Umran Kültür ve Medeniyet Hareketi’nden basın açıklaması

Umran Kültür ve Medeniyet Hareketi’nden basın açıklaması

Gerginleşen Amerika-Türkiye ilişkileri üzerine yayınlanan basın açıklamasında, Türkiye’nin göstermiş olduğu onurlu duruştan dolayı ilgililere teşekkür ve şükranlarımızı sunarız ifadeleri kullanılırken, ABD’nin yaptığı her tehdide karşılık, Türkiye’deki Amerikan üslerinin teker teker kapatılması istendi. 

Basın açıklaması şöyle:

ABD TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK DÜŞMANIDIR!

ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a; “Pastör Andrew Brunson’ı hemen şimdi serbest bırakın. Yoksa sonuçlarına katlanmaya hazır olun. Eğer Türkiye, bu masum din adamını hemen serbest bırakmazsa ve eve, ABD’ye göndermezse, ABD, Pastör Andrew Brunson serbest bırakılana kadar Türkiye’ye ciddi yaptırımlar uygulayacak.” diyerek Türkiye’yi tehdit etti.

Ardından; ABD Başkanı Donald Trump ise; “ABD, büyük bir Hristiyan, aile babası ve muhteşem bir insan olan Papaz Andrew Brunson’ın uzun süreli tutukluluğu nedeniyle Türkiye’ye geniş çaplı yaptırımlar uygulayacak. Bu masum inanç adamı derhal serbest bırakılmalı!” diyerek tehdide devam etti.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu; “Kimse Türkiye’ye dayatmada bulunamaz… Hiç kimsenin tehdidine müsamaha edemeyiz. Hukukun üstünlüğü istisnasız herkes için geçerlidir.” dedi.

Meclis Başkanı Binali Yıldırım ise; “Bize tehdit sökmez.” diyerek tepkisini gösterdi.

Başkan Yardımcısı Fuat Oktay; “Türkiye bir hukuk devletidir ve Türk adaleti herkese eşit mesafededir. Ucuz tehditlere karşı da tahammülümüz yoktur. ABD’li muhataplarımız, Millet adına hüküm veren Türk yargısının kararlarına saygı duymak zorundadır.”

ABD’nin bu tehditlerine karşı Cumhurbaşkanı Erdoğan; “…Biz göbeğimizden Amerika’ya bağlı değiliz. ABD bu tavrı değiştirmezse, Türkiye gibi güçlü ve samimi bir ortağı kaybedeceğini de unutmamalı. Ne olursa olsun kararlı duracağız.” dedi.

Öncelikle; ABD Başkan ve yardımcısının Türkiye’nin iç işlerine karışacak şekilde, aşağılayıcı bir tarzda, tehdit ederek “hemen, derhal, şimdi bırakmazsanız.” gibi ifadelerle, parmak sallar gibi konuşması karşısında, başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere Devlet ricalinin ve parti liderlerinin tepkilerinin makul, ağırbaşlı, büyük bir sorumluluk içinde olduğunu ifade etmek gerekir.

Türkiye’nin göstermiş olduğu bu onurlu duruştan dolayı ilgililere teşekkür eder, şükranlarımızı sunarız…

“Masum bir inanç adamı(!)” olarak sunulan Brunson, İzmir Cumhuriyet Savcısı Berkant Karakaya tarafından hazırlanan iddianamede;

“ABD’li papaz, din adamı görüntüsü altında FETÖ ve PKK terör örgütleri adına suç işlediği, genel stratejileri kapsamında eylem birlikteliği içinde olduğu, örgütlerin amaçlarını bilerek ve isteyerek iş birliği yaptığı,

Brunson’ın FETÖ’nün üst düzey mensupları ile kod isimlerini bilerek görüştüğü, bu kapsamda örgütün sözde eski Ege bölgesi sorumlusu ve firari Bekir Baz ve yardımcısı Murat Safa ile hakkında “silahlı terör örgütü üyesi olmak” suçlamasından dava açılan tutuklu sanık Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Başkanı Taner Kılıç ile görüşmeler yaparak strateji belirlediği,

Brunson’ın ABD’li bir askere, 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin başarısız olmasından üzüntü duyduğuna ilişkin mesaj attığı, cep telefonunda ise ‘Türkleri sallayacak bazı olayları bekliyorduk. İsa’ya dönmek için gerekli koşullar oluştu. Darbe teşebbüsü bir şoktu. Birçok Türk, geçmişte de olduğu gibi askeriyeye güvendi ancak bu sefer çok geçti. Ve darbe teşebbüsünden sonra bu başka bir sallama. Sanırım olaylar daha da kötüye gidecek. Sonunda biz kazanacağız.’ mesajı olduğu,

Brunson’ın, görüşmediğini öne sürdüğü FETÖ’nün sözde Ege bölge sorumlusu firari sanık Bekir Baz ile birbirlerine çok yakın yerde, 293 kez GSM sinyali tespit edildiği” yer almaktadır.

Gülen’le ilgili yığınla dosya ABD’ye gönderilmiş olmasına rağmen, Gülen’i vermeyen, iade etmeyen, hatta yargılamayan ABD, hangi yüzle ve hangi hakla Türkiye’de casusluk iddiası ile suçlanan Brunson’ın serbest bırakılmasını istemektedir.

