Aile bakanına ‘Aile’ konulu Açık Mektup

Aile bakanına ‘Aile’ konulu Açık Mektup

Milat gazetesi yazarı Muhammed Özkılınç gazetedi köşesinde, Aile bakanına hitaben kaleme aldığı mektubunda, “Aile yıkılırsa ümmet yıkılır, aile kurtulursa, ümmet kurtulur” dedi.

Milat’ta önceki gün yayınlanan mektubunda “aile yıkılırsa ümmet yıkılır diye feryat ediyoruz ama sesimizi duyuramıyoruz” diyen Özkılınç, son yıllarda aile ile ilgili yapılan düzenlemelerin acilen uzmanlar tarafından incelenmesi ve gereğinin yapılması gerektiğini belirtti. İşte o mektup:

Aile Bakanına açık mektup

Muhammed Özkılınç

Öncelikle Çalışma ve Aile Bakanı Sayın Zehra Selçuk hanımefendiye yeni görevinde başarı ve muvaffakiyetler dilerim. Allah (cc) vatana millete hayırlı eylesin. Her bakanlık önemlidir. Ancak aile bakanlığı tüm bakanlıklar vd. kurum ve kuruluşların hepsinden daha önemlidir. Çünkü aile bir milletin hatta ümmetin, hatta ve hatta insanlığın temelidir. Bu sebepledir ki, yıllardır “aile yıkılırsa ümmet yıkılır” diye feryat ediyoruz ama sesimizi duyuramıyoruz.

Sayın Bakanım! Malumunuzdur ki, son yıllarda aile konusunda yapılan düzenlemelerin pek çoğu, ümmet ve insanlığın temeli olan aile dinamit konumundadır. Öyle görünüyor ki bu düzenlemeler, aileye dost olmayan kimi odaklar tarafından dayatılarak çıkarılmıştır. Feminizm ve FETÖ etkisi açık olan bu düzenlemelerin işin ehli, aile kurumunun önemini bilen uzmanlar tarafından acilen masaya yatırılmalı ve gereği yapılmalıdır.

Sayın Bakanım! İyi bilirsiniz ki bir millet; parası, silahları, teknolojisi ve nüfus kalabalığıyla değil, manevi değerleriyle güçlü, huzurlu ve güvende olur. Bu manevi değerler din, iman, sılayı rahm (akrabalık bağları( komşuluk, arkadaşlık ve özellikle AİLE vb. değerledir. Bir toplumda bu değerler ne denli güçlü, sıcak ve işler durumdaysa o toplum o kadar güçlüdür. Bir toplumda bu değerler zaafa uğramışsa o toplumda zayıftır. Eğer bir toplumda bu değerler yok olmuşsa, o toplumun kendisi de er veya geç yok olmaya mahkûmdur. Hatta belki yok olmuşta farkında değildir.

Bu değerlerin oluşturulup korunmasında değişik etkenler bulunmakla beraber şüphesiz bu konuda lokomotif görevi ailenindir. Tüm bu manevi değerler ailede yoğrulup pişirilerek nesillere ilmek ilmek işlenir. Şu halde bir toplumun geleceği olan bu dinamiklerin varlığı ve devamı aile yapısının sağlam olarak devam etmesine bağlıdır. Yani aile ne denli sağlam ve sağlıklı devam ediyorsa toplumda sağlam ve güçlüdür. Ama aile yapısı çürümüş, çökmüşse toplumda çökmüştür. İsterse maddi değerler açısından dudak ısırtacak güce sahip olsa da…

İşte batı âlemi, maddi değerler açısından alabildiğine güçlü ve göz kamaştırıcı görünüyor. Ancak batının aklıselim düşünür ve bilim adamları yıllardır aile yapısının sos verdiğini, böyle giderse batı toplumunun pek ömrü kalmadığını haykırıp duruyorlar. Ancak kapitalizm virüsüne müptela olmuş devlet, kurum ve sorumluluk makamında bulunanlar bu çığlığı duymuyorlar.

Tabi batının bu çirkefi sadece kendisini değil dünya insanlığını da tehdit ediyor. Zira batı kendisinin sonunu hazırlayan bu çökmüşlüğü, hasımlarına karşı bir soğuk savaş aracı olarak kullanmaktadır. Bu virüsü binlerce TV kanalı ve internetten yüzlerce dilde tüm dünya insanlığına bulaştırmaya devam etmektedir. Takdir edersiniz ki bu sinsi savaş, sıcak savaştan çok daha tehlikelidir. Zira el bombası çikolata, zehir bal görünümünde sunulmaktadır.

Şimdiki aile yapısı kırk, otuz, hatta on yıl önceki aile yapısıyla bile kıyaslanamayacak kadar zaafa uğramış, içi boşaltılmış kof hale getirilmiştir. Baba eski baba, anne eski anne çocuklar eski çocuklar değil. Babadan, aile reisliğinin yarısı kanunlarla kadına devredilmiş. Kadın bununla yetinmemiş, annelik duygularını kullanarak çocukları yanına çekip, geri kalan yarısının da yarısını gasp etmiş. Babaya kala kala çeyrek miktarda bir hak kalmış.

Sonuç olarak bir ömür aile yüküne gönüllü hamallık yapan baba daha ele ayağa düşmeden kendi evinde sığıntı durumuna düşmüştür. Anne ise çocuklarına olan şefkati hoyratça kullanarak babanın da kendisinin de hukukunu çocukların ayaklarına paspas yapmıştır. Çocuklar ise kendilerine çağdaşlık ve özgürlük diye yutturulan erdem ve faziletten yoksun batı kültürüyle, saygı-sevgi, hak-batıl, iyi-kötü, hayır şer her şeyi birbirine karıştırmış, birbirine, ebeveynine, arkadaşına, komşusuna ve tüm topluma karşı görev ve sorumluluğunu yitirmiştir. Bu tablonun sevindirici istisnaları elbette var ancak genel durum maalesef bundan ibarettir.

Dolayısıyla sayın bakanım! “Aile yıkılırsa ümmet yıkılır” “aile kurtulursa, ümmet kurtulur” gerçeğini asal göz ardı etmeden, sos veren aile konusunda acilen gerekeli düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Bu düzeltme konusunda; başta Sayın Devlet Başkanımız Erdoğan olmak üzere, en büyük vebal siz ve ekibinizin omuzlarındadır. Yeniden başarı dileklerimle beraber, gereğini arz ederim.

Not: Sayın Bakanım! Bu konuda Sema Maraşlı Hanım Efendi vb. uzmanların görüşlerinin incelemesi önemlidir. Sadece yazılarından tanıdığım bu hanım efendinin, özellikle Sayın Devlet Başkanımıza konuyla ilgili açık mektubu, daha somut örnekler içermektedir. Arz ederim.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *