Gazze’de El-Hamdallah Konvoyuna Yapılan Başarısız Saldırı

Velid Abdulhay

Siyonist işgal rejimiyle güvenlik koordinasyonu iktidarı olan Filistin Yönetimi’nin başbakanı Rami El-Hamdallah’ın Gazze’deki konvoyunun kuyruğunu hedef alan patlama, bunun arkasında duranlarla bunların amaçları hakkında birçok yorum ve değerlendirme yapılmasına neden oldu. “Güvenlik Koordinasyonu Yönetimi”nde yer alan bazı şahısların alelacele Hamas hareketini şöyle veya böyle ima ederek suçlamaları, bu girişimin meydana geldiği ortam ve şartları iyi değerlendirmemizi gerekli kılmaktadır.

Bir: Hamas’ın Gazze’de üstlendiği güvenlik işini Siyonist rejimle her türlü güvenlik koordinasyonunu sürdüren Filistin Yönetimi’ne teslim etmesini sağlamak için Hamas’a daha fazla baskı uygulamak ABD, İsrail ve Filistin’deki güvenlik koordinasyonu yönetiminin ortak hedefidir.

Bu, Gazze’yi silahsız ve direnişsiz bir bölgeye dönüştürmek demektir. Bu hedefin gerçekleşmesi için de Gazze halkının duygularını kabartmak amacıyla halka maddi ve manevi açıdan ağır bir baskı yapma politikası sürdürülüyor. Ancak on bir yıldır uygulanan bu politika etkili olmayınca, bu kez başka yol ve yöntemlerle baskı kurmak gerekiyordu. Görünen o ki yeni strateji “Filistin uzlaşısının kapsamlı bir güvenlik ortamına ihtiyacı var” iddiasını esas alıyor. Bununla düşmanla güvenlik koordinasyonu sürdüren Güvenlik Koordinasyonu Yöntemi (Filistin Yönetimi) güçlerinin Batı Yaka’daki görevlerini Gazze’de de yapmalarına olanak vermek istiyorlar. Meydana gelen patlama şu soruyu sormak demektir: “Bu yönetim güvenlik işi elinde olmadan Gazze’deki işine nasıl dönebilir ki?” Bu, önümüzdeki dönemde Filistin Yönetimi’nin Gazze’de daha fazla güvenlik yetkisini şart koşacağını gösteriyor. Bu da Gazze’deki güvenlik işine nüfuz etmek demektir. Bu durum, sağanak yağmurların başlangıcı, silahın da tamamıyla Filistin Yönetimi’nin eline geçmesi demektir. Bu, İsrail, Amerika ve Koordinasyon Yönetiminin en önemli ortak stratejisidir.

İki: Patlamanın hedefi Başbakanı öldürmek değildi. Hamas onu öldürmek istese bu yolla ve bu şekilde başarısızlıkla sonuçlanan bir eylemle yapmazdı. Bu patlama, daha önce hiç Gazze’yi ziyaret etmeyen Güvenlik Koordinasyon Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas’ın bölgeyi ziyaret etmeme mazeretine yeni bir mazeret ekledi. Gazze’ye güvenlik sorunu nedeniyle gelmiyor. Buraya gelmeyerek bölgeye yönelik baskıları bu şekilde daha iyi sürdürebileceğine inanıyor. Abbas bundan böyle “Gazze güvenli olmadığından oraya gitmiyorum. El-Hamdallah’a yapılanlar ortada” bahanesini öne sürecektir. Böylece Gazze’ye gelmeme bahanesi yerinde duracak ve bölgeye yaptırımları da sürdürecektir.

Üç: Patlamadan hemen birkaç dakika sonra Hamas’ı suçlamak, Hamas’ı genelde Gazze toplumu özelde ise Mısır nezdinde uzlaşıyı uygulama ortamını sağlayamama konusunda sorumlu taraf haline getirme girişiminden başka bir şey değildir. Tuhaf olan ise, Fetih sözcüsünün soruşturmayla ilgili sonucun en kısa zamanda açıklanmasını istemesi, bu konuda yapılacak bir gecikmeden Hamas’ın sorumlu olacağını açıklamasıdır. Hâlbuki aynı Fetih, Filistin lideri Yasir Arafat’a yapılan suikastın üzerinden on üç yıl geçmesine rağmen hâlâ soruşturmanın sonuçlarını açıklamamıştır.

Dört: Acaba başarısız eylemin, yakında ABD, İsrail ve Bazı Arap ülkelerinin Gazze’deki insani durumu görüşmek için yapacakları toplantıyla bir alakası var mı? Tabi, toplantıya katılacak Arap ülkelerinin Hamas hareketini terör örgütü kabul ettiklerini unutmamak gerekir. Filistin Yönetimi’nin toplantıya çağrılmaması onun gizliden orada olmamasını gerektirmez.

Olayı analiz ederken en can alıcı soru “bundan kim istifade edecek?” sorusudur. Bilinçli yapılan başarısız saldırıda Hamas’ın çıkarının olmadığını düşünüyorum.

Patlama, Gazze’nin güvenliğinin Güvenlik Koordinasyon Yönetiminin emrine amade olması için çağrı yapanların eline yeni bir koz verecektir.

Filistin Enformasyon Merkezi