Türkiye; hakkında bu iddiaların bulunduğu Brunson’ı hiç kimsenin etkisi altında kalmadan, adil ve şeffaf bir şekilde yargılamalı, cezası ne ise vermeli, herhangi bir şekilde, herhangi bir pazarlık konusu yapmamalıdır. Neden tutulduğu, nelere karıştığı, neler yaptığı belgeleriyle birlikte ortaya koymalıdır. Bu adil ve tutarlı yargılama sonucunda adaletin verdiği kararın arkasında da durmalıdır.

ABD Senatosu Dış İlişkiler Komisyonu tarafından, Türkiye’ye, ‘Uluslararası Kuruluşlardan Kredi Sağlanmasını Kısıtlayan Yasa Tasarısı’nı onaylayan, FETÖ/PKK/PYD/YPG’yi stratejik ortak olarak seçen ve DEAŞ’ı kurup finanse eden ABD, bizim ne dostumuz, ne müttefikimiz, ne de model ortağımızdır. ABD bizim baş düşmanımızdır. Her vesile ile bunu açıkça ortaya koymaktadır.

Bundan sonra ABD’nin yaptığı her tehdide karşılık, Türkiye’deki ABD üsleri, birer birer kapatılmalı; yaptırım uygulamaları başlattığında da tümü birden kapatılmalıdır. İncirlik ve Kürecik üslerine ise ABD uçaklarının iniş ve çıkışları yasaklanmalıdır!

Türkiye’deki Sivil Toplum Kuruluşları, cemaatler, yapılar ve hareketler… ABD’nin bu tehditkâr tavrını kınamalı ve büyük bir toplumsal tepki ortaya koymalı ve Türkiye’nin tavrını desteklemelidir.

Henüz vakit varken, yarın çok geç olabilir.

UMRAN KÜLTÜR VE MEDENİYET HAREKETİ

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *

2 Comments

  • Ş. Hüseyinoğlu
    4 Ağustos 2018, 11:46

    70 yıllık NATO üyesi, kıblesini, toplumsal-siyasal gerçek bir inkılab olmadan değişmeyecek şekilde bâtıl Batıya dönmüş bir ülke olan Türkiye zaman zaman ABD ile konjonktürel krizler yaşadığında (ki 70’lerde yaşanan krizler bugünkülerin çok fevkindeydi), bazı İslami (!) gruplar "Üsler kapatılsın, ABD’yle müttefiklik ilişkilerine son verilsin" filan diye açıklamalar yapıyorlar ya, keşke komik duruma düştüklerini fark etseler de yapmasalar böyle şirinlikler.
    Arkadaş sizin hiç mi basiretiniz, tarih bilinciniz, günceli aşan bir stratejik okuma kabiliyetiniz yok. Tüm bunlar yoksa, hiç değilse politikacıların iki günü birbirine tutmayan, bir gün "Ey Amerika" diye bağırıp ertesi gün "Amerika’yla stratejik müttefikliğimiz kalıcıdır" şeklindeki açıklamalarını da mı duymuyorsunuz? En iyisi siz gidin çelik-çomak oynayın, böyle ciddi konularda kelam etmeyin.

    REPLY
  • ersin ertuğrul satan
    2 Ağustos 2018, 11:23

    "…serbest düşünme zamanlarında velüt olabilen pek çok kalemin bürokratik mekanizmalarda çoraklaştığı, fikir sancısından ziyade kısır kavgaların birer taraftarına dönüşmeleri sık rastlanır bir durumdur." (Akif Emre, Aydınların Gündemi Var mı?)

    Üzüntü verici bir gelişme, metin… Rahmetli Akif Emre, üzüntümüze sebep gerekçeleri "aydının memurlaşmasını" kaleme aldığı bir yazısında dile getirmekteydi. Değerli, hikmetli bir metin. Okunması, tahkik edilmesinde hayır umuyorum.

    Buna göre Umran ve benzer paradigma üzerinde olduğunu bildiğimiz Müslüman gruplar, cemaatler, dergiler, 1980-1990’larda takındıkları "özgün ve hür duruşlarını" git gide kaybetmekte oldukları izlenimini vermekte. Siyasi analizler yapmaya çalışmaktan öte, taraf olmaya yönelik tutumlar sergilendiğini görmekteyiz.

    Tabi ki biz Umran ve benzeri müslümanların bu manevralarını hüsnü zan ile değerlendirmekten yanayız. Muhakkak ki iyi niyetlere sahipler. Müslümanlara alan açmak için bu tip tavırları sergilemektedirler. Fakat yukarıda da değindiğimiz gibi resmin tamamını görmeye çalıştığımızda Türkiyedeki Müslümanlar sistemin işleticileriyle kurdukları ilişkiler onları başkalaştırmaktadır. Sistemin şuan için işleticisi olan sağ-milliyetçi-muhafazakar-mukaddesatçı bir partinin manevraları üzerine durum almak kendilerini yanıltacağını düşünüyoruz.

    REPLY