‘Anneler günü’ bir kazanım olarak görülebilir mi?

‘Anneler günü’ bir kazanım olarak görülebilir mi?

Batı medeniyetinin ana unsurlarındaki inanç-din çerçevesinde kadın ekseninde anneyi, evliliği, doğurmayı küçük gören, yadsıyan, bir ceza olarak telakki eden dünyalarında yılda bir kez anneler günü kutlaması büyük bir kazanım olarak görülebilir.

Sabiha Doğan, Milat gazetesinde Anneler Günü’nü konu aldığı yazısında İslam dünyasında bu günün pek matah bir karşılığı olmasa gerektir derken, durumun sadece anneler günü ile sınırlı olmadığını da oldukça vurgulu bir biçimde anlattı:

“Anneler günü nedir” sorusuna verilen cevap, ilkokula gitmiş her insanın aynı kelimelerle kurduğu cümleyle tanımlanır. Her yıl, mayıs ayının…

Her yıl anneler günü kutlanadursun, bu vesileyle anneler eksenin oluşturulmuş kapitalist model sevgiyi gösterme biçimine karşı durmak pek mümkün olmuyor.

Gerçi söz konusu durum sadece anneler günü ile sınırlı değil…

Başta sevgililer günü, yıldönüm kutlamaları gibi Batıdan transfer ritüeller, kapitalizmin azgın iştihasıyla hızla palazlanırken hepimizin dünyasına yerleşiyor…

“Anneler günü denildiğinde ne düşünüyorsunuz, aklınıza ne geliyor” sorusuna müthiş ekseriyet “hediye” diye cevap veriyorsa anne-sevgi eşitlemesinin dayandığı noktanın maddi bir hediyeye yaslandığını kabul etmek lazım!

Batı medeniyetinin ana unsurlarındaki inanç-din çerçevesinde kadın ekseninde anneyi, evliliği, doğurmayı küçük gören, yadsıyan, bir ceza olarak telakki eden dünyalarında yılda bir kez anneler günü kutlaması büyük bir kazanım olarak görülebilir.

Kadın olarak yaratılmadığı için şükredenlerle, doğurmayı yasak meyveyi yiyerek Âdem’i kandıran kadına/tüm kadınlara verilmiş ceza gören anlayış için yılda tek gün anneleri hatırlamak elbette büyük bir gelişme!

Bencillik ve bireyciliğin doludizgin gittiği, aile kavramının çoktan yıkıldığı, sperm bankalarının babaların yerine geçtiği bir dünyada anneleri -tek gün için olsa da- hatırlamak toplumsal bir kendini aşmak olarak görülebilir!

Oy verme hakkını ancak 20. yüzyılda kazanabilmiş kadınların annelik sıfatına haiz olunca en azından 365 günde bir kez hatırlanması, gelişim olarak kabul edilebilir!

Oysa 622’de Akabe Biatı’nda oy verme, görüşüne itibar edilme, fikriyle varlık kazanma hakkını kazanmış bir medeniyetin kadınları için anneler günü kutlaması aynı anlama gelmeyecektir!

Batıda cadı avcılığı yapıldığı; on binlerce, kimi iddialara göre 2 milyon kadının yakılarak veya boğularak öldürüldüğü bir dönemde âlimeler yetiştirmiş bir medeniyete göre annelerin yılda bir kez hatırlanması ne anlamlar içerir?

Cennet gibi inancındaki en büyük ve sonsuz müjdeyi, ödülü annelerin ayakları altına seren bir din için anneler günü pek de matah olmasa gerekir!

“Anne-babaya ‘öf’ bile deme!” Buyruğunun muhatapları için her yıl mayıs ayının ikinci haftası çok da anlam ifade etmemeli ama ediyor işte…

Yılda bir kez hediye almak, telefonla hatırlanarak evlatlık sorumluluğunun yükünü hafifletmek kazançlı bir alışveriş sonuçta(!)

Sonra yine unutarak, yok sayarak, kendi özgür/bencil/hedonist dünyalarımıza dönmek postmodern dünyada gayet makul, rasyonel bir pazarlık…

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *