O kurslarda Kur’an’ın manası da öğretilemez mi?

O kurslarda Kur’an’ın manası da öğretilemez mi?

Mahmut Toptaş: Fizik, kimya, tarih, matematik vs. dersleriyle toplumun fiziki hayatına katkıda bulunurken, Kur’an dersleriyle toplumun sosyal, siyasal, kültürel, ekonomik hayatına katkıda bulunmuş oluruz.

Kur’an kurslarında bugüne kadar, arapçasından Kur’an okumayı öğretmek dışında, onun anlamı üzerine kurumsal bir çalışma henüz yapılmış değil. Mahmut Toptaş, Milli Gazete’deki yazısında bu sorunu gündeme taşıdı. “Kur’an kurslarında, Kur’an’ın manasını da öğretmek programa neden konmaz?” başlığını taşıyan yazısında, “Eğitim ve öğretimimizde fizik, kimya, biyoloji, matematik ilimlerinden önce fizik kanunlarını, kimyanın kanunlarını koyan Allah tanıtılmazsa, resmi gösterip de ressamı halktan gizleyenlerin durumuna düşeriz.” dedi.

Toptaş’ın yazısı şöyle:

Bazı evlerin camlarında, “Özel İngilizce dersi verilir” diye bir ilan görülür. Bazı evlerin penceresinde, “Özel matematik dersi verilir” yazısına rastlanır.

Bu tür ilanların yazılı olduğu evin camları bana diğer evlerin camlarından daha sevimli gelir.

Her ne kadar işin sonunda para kazanmak olsa da Rabbimin tabiat kanunlarını öğrettiklerinden ve bilimin yaygınlaşmasına katkıda bulunduklarından o pencere diğer pencerelerden daha aydınlık görülür.

Gelin siz de camınıza, “Ücret almadan özel Kur’an okuma ve manasını anlama dersi verilir” diye bir ilan yazın ve derse başlayın.

İhtiyacınız varsa küçük bir ücret de isteyebilirsiniz ama bütün peygamberlerin hayatında bazı bölümler veren Kur’an, onların hepsinin, “Bu görevim için sizden ücret istemiyorum” dediklerini haber verir.

Maalesef Kur’an kursları programlarında manasını öğretmek yoktur.

Fizik, kimya, tarih, matematik vs. dersleriyle toplumun fiziki hayatına katkıda bulunurken, Kur’an dersleriyle toplumun sosyal, siyasal, kültürel, ekonomik hayatına katkıda bulunmuş oluruz.

Bugünlerde “Evrensel İnsani Değerleri” arayan samimi insanlara yardım etmiş oluruz.

Kimin değerleri evrensel değer olacak?

İmam Ebu Hanife, el-Âlim ve-l-Müteallim (Âlim ve Öğrenci) isimli eserinde Yahudiler, Hıristiyanlar ve Mecusiler, hepsinin Allah’a iman ettiğini ancak Allah’ı tanımlarken sapıttıklarını anlatır ve bir örnek verir: “Adam elindeki siyah üzüm tanesine, ‘İnci’ dediğini, elinde ayva olan birisinin, ‘İşte inci bu’ dediğini, elinde yuvarlak bir çamur olan birinin de, ‘İşte hakiki inci budur’ dediğini” naklettikten sonra, “İşte bu üçü inciyi tanımamakta birleşiyorlar:
Yahudiler, ‘Uzeyir Allah’ın oğludur’ demekle,
Hıristiyanlar, ‘İsa Allah’ın oğludur’ demekle,
Mecusiler Allah’a ortak koşmakla, Allah’ı tanımamada birleşiyorlar” diyor.
Öğrencisi soruyor, “Peki ‘Allah’ kelimesini nereden biliyorlar?”
Öğretmen: “Doğuştan kör bir insan, anasından duyarak gece, gündüz, sarı, siyah kelimelerini bilir ama gerçeğini bilemez.”

Şimdi inci hangisi? Bunu tespit için ne yapmalı? Dünyamızda demokrasi olduğuna göre oylayalım. “Siyah üzüm tanesine inci diyenler, siyah kâğıdı atsınlar, ayva tanesine inci diyen sarı kâğıdı atsınlar, çamur yuvarlağına inci diyenler gri kâğıdı sandığa atsınlar” denir. Oylanır, böylece hangisi çok oy alırsa onun dediği inci olur ve ülkede bir sorundan kurtulur mu? Kurtulmaz.

Birileri de diyor ki: “İnci olmayan şeylerin oylamaya sokulması yanlış. Bu, evrensel değerlere aykırı. Oylamaya katılanların hepsi yüzde yüzü çamura inci dese bu geçersizdir” diyor.

“Vay gerici, yobaz, çağdışı adam, sen nerelerden çıktın” diyerek üzerine yürüyorlar.

Peki, ama “evrensel değerleri” kim belirleyecek? İçtiğimiz suyun, soluduğumuz havanın, kokladığımız çiçeğin, yediğimiz buğdayın kanununu kim koyduysa, özetle evreni kim yarattıysa evrensel değerleri de o belirler. Yaratmayan, kendisi yaratılan biri kendisi gibi yaratılan hakkında değer biçerse bu hakiki değer olmaz, izafi değer olur.

Allah (C.C.) evrensel değerleri belirlemek, iyi ile kötüyü, hak ile batılı ayırt etmek için bir ismi de “Furkan” olan Kur’an’ı indirir. Allah’ın Resulü de o “Furkan” hak ile batılı ayırt eden kitapla evrendekileri uyarır. (Bak Furkan suresi ayet 1)

Değerleri sıralarken birinci sıraya Allah’a iman oturur.
Yahudiler, Hıristiyanlar ve diğer batıl dinler uyarılır.
Göklerin ve yerin mülkiyeti ve otoritesi Allah’a aittir.
Onun çocuğu da yoktur, ortağı da yoktur.

Eğitim ve öğretimimizde fizik, kimya, biyoloji, matematik ilimlerinden önce fizik kanunlarını, kimyanın kanunlarını koyan Allah tanıtılmazsa, resmi gösterip de ressamı halktan gizleyenlerin durumuna düşeriz.

Allah’ı tanıtmadan kimya ilmini öğrettiğimiz çocuklar, o ilim sayesinde el bombaları, tahrip kalıpları, füzeler yapıp insanları yakıyor, yıkıyor, tahrip ediyorlar.

Çamuru inci diye, kargayı bülbül diye, tenekeyi teknoloji diye satmaya çalışanların çıkarına çomak sokacağından sağlam din eğitimi veren kurum ve kuruluşlar kapatılıyor.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *