Filistin’de Semboller ve Gerçekler

Filistin’de Semboller ve Gerçekler

“Burada dikkate almamız gereken konu, gerginliğin azaltılmasından kimin kazanacağı ve İsrail’in baskısının azalmasından kimin faydalanacağı ve konumunu güçlendireceğidir.”

Son dönemde Hamas’ın sahada ve masada kazandığı başarı konuşulurken, Şarkul Avsat’ta bu durumun değerlendirildiği, Nebil Amr ismi ile yayımlanan makalede FKÖ sembolik taraf, Hamas ise gerçek taraf olarak tanımlandı. Hamas’ın gerçek nüfuzunun teslim edildiği makalede “sloganlardan” çok “rakamları” önemseyen pragmatik bir politik harekat olduğu da ileri sürüldü. Filistin’de sembolik ve gerçek taraflar arasındaki çatışmanın son aşamalarına gelindiği vurgulanan, “Gazze ve Ramallah…. Semboller ve gerçekler” başlığını taşıyan söz konusu makale şöyle:

Arkadaşım Azzam el-Ahmed, önümüzdeki günlerde Hamas ile İsrail arasında gerilimi azaltma ve ateşkes anlaşması imzalanması için zorlu bir mücadele veriyor.

Kahire’nin resmi olarak tanıdığı Filistin otoritesinin önemli sembol isimlerinden Ahmed’in ya da onun (Ahmed) yerine, savaşan taraf olan Hamas’ın temsilcisi Salih El-Aruri’nin imza atmasının, muhtemel anlaşmanın hamisi Mısırlılar için önemli bir ayrıntı teşkil etmediği tahmin ediliyor.

Demek ki, Filistin’de sembolik ve gerçek taraflar arasındaki çatışmanın son aşamalarındayız. Sembolik taraf olan Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ), Ramallah’taki otoritenin hala muhatap alındığını gösteriyor. Hamas’a gelince, İsrail ile yapacağı ateşkes anlaşmasının kendisinin olayları yaratan taraf olduğunu ve dolayısıyla semeresinin kendisi tarafından alması gerektiği düşüncesinden vazgeçmeye niyeti yok. Hamas’a göre, sembolik taraf fiili ve gerçek tarafın önüne geçmemelidir.

Bu makalenin yazımına, FKÖ’nün temsil kabiliyetini zarara uğratan boykotların zayıflattığı, Filistin Merkezi Konseyi toplantısından birkaç saat önce giriştim. Makaleyi yazdığım esnada gerginliği azaltma anlaşmasının kimin tarafından imzalanacağı konusu karara bağlanmamıştı. İmzanın sembolik aktör tarafından mı atılacağı yoksa fiiliyatta sahada savaşan taraf tarafından mı atılacağı hala tartışılmaktaydı. Aslında aceleye de gerek yok, yarın veya ertesi gün konu belli olacak.

Burada dikkate almamız gereken konu, gerginliğin azaltılmasından kimin kazanacağı ve İsrail’in baskısının azalmasından kimin faydalanacağı ve konumunu güçlendireceğidir.

Varılacak anlaşmadan sızan bilgiler doğru ise, anlaşmanın en büyük kazananı, peş peşe gelen savaşlarda en basit haklarından dahi mahrum kalan Gazzeli vatandaşlar olacaktır. Ancak anlaşmaların kağıt üstünde getirdikleri ile fiiliyatta getirdikleri arasındaki farkların çok büyük olduğunu yakınen bildiğimizden, bu anlaşmanın tam olarak neler getireceğini kestirmek de zor olacaktır. Olayların gidişatına bakılırsa, uzun süreli bir anlaşma imzalanırsa, insani boyutta durumların iyiye gideceğini tahmin ve ümit edebiliriz. Ancak bununla birlikte, Hamas’ın Filistin otoritesinden daha fazla faydalanacağını düşünebiliriz. İsrail ve ABD’nin, Hamas’a karşı tutumlarını değiştirmesi ve Gazze Şeridi’ndeki otoriteyi Ramallah’ın meşru otoritesine teslim etmekte ısrarı, bu tahmini güçlendirmektedir.

Hamas için en önemli konu, silahından vazgeçmeyip bunu istediği zaman kullanabilmesinin yanı sıra Gazze ve Filistin’de, bu silah sayesinde konumunu koruyabilmesidir. Hamas, gelişmeleri, yaptığı emri vakinin taraflarca kabul edildiği şeklinde yorumlamaktadır. Zira sahada etkinliğinin garantilenmesi ve gelişmesi karşılığında, Hamas’ın sembollere önem vermeyeceğini tahmin edebiliriz.

Gelecek dönemde Hamas, iç barışta daha belirgin rol oynamaya çalışacaktır. Ulusal Konsey ve Filistin Merkezi Konseyi’nin zayıflatılmalarını fırsata çevirerek, Filistin Kurtuluş Örgütü’nden daha büyük bir pay isteyecek ve anlaşmanın imzalanmasından sonra, halkın hayatındaki gelişmelerden faydalanarak, her türlü iyileşmeyi lehine çevirecektir. Ayrıca, Gazze vatandaşlarıyla ilişkisini iyileştirmeye çalışacak ve gelecekteki seçimlerde bunu koz olarak kullanacaktır.

Hamas’ın rakiplerinin tahminlerinin tersine, Yüzyılın Anlaşması’nın uygulamaya konulması için İsrail ve ABD’lilerle işbirliği yaptığı suçlamalarından fayda sağlayarak, sahadaki Filistin gücü olması sebebiyle bol bol direniş ve hamaset nutukları atacaktır.

Ortaya koyduğum bu sonuçlar, erken ve yeterince olgunlaşmamış olabilir. Fakat sonuçlar, tutumların nasıl üretilip kristalleşme evresine nasıl girdiği konusunda güçlü ve net bir mesaj içerir.

Bu gelişmeler sayesinde, ‘HAMAS’, dar bir Filistin coğrafyasındaki İslami Direniş Hareketi ve muhalefet hareketi olarak nitelendirilse de, gerçek nüfuzu, sembollerden daha büyüktür. Ayrıca, “sloganlardan” çok “rakamları” önemseyen pragmatik bir politik harekattır. Bunu böyle olduğunu da herkese söylemektedir.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *