Amerika Dışişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan İnsan Hakları Raporunun Türkiye ile ilgili bölümüne Türk Dışişleri Bakanlığı tarafından tepki gösterilirken, demokrasiye bağlılık tekrarlandı.
Türk Dışişleri Bakanlığı, Amerikan raporuna yayınladığı bir açıklama ile tepki gösterdi. “No: 115, 22 Nisan 2018, ABD’nin 2017 İnsan Hakları Raporunun Türkiye Bölümü Hk.” başlığı ile yayınlanan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
Ülkemiz demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü ilkelerine bağlılığını, karşı karşıya bulunduğu çok yönlü ve ağır terör tehditleriyle yoğun mücadelesine rağmen kararlılıkla sürdürmektedir.
ABD Dışişleri Bakanlığı’nın 2017 Türkiye raporu, ABD Kongresi’ne sunulmak üzere 190’dan fazla ülke için her yıl hazırlanan mutat belgelerden biridir. 20 Nisan 2018 tarihinde yayınlanan raporun ülkemizle ilgili bölümü yanlış tanımlamalar ve kabul edilemeyecek itham ve iddialarla doludur.
Ülkemizin DEAŞ, PKK/YPG, FETÖ ve DHKP-C gibi terör örgütleriyle haklı ve meşru mücadelesi çerçevesinde almakta olduğu gerekli tedbirlerin gerçekleri yansıtmaktan uzak, taraflı biçimde sunulduğu görülmüştür.
Özellikle, Devlet kurumlarına sızarak devleti içeriden ele geçirmeye çalışan, nihayet kanlı bir darbe teşebbüsü gerçekleştiren radikal terör örgütü FETÖ ile mücadele gözardı edilmiştir.
Terör bağlantılı grupların anlatılarını tekrarlayan ve terörle mücadeleyi “iç çatışma” olarak nitelendirme gafletine düşen bu belgenin FETÖ’nün elebaşının barındığı bir ülke tarafından kaleme alınmış olması rastlantı değildir.
İnsan hakları gibi siyasileştirilmeyecek kadar önemli bir konuda, hak ve özgürlüklere gerçekten bağlı ülkelerin bunun sorumluluğuyla hareket etmeleri beklenmektedir. Mevcut raporun terör iltisaklı çevrelerin iddia ve ithamlarını gerçek gibi sunmak suretiyle bu sorumluluktan uzak bir anlayışla kaleme alınmış olması tarafımızda derin düşkırıklığı yaratmıştır.
Tarafsızlık ve objektiflik kriterlerinden uzaklığı nedeniyle itibarı zedelenmiş olan bu raporun hazırlıkları kapsamında ülkemizin sürdüregeldiği işbirliğinden artık imtina etmesinin yerindeliği de bu vesileyle teyit olmuştur.
Ayrıca, ülkemizi haksız iddialarla itham eden ülkelere, önce kendi vatandaşlarına dönük sistematik insan hakkı ihlallerine son vermelerini tavsiye ediyoruz.
Her zaman dile getirdiğimiz üzere başlı başına bir insan hakları ihlali olan terörizm ile mücadelemiz kararlılıkla sürdürülürken, uluslararası yükümlülüklerimize bağlılığımız ve bu çerçevede temel hak ve özgürlüklerin daha da güçlendirilmesine yönelik çalışmalarımız kesintisiz devam edecektir.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *