Eldeki veriler sadece ülkemizde değil tüm dünyada gençler arasında deizme doğru bir eğilim olduğu, kendisini deist olarak ifade eden gençlerin sayısının arttığı yönünde. Yani, meseleyi küresel bir değişimden bağımsız yorumlamaya çalışmak ilk yanılgı olur.
Milat gazetesi yazarlarından Sabiha Doğan da deizm konusuna eğiliyor ve olayın siyasi olarak iktidarı zayıflatmaya yönelik ele alınmaması gerektiğini, iç siyaset malzemesi olmadığını belirtiyor. Doğan, dünya çapında bu yönde bir değişim olduğunu, sadece dindarların çocuklarının mevzu olmadığını da savunuyor. Sorunun kaynağı olarak dindar yetişkinlerin tavırlarına da işaret ediyor Doğan ve aslında bir ‘sekülerleşme’ sorunu yaşandığını belirtiyor.
Bugün Milat gazetesinde yayınlanan “Deist değil seküler olduk!” başlığını taşıyan yazısında Sabiha Doğan konuyu şöyle değerlendiriyor:
Konu, iyi niyetle gündeme getirilmiş, ortada var olduğu görünen bir soruna ilişkin tespit ve önlem çerçevesinde konuşulmuş olabilir. Lakin evrildiği yahut başarılı bir sosyal mühendislik çalışması sonucu geldiği noktanın iktidarın, gençleri deizme kayacak politikalar ürettiği savına varması enteresan!
Allah’tan konu gündeme taşındı da bizler de iktidarın bu büyük kabahatini öğrenmiş olduk(!) Meğer cami yapmak bu milletin ibadethane ihtiyacını gidermiş değil deizme kaymalarına sebep olurmuş(!) İmam hatip liseleri açmak deizme büyük hizmet etmekmiş, bilgilendirildik(!)
Bakmayın espri yapar gibi yazmamıza! Malum iddiaların bizlere hissettirdiği, gülelim mi ağlayalım mı kestiremediğimiz bir ara psikolojik haldir…
Tek dertleri iktidarı yıpratma olanların konuyu getirdikleri yere mi hayret edelim; bir kısım medyanın, mal bulmuş Mağribi gibi malzemeyi maharetle kullanmalarına mı…
Türkiye’de deizmin arttığını iddia edebiliriz. Ancak bu değerlendirmeyi yaparken dünyadaki tablodan azade yorumlamaya, iç siyasete malzeme etmeye kalkışırsanız işte o zaman esas meselenizin gençlik ile ilgilenmek değil iktidarı zayıflatmak olduğunu göstermiş olursunuz.
Eldeki veriler sadece ülkemizde değil tüm dünyada gençler arasında deizme doğru bir eğilim olduğu, kendisini deist olarak ifade eden gençlerin sayısının arttığı yönünde. Yani, meseleyi küresel bir değişimden bağımsız yorumlamaya çalışmak ilk yanılgı olur.
Gençlikteki değişimin gerçek nedenlerini bulmak isteyenler ilk olarak bunun üzerinden çalışmaya başlamalı sonra da Türkiye özeline inerek kendi sosyo-kültürel-inançsal yapısı üzerinden yeniden değerlendirmeli…
Bizim spesifik yapımızın ortaya çıkardığı koşullar-sebepler üzerine sağlam ve tarafsız bir okuma yapmak meselenin gerçek yüzünü ortaya çıkarabilmesi için önemli.
Gördüğümüz yahut bize “gençler deist oluyor” diye gösterilmeye çalışılan tablonun arka planını anlamaya çalışmak elzem.
Gördüğümüzü zannettiğimiz şeyin gerçek bir deistleşme mi yoksa başka bir durum mu olduğunu anlamamız lazım.
Dindar-muhafazakâr gençlerimizin sadece düşünce dünyalarında değil şekil/imajlarında da ciddi değişiklikler olduğunu biliyoruz. Ancak burada cevabını almamız gereken bir soru devreye giriyor. Evet, dindarların çocukları değişiyor; peki, diğerleri stabil mi?
Elbette değil! İç ve dış odaklı çalışmaların, özellikle iç ve dış göç almış, doğu-güneydoğu bölgelerinde örtük olarak sürdürülen misyonerlik girişimlerinin gençler üzerindeki etkilerini konuşmadan bir yere varamayız.
Dizi, moda-evlilik, kadın programları adı altında pazarlanan hayat biçimlerinin, haz odaklı ve bencil bir yaşam biçiminin idealize edilmesinin, medyada özgürlük temalı yayınların gençlerin dünyalarında nasıl iz bıraktığını incelemeden gerçeğe ulaşamayız!
Dindar-muhafazakâr ailelerin eski dindarlıklarından çoktan sıyrıldıklarını, gittikçe sekülerleşen bir hayat tarzı içerisine daldıklarını kabul etmeden hakikati göremeyiz!
Dindarların epey zamandır aile, eğitim, ahlak, ibadet vs yerine moda, alış veriş, stil, dekorasyon, gezi, tatil vs gündemlerle yaşadığını itiraf etmeden gençlik kısmına gelemeyiz!
Ellisine altmışına dayanmış dindar babaların ergen tavırlarını, delikanlı özentisi tarzlarını, ve modern görünümlü sekreterlerini çanta gibi kollarına taktıklarını görmezden gelerek gençleri yargılayamayız! Tüm gündemleri moda, marka, tasarım ürünler olan dindar anneleri yok sayarak sonuca ulaşamayız!
Anne-baba, ebeveynler sorgulamaları üzerinden dizdiğimiz başlıkları artırabiliriz. “Gençler nereye gidiyor” demeden önce “dindar yetişkinler nerede duruyor” diye sorup cevaplar aramalıyız.
Dindar gençler deist oluyor mu, bu konuda ciddi istatiksel veriler bulunur mu, söz konusu iddiaların arkasında neler dönüyor belki net olarak söyleyemeyiz. Bununla birlikte hiç tartışmasız ve gayet emin “Baba, hepimiz seküler olduk!” diyebiliriz…
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *