Bir başka bahara ertelenmişlikler müptela olsan da çözülmezler ki! Hey Hak, ne çare… Sessiz sedasız geçen mevsimler ömrümüzü tüketiyor ve biz bunu bile bile geçemiyoruz önüne.
Elif İsmailoğlu
Kimsesiz bir kıştı geçen kış, sanki bu kış farklıymış gibi. Bazen düşünüyorum da aramıza bir mevsim değil bir koca hayat girmiş gibi hissediyorum. Ben mi erkendim sen mi geç kalmıştın bana, düşünüp duruyorum aklıma geldikçe.
beyaz unutkanlık mevsimi
siyah
ayrılığın bahara dönük yüzü
müptelayım…
Müptelayım mevsimlere, kışa ve güneşe.. ve geceye müptelayım ve siyaha.. Bürünüp bir zaman beyaza, siyah görünce toz olanlara… Mis gibi kokan odun ateşinin dumanına da..
Bir başka bahara ertelenmişlikler müptela olsan da çözülmezler ki! Hey Hak, ne çare… Sessiz sedasız geçen mevsimler ömrümüzü tüketiyor ve biz bunu bile bile geçemiyoruz önüne.
Beyaz saf, beyaz barış, beyaz istikrar, masumiyet, huzur, güven… Aynı zamanda ölümdür beyaz, sonra matemdir de bence ve kefendir beyaz…
Parantez içindedir siyahın matemi; aslında güçtür siyah, yalnızlığın ve gizemin dengesidir siyah. Hem siyahtır yaşam, hem de beyaz. Beyaz olmadan siyahın, siyah olmadan beyazın kıymeti bilinmez. Beyazın içinde kendimize gömülüp acı çeksek de siyahı unutmak mümkün olmuyor hiç.
Gündüzle gece kadar farklıyken nasıl oluyor da birini görünce diğerini getirebiliyoruz aklımıza. Diğerinin soğukluğunu hissettikçe bir diğerinin sıcaklığı nasıl oluyor da ısıtıyor bizi? Kim kime teslim oluyor biliyor muyuz peki? Siyah mı beyaza, beyaz mı siyaha; ateş mi suya su mu ateşe? Güneş mi aya, ay mı güneşe?
Kış mesela yaz mevsimini bekler mi heyecanla? Yaz, yorulur da mı sonbahara bırakır yerini?..
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *