlı bir gazetemizle yaptığımız söyleşide “bu ülkede İmam hatiplerden ve ilahiyattan ancak laik ve demokratik insan yetişir” derken kastımız da buydu. Bu tip insan tipi de beklenen ve atılım yapabilecek olan nesil değildir.

İslâmî olmadığı gibi aklî ve bilimsel de olmayan bu sistem değişmedikçe birilerinin gitmesi diğerlerinin gelmesiyle temelde bir değişiklik olmaz. Örneğin siyasiler ve ekonomistler aynı eğitimi aldıkları için ülkemizde egemen para basımı ve faize dayalı ekonomik düzene bir alternatif oluşturulabiliyor mu?

16 yıllık bir denemeden sonra hala anlaşılamayan gerçek de budur. Bunun sorumlusu da yalnızca siyasiler değildir.

İslâm garib başladı, dönemimizde kendi çocuklarının gölgesinde gurbetini yaşamaya devam ediyor. Ağlayanını geçtik yüreğinde sızı taşıyanların sayısı da azaldı.

Vaziyet budur. Mazeretler ileri sürülebilir, hiç mi bir şey yapılmadı, ne yapılabilirdi ki de denebilir. Bu ayrı bir konudur.

Murat Haber

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *

1 Comment

  • Sabir
    8 Eylül 2018, 10:56

    Bah qardaş ismini ne qoyarsan qoy bir gerçek var oda osmanlı öldu cenazesini qaldıracah kimse olmadıĝından leş uzerinde zararlı unsurlar, haşaret mikroplar uredi qusura bahma musluman geçinenler dahi. Yargılanacahsız. Ummete ihanetten, emanete ihanetten, bir zamanlar ummetin sancahtarlıh yapmış olan şerefli milletin neslini kufre ve şirke tabi qıldıĝız için. Yapılacah tek şey var, cenazeyi qaldırıp emaneti sahibine teslim etmek. Görüşturun bizi reyisizle.

    REPLY