‘Deizmi de içine alan büyük ve riskli bir değişim yaşıyor gençlerimiz’

‘Deizmi de içine alan büyük ve riskli bir değişim yaşıyor gençlerimiz’

Sorun deizm değil. Sorun deizmin nevşü nema bulduğu düşünsel ve kültürel kodlar. Deizm bir sebep değildir. Deizm kucağımızda bulduğumuz bir sonuçtur. Deizm, teizmin suçu ve sonucu değildir. Hele hele İslam’ın yüce ilkelerinin ve ideallerinin sonucu hiç değildir.

Gençler sadece Deizme kaymıyor!

Yasin Kuruçay

Bir sorunu istatistiki verileri paylaşır gibi gündeme almak onun dolaylı olarak reklamını yapmaktır. Bilinçsizce yapılan paylaşımlar gençlerde olumsuz etki yaratabilir.  Ancak sorunu yaratan sebepleri analiz etmek ve çözüm önerileri sunmak tahlil yapmaktır.

Deizmi de içine alan büyük ve riskli bir değişim yaşıyor gençlerimiz. Bu değişimi ve dejenerasyonu iyi sorgulamamamız gerekiyor. Sorunu örten, gizleyen ve yok sayan anlayışların bizi getirdiği nokta ortada. Gençlerimiz istediğimiz gibi değil ve gittikçe ideallerden uzaklaşıyorlar.

Sorun deizm değil. Sorun deizmin nevşü nema bulduğu düşünsel ve kültürel kodlar. Deizm bir sebep değildir. Deizm kucağımızda bulduğumuz bir sonuçtur.

Deizm, teizmin suçu ve sonucu değildir. Hele hele İslam’ın yüce ilkelerinin ve ideallerinin sonucu hiç değildir.

Deizm eğitim sistemimizin eksikliklerinin sonucudur.

Deizm imamların kalplere doğru hitap edememesinin sonucudur.

Deizm din kültürü öğretmenlerinin gençleri anlayamamasının, onlara hitap edememesinin sonucudur.

Deizm cemaatlerin ben-merkezciliklerinin, hakikat tekelciliklerinin sonucudur.

Deizm duyguları, sezgileri, inançları, değerleri aklın sınırlarına hapseden modern materyalizmin sonucudur. Deizm aynı zamanda duyguları, sezgileri, inançları ve değerleri dejenere ederek “sistemin” içine alan neoliberalizmin sonucudur.

Deizm çağa dair iddiaları, modelleri, projeleri, fikirleri olmayan şekilci geleneksel din yorumunun sonucudur. Deizm dinin evrensel ve yüce ilkelerini tarihsel bir duruma, zamanın ruhuna, “zeitgeist”e hapseden modernist din anlayışının sonucudur.

Deizm sabit ve değişken arasındaki dengeyi kuramamamızın, muhkemler ile müteşabihlerin ilişkisini göz ardı etmemizin bir sonucudur.

Deizm, şeytanın Teistlerden aldığı intikamdır…

*

Herkesin hızın ve değişimin esiri altında olduğu bir dönemde sadece gençlerin deizme “kayma”sını görmek fotoğrafı eksik okumak olur. Evet imam hatiplerin bir kısmı deizme kayıyor olabilir. Ama anadolu liseliler individüalizme, anneler feminizme, babalar kapitalizme, İslamcılar milliyetçiliğe, komünistler de sosyal demokrasiye kayıyor. Yani aslında topyekün hareket ve değişim halindeyiz.

