Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle düzenlenen “Kadının Güçlenmesi Strateji Belgesi ve Eylem Planı” tanıtım toplantısına katıldı.
“Kadının Güçlenmesi Strateji Belgesi ve Eylem Planı” tanıtım toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kadınların sorunları üzerine birçok konuya değindi ve iyileştirmeler yaptıklarını istihdamdaki paylarını yüzde 9 artırdıklarını söyledi. Erdoğan’ın konuşmasında İslam’ın hükümlerine ilişkin sözleri ise dikkat çekti. Erdoğan, “Siz İslam’ı 14 asır, 15 asır öncesi hükümleriyle kalkıp da bugün uygulayamazsınız, böyle bir şey yok. Onun için de bugün İslam’ın uygulanması, yer, zaman, koşullar, her şeyiyle o da ne yapıyor, değişiyor. İslam’ın güzelliği burada zaten.” diye konuştu, marjinalleri asla dikkate almayacaklarını vurguladı.
Programda; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım ve eşi Semiha Yıldırım, Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu, Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, Maliye Bakanı Naci Ağbal ile Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan da hazır bulundu.
Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezinde gerçekleştirilen toplantıda bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü tebrik ederek, eylem planının hayırlı olması temennisinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’de, Irak’ta, Libya’da, Myanmar’da, Türkistan’da, Filistin’de ve dünyanın her köşesinde mağdur, mazlum, muhtaç duruma düşmüş tüm kadınlara Allah’tan sabır dileyerek, anneleri, babaları, eşleri, çocukları, yakınları gözleri önünde katledilen, ölümden beter muamelelere maruz bırakılan, istismar edilen tüm kadınların acılarını yürekten paylaştıklarını ifade etti.
“BAŞARIMIZIN EN ÖNEMLİ KRİTERLERİNDEN BİRİ KADINLARIN İSTİHDAMDAKİ YERİDİR”
Tek bir mazlumun ahının dahi arşı titretmeye yeteceğine inanan insanlar olarak, bu durum karşısında sessiz, tepkisiz kalmalarının düşünülemeyeceğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Nitekim ülkemize sığınan ve çoğunluğu kadınlardan, çocuklardan, yaşlılardan oluşan dört milyon mazluma, yedi yıldır, kendi kardeşlerimizden ayrı tutmayacak şekilde sahip çıkıyoruz” dedi.
Dünyanın dört bir yanında yürütülen insani yardım çalışmalarında öncelikli hedeflerinin hep kadınlar olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkemizde de sırf kendi zihninin vehmi olan üstünlük duygusu sebebiyle kadınlara kötü muamele eden, hatta canına kıyan anlayışlara karşı mücadeleyi de kesintisiz devam ettirdiklerini söyledi.
Geçtiğimiz 15 yılda aile hayatında, iş dünyasında, eğitimde, sağlıkta ve diğer tüm alanlarda kadınların statüsünü hak ve adalet eksenli bir anlayışla yükseltmek için çok önemli çalışmalar yaptıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu çalışmaları şöyle özetledi: “Anayasamızdaki, kanunlarımızdaki ve diğer mevzuatımızdaki eksiklikleri tamamladık, varsa yanlışları düzelttik. Bitti mi? Hayır. Çünkü bütün bu yasalar sürekli güncellenmesi gereken yasalardır. Hayat dinamiktir, gelişiyor. Bu gelişmeler karşısında zaten yapmıştık diyemezsiniz, güncellemeye mecbursunuz ve güncellemek suretiyle de yaşamı yeniden tanzim etmiş olursunuz. Konuyla ilgili uluslararası sözleşmelere ilk taraf olan ülkeler arasında yer aldık. Başarımızın en önemli kriterlerinden biri, kadınlarımızın istihdamdaki yeridir. İş gücüne katılımlarını ve istihdamdaki yerlerini yaklaşık 9 puan artırdığımız kadınlarımız, bugün hayatın her alanında geçmişle mukayese edilemeyecek bir yere sahiptir.”
“KADINLARIMIZA ÖNEMLİ DESTEKLER VERDİK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hem kendi işini kuran, hem de iş gücüne katılan kadınlara önemli destekler verdiklerini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: “Doğum izninden çocuk bakım hizmetlerine kadar her alanda kadınlarımızın aile hayatından da taviz vermeden çalışmaya devam edebilmelerini sağlayacak düzenlemeler yaptık. Eğitim-öğretimde fırsat eşitