Filoda, “Al Awda” (Geri dönüş), “Falestina” (Filistin), “Hurriyah” (Hürriyet) ve “Mairead” (Barış Nobel Ödülü sahibi Mairead Maguire) isimlerini taşıyan 4 tekne bulunuyor.

Euronews’ten Aissa Boukanoun’nun haberine göre, Gazze’de durum içler acısıyken evlatlarının yüzüne bakamayacağını dile getiren İsveçli insan hakları savunusucu ve aynı zamanda denizci Charlie Andreasson şöyle konuştu:

“Bu durum benim için vicdan meselesi. Şayet çocuklarımdan birisi bana gelse ve babacığım orada yaşananları gördüğün halde neden bir şey yapmadın derse, ona nasıl cevap verebilirim? Yani cevaplamam gerekiyor”

Gazze’ye gitmek üzere Kanada’nın Vancouver kentinden gelen davranış bilimcisi John Turnbull da, “Kimseyi üzmek ve kimsenin de bizi üzmesine izin vermek istemeyiz. Fikirlerle ve görüşlerle tartışmak isteriz” sözleriyle kimseyle kavga halinde olmayacaklarını söyledi.

Turnbull, ekipteki diğer aktivistlere olası provokasyonlara karşı eğitim de veriyor. Gazze’ye yaklaştıkları sırada İsrail askerleri şayet gemilere saldırırsa pasif direniş şeklinde cevap verilmesi gerektiğini ifade ediyor.

Gazze ablukasını kırmak için 8 yıl önce yola çıkan ve 500’den fazla kişiyi taşıyan Mavi Marmara gemisine İsrail ordusu, uluslararası karasularda 31 Mayıs 2010’da saldırı düzenlemişti.

Filstin’in İşgal altındaki Nasıra kentinde bir yerleşim biriminde dünyaya gelen İsrailli insan hakları savunucusu Zohar Chamberlain Regev, sık sık Gazze ile ilgili organizasyonlar düzenliyor.

‘Gazze’ye Özgürlük Filosu’nun organizatörlerinden Regev, hiçbir kurum, kuruluş ya da siyasi partiyle bağlarının olmadığını söylüyor:

“Filistin’in içinde ya da dışında hiçbir siyasi partiyle ilişkili değiliz. Gazze’ye yelken açtık. Bu İsrail’e karşı bir adım değil. Aslında kalben bunun İsrail’in de menfaatine de olduğunu düşünüyoruz. İnsan haklarına ve uluslararası hukuka saygının tüm bölge insanları için iyi olduğu kanısındayız”