Mutabakatı hedef alan Batı’nın 4 maddelik amacı

Mutabakatı hedef alan Batı’nın 4 maddelik amacı

ABD-İngiltere-Fransa’nın Suriye’ye füze saldırısı, bölge için belli olgunluğa erişmiş Türkiye-Rusya-İran mutabakatını da hedefliyordu…

Bu sözler Yeni Şafak yazarı Nedret Ersanel’e ait. Suriye’ye yönelik saldırının arka planına odaklanan Ersanel, Batı’nın oluşturduğu yeni birlikten ve Suriye için hazırlanan yeni bir plandan söz ediyor.

“ABD, İngiltere, Fransa, İsrail, S.Arabistan, BAE, vb., bir cephe var ortada ve askeri, diplomatik, ekonomik savaş silahları kullanıyorlar.” diyen Ersanel, yazısının son bölümünde şu noktalara temas ediyor:

Sonuç olarak Batı’nın dayattığı şudur; Suriye’de üç kişilik görünen masa en az altıya çıkacak. Paylaşım da buna göre yapılacak. Çünkü Suriye sadece Suriye değil; aynı zamanda İsrail, aynı zamanda Çin, aynı zamanda İran, aynı zamanda enerji ve yolları demek…

İsrail’in, füze saldırılarının hemen öncesinde Şam’ın askeri üslerini vurması “girizgâhtır” yazmıştık, fazlası var, Tel Aviv ilk kez İran askerlerini vurdu! Bu arkasını görmeden yapılacak iş değil. Rusya’nın sessizliğini düşünmek gerekiyor.

Üzerine Esad bazlı üç haberi de ekleyin lütfen; bir, “ev sahibi Rusya’dır” dedi. İki, “Suriye’de şimdi barış olsa ilk aşamada 400 milyar dolarlık yatırım gerekiyor” dedi. Üç, “Esad, Sibirya ziyaretine çıkıyor” haberi yayınlandı…

İNİSİYATİF BATI’YA GEÇTİ, BİR ŞEY YAPMAK GEREKİYOR…

Akıl estetiği açısından kötü ama iyi planlanmış bir saldırı var ortada. İngiltere’de eski bir casusun Rusların kimyasal madde saldırısına uğradığı söylemiyle nisbi bir Batı birliği sağlandı ve füzeleri takiben alternatif Suriye planı Birleşmiş Milletler’e sunuluyor…

Böylece Astana-Soçi-Ankara zirveleri ile sonuca odaklanan ve Tahran buluşmasıyla ayrı bir evreye yükselecek mutabakat karşısında Cenevre diriltiliyor.

BMGK’ya sunulan 4 maddelik planın Türkçesi şu; a) Suriye bizim masamızda konuşulacak. (BM o demek.) b) Masadaki üç ülkeden biri atılacak, diğerlerinin yeri daralacak. Muhtemelen Ankara’ya da hassas konularda, örneğin Münbiç ve/veya PYD-YPG, hatta FETÖ noktasında tavizler verilecek.

İnsanlara garip gelen bir diğer konu, Rusya’nın saldırı esnasındaki tutumu. Esad’ı vurmak elbette Rusya’yı dövmek demek. Kaldı ki Moskova, vereceği sert karşılık hakkında hayli gürledi. Ama yağmadı. Yağsın diye değil ama hava savunma sistemlerinin kapatılması ne demek? (ABD’nin de bir şey vurmaması ne demek?) Rusya’nın “Batı tipi barış”a kapı açtığı uluslararası kulislerde de almış başını gidiyor…

Türkiye ve/veya Rusya’nın kafasında, Astana sürecini Batı ile buluşturma yönünde bir eğilimi mi var?

Cumhurbaşkanı’nın Pazartesi günü bel kemiğini, ‘Mesele petrol, altın, elmas, pazar payı olunca kan kokusu almış köpek balığı gibi binlerce kilometreden koşup geliyorlar’ cümlesiyle kurduğu konuşmasını okuyun…

Cevap oradadır. Rusya ve Türkiye arasındaki stratejik ilişkinin değeri Batı’nın toplamını aşıyor…

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *