Henüz 20 yaşında ve Somalili bir göçmen olan Halima Aden, Amerika’da haşema ile katıldığı ‘güzellik yarışması’ ile tanınmış. 7 yaşından beri tesettürlü. Modelliğin dine aykırı olmadığı görüşünde.
Aslen Somalili Halima Aden, Kenya’da bir mülteci kampında doğdu. 2016’da Amerika’da haşemayla katıldığı güzellik yarışması onun için dönüm noktası oldu. Geçtiğimiz hafta bir defile için Türkiye’ye gelen Halima ile Posta gazetesinden Oya Çınar bir söyleşi gerçekleştirdi. Oya Çınar Halima’ya, Modellik ve Müslümanlık sorunlu bir birliktelik oluşturmuyor mu? sorusunu da yöneltti.
İşte o söyleşi:
Mülteci kampından podyumlara uzanan bir yaşam. Nasıl bir çocukluktu?
Kenya’da bir mülteci kampında, Somalili bir ailenin ortanca çocuğu olarak doğdum. Hayatımın 10 yılı mülteci kampında geçti… Ailem Amerika’ya mülteci başvurusu yapmıştı, ona yanıt beklerken Kakuma kampında yaşadık. Zaman zaman su için bile tartışmalar olurdu. Yine de mutlu bir çocukluk geçirdim demek isterim.
Lisede ilk tesettürlü mezuniyet kraliçesi seçilmişsiniz…
Evet. ‘Müslüman kızdan mezuniyet kraliçesi olmaz’ algısını yıkmak istedim ve yıktım. Üniversitede masraflarımı karşılayabilmek için bir bakımevinde çalıştım. Sabah 6’da başlıyordum çalışmaya. Sonra okula… Akşamları yine bakımevine gidiyordum.
Aileniz destekledi mi?
Annem endişeliydi. Düşünün, beni çok büyük zorluklarla mülteci kampından Amerika’ya getirmişti. Güzel bir geleceğe modellikle değil, iyi bir eğitimle ulaşmamı istiyordu. Ama sonuçta yanımda oldu.
Şöhret olmak mı istiyordunuz?
Taç ve şöhret umurumda değildi. Hedefim daha büyüktü: Tesettürlü kadınların da modasının olabileceğini göstermek istiyordum! Her kızın bikiniyle katıldığı yarışmaya haşemayla katıldım; benim gibi tesettürlü kızlara örnek olabilirim diye düşündüm.
Ciddi bir sorumluluk… Kaç yaşında başınızı örttünüz?
7 yaşından beri tesettürlüyüm. Ailem ve yakınlarım da öyle. Baskıyla kapanmadım. Bu benim doğalım.
Bakın, ben inancıma karşı sorumlu hissediyorum. Tesettürlü genç kızlar için rol model olma sorumluluğunu ödül olarak görüyorum, onur duyuyorum. Dikkat çekmek veya fark edilmek için tesettürlü değilim.
Modellik ve Müslümanlık sorunlu bir birliktelik oluşturmuyor mu?
Bakın, ben inancıma karşı sorumlu hissediyorum. Tesettürlü genç kızlar için rol model olma sorumluluğunu ödül olarak görüyorum, onur duyuyorum. Dikkat çekmek veya fark edilmek için tesettürlü değilim.
Yine de modelliğin kapanmanın maneviyatıyla ters düşen yanları yok mu?
Modellik bir sanat ve yaratıcı bir alan. İnsanlar modanın bu işlevini unutuyorlar. Dünyanın bazı yerlerinde kadının kapanması eleştirilirken, bazı yerlerinde tesettür giymemek eleştiriliyor. Bakış açısı ve inançlarla ilgili bir farklılık var. Tesettürlü olsanız da olmasanız da giydikleriniz, sizin kişiliğinizin bir yansıması. Ben olaya böyle bakıyorum.
Ama kapanmak, bakışlardan kendini sakınmak için de değil mi? Podyum ise tüm bakışların size çevrilmesi için dizayn edilmiş bir alan…
Podyumda kendimi tüm bakışların çevrildiği bir yerde gibi hissetmiyorum ki. Herkesin içinde kendime yakışanı giymiş bir kadın olarak hissediyorum.
Gazeteci Ayşe Arman tesettür giyerek bir gün boyunca şehri dolaştığında, “Dişiliğim silinmiş gibi hissettim. Kimse bana bakmadı” yazmıştı. Böyle hissediyor musunuz?
Bir kadının sadece başkalarının bakışıyla kendini kadın gibi hissetmesi üzücü. Zira kadınlığınızı hissetmek dış görünüşle alakalı değil. İçten gelen bir enerji o. Tek başına, çevrende kimse yokken de kendini güzel ve kadınsı hissedebilirsin.
Kadın bedeninin metalaştırılması konusuna nasıl bakıyorsunuz?
Tüm dünyada kadının dış görünüşüne indirgenmesini ve onun üzerinden değer verilmesini üzücü buluyorum. Kadınlar hayata değer katan, üreten ve hayatın her alanında çalışan varlıklar. Dolayısıyla kadına ‘insan gibi’ değer verilmesini savunuyorum. Ama ne yazık ki burka da giysen sana sarkıntılık edecek zihniyetler hep var. Kadınları önce insan olarak kabul edip, önyargılardan vazgeçmenin zamanı çoktan geldi.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *