Müslümana yakışmayan illet: Tekfircilik

Müslümana yakışmayan illet: Tekfircilik

İnsanların iman alanını sorgulamak, yargılamak Allah’tan başka kimseye düşmez. Bu alana girmek Allah’tan rol çalmaya kalkmak demektir…

Müslümanlara Yakışmayan Bir İllet: Tekfircilik

Sevtap Mendi

Yahudilikteki herem, Hıristiyanlıktaki aforoz; din adamlarının aynı dine mensup olduğu birisini dinden çıkarması demektir. Bu uygulamanın İslamiyet’teki adı tekfirciliktir. Birisini tekfir etmek o kişinin Müslüman olmadığını ve kafir olduğunu iddia etmektir.

Geçtiğimiz günlerde bir yazı okumuştum. Yazıda aynen şu ifadeler geçiyordu: ‘’Allah’ın emir ve yasaklarına uymayan herkes kafirdir.’’ Bu ifadeye göre başörtüsü kullanmayan, namaz kılmayan v.s gibi İslamiyet’in temel görevlerini yerine getirmeyen herkes kafir oluyordu. Üstelik bu yazının sahibi kendisi gibi düşünmeyen ve kendisi gibi inanmayan herkesi de sapık görüşlü ve tehlikeli ilan edebilecek kadar cüretkardı.

İlmin ve imanın artması insani sorumluluklarımızı arttırması gerekirken; biraz İslam ilmine, Arapça dil bilgisine vakıf olup da insanlıktan nasibini alamayanlar önüne gelen herkesi tekfir etmeye başlıyor. Oysa insanların iman alanını sorgulamak, yargılamak Allah’tan başka kimseye düşmez. Bu alana girmek Allah’tan rol çalmaya kalkmak demektir. Böyle tekfirci bir tavır, kendisini Rahman Rahim; işinde ve özünde merhametli tanıtan Allah’a iftira atmak, şu ayeti de görmezden gelmek demektir.

(Allah’ın şu müjdesini) ilet: Ey hadleri aşıp kendilerini israf eden kullarım! Allah’ın rahmetinden asla umut kesmeyiniz! Allah bütün günahları affedebilir; çünkü O, evet O’dur mutlak bağışlayıcı, sonsuz rahmet kaynağı. Zümer/39:53

Dindarlıkları arttıkça kibirlenen, sadece kendilerini Allah katında kurtuluşa ermiş zannedenler, tıpkı Kur’an’da anlatılan Yahudiler gibi davranmaktadırlar. Allah onları bakara süresinde, ‘’ Bozuk inancınız size ne fena şeyler yaptırıyor’’ diyerek uyarıyor. Aynı uyarı başkalarına sürekli suizan besleyen, sevgisiz, merhametsiz Müslümanlar için de geçerli değil midir?

İslamiyet; barış, esenlik, sevgi, merhamet dinidir. İslamiyet’i bu anlamından uzaklaştırarak yaşayanların yaptıkları tek şey, kendi kurtuluş reçetelerine sarılarak diğerlerini kafir ilan edip, ötekileştirerek toplumsal alanda nefret ve şiddeti yaygınlaştırmak, Müslümanlık adına kötü örneklik sergilemektir.

Günümüzde İslam dünyasının yaşadığı travmanın temelinde; birbirlerini kafir, münafık gibi sıfatlarla tanımlayarak ümmet bütünlüğünü parçalayan, İslam ümmetini çatışmacı kutuplara ayıran tekfirci zihniyet bulunmaktadır. Kur’an’da İslam toplumları içinde yaşanan bu tür çatışmalar fitne olarak tanımlanmaktadır. Mızrakların ucuna Kur’an ayetlerinin takıldığı dönemler İslam tarihine en büyük fitne dönemleri olarak geçmiştir. Fitne dönemleri art niyetli duygularla kirlenmiş imanların, temiz duyguların hakim olduğu imanlardan ayrıştırıldığı çetin imtihan dönemleridir.

İslamiyet’te iman etmek, davranış ahlakı gerektirir; sadece Müslümanlarla değil dünyadaki herkesle insanlıkta kardeş olduğumuzun bilincinde olarak, insanlık ortak paydasında buluşabilmeyi gerektirir. Herkese tepeden bakan tekfirci zihniyet Müslümanlara yakışmayan en büyük illettir. Bu nedenle Müslüman olmadan önce insan olabilmek çok önemli bir meseledir.

Hilal Haber

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *

1 Comment

  • mbozac
    4 Mayıs 2018, 11:42

    haklı gibi dursa da ifadelerde bir eklektiklik, edilgenlik söz konusu… tek boyutlu bir bakış olmuş… terazinin bir kefesi boş! ‘ne olsa geçmez’ yani!

    REPLY