Gençlerimiz bizim üretmediğimiz müzikleri dinliyor, bizin tasarlamadığımız kıyafetleri giyiyor, bizim üretmediğimiz eğlencelerle oyalanıyor, bizim dünyamıza ait olmayan kitapları okuyor, bizim yönetmediğimiz sanal ortamlarda takılıyor, bizim üretmediğimiz teknolojik araçlarla vakit geçiriyorlar. Ben imam hatipli değilim. Ama çok söz edilen İmam hatiplilik ruhunu eskiler bile kaybetmişken gençler ne yapsın. Benim tanıdığım bir çok yetişkin, nostaljik anmalar dışında imam hatip dönemindeki gibi yaşamıyor. Dünyayı değiştirmek gibi büyük hedeflerden, kapitalizmden, emperyalizmden, sömürüden, şehadetten, ideallerinden vs. söz etmiyorlar. Bu tür sorumluluklarını iktidara yüklemiş, bireysel hedeflerinin peşinde koşuyorlar. Eski mücahitler şimdi müteahhit gibi yaşıyorlar. Yani sadece gençler değişmiyor.

Siyasilerin kör döğüşü yaptığı, hocaların birbirini İslam’ın sınırlarından atmaya çalıştığı, STK’ların pastadan pay kapma yarışına girdiği bir dünyada gençler ne yapsın. Gençler tüketerek tükeniyorlar. Çünkü karşılarına tükenmez değerler, ilkeler, inançlar, amaçlar verecek bir şey sunulmuyor. Onların gördüğü her dini mesele bir tartışma nesnesi.  Karşı karşıya kaldıkları her inanç; ötekini dışlayan, savaşa ve kaosa neden olan bir araç sadece.

Eskiden insanların bir “dava”sı, bir “yaşam amacı” vardı. Bugün gençleri safına çeken terör örgütleri onlara (yanlış dahi olsa) bir dava sunuyor. Gençleri kendisine esir eden liberal sistem onlara haz, kariyer ve eğlence gibi “yaşam amaçları” sunuyor.

İstiklal şairi “doğrudan Kur’an’dan alarak ilhamı, asrın idrakına söyletmeliyiz İslam’ı” diyor bir şiirinde. Atasoy Müftüoğlu “önemli olan kültürel olarak iktidar olmak” diyor. Bugün siyasette, sanatta, eğitimde, kültürde… “bize ait olan” hiçbir kavrama sahip değiliz.

Allah Kur’an’da asra yani zamana yemin ediyor. Demek ki zamanı doğru tahlil etmeli ve gençlerin yaşadıkları sorunları iyi analiz etmeliyiz. Ve gençlere gerçekten ihtiyaç duydukları şeyleri sunmalıyız. Bunu bilgi, proje, sanat, fikir, pedagoji, değer ve kültür üreterek yapmalıyız.

Olaya bir de şu açıdan bakalım.

Deizm dünyadaki tüm kötülüklere, hayatın değerlerden arındırılmasına, dindarların tüm hatalarına rağmen, gençlerin Allah ile irtibatı kopamamaya çalışmasının diğer adıdır. Gençler deizme kaymasınlar da ne yapsınlar. Denize düşen yılana sarılır derler. Deizm dünya denizinin yılanıdır.

Gençlik dönemi demek arayış dönemi demek. Gençlerin hayatlarına rengini verecek bir dünya görüşüne, bir yaşam felsefesine, bir bakış açısına, bir “dava”ya ihtiyaçları var. Gençler dini değerleri abilerin, şeyhlerin, hocaların gözünden önce Kur’an’dan ve Hz. Peygamberin hayatından öğrenmek istiyorlar. Gençler hayatlarına anlam katacak bir bakış açısına ihtiyaç duyuyorlar.

Gençler gördüklerinden etkileniyorlar. Doğru modeller olmalı ve doğru modeller sunmalıyız gençlere. İslam’ın evrensel değerlerinin sadece Müslümanların değil insanlığın küresel sorunları için çözüm reçeteleri sunduğunu gençlere iyi anlatmalıyız.

Gördük ki Bedir Savaşının tarihini, abdestin farzlarını, Kur’an’daki mahreçleri ya da Osmanlıcayı öğrenmek (bunları hafife almıyorum) sorunu çözmüyor.

Anlam ve amaç kaynakları sunmalıyız gençlere.“Bize ait” olan şeyler üretmeliyiz yani.

Yoksa uçurumun kenarındalar…

Yoksa yarın başka şeylere, başka yerlere kayacaklar…

İSLAMİ ANALİZ

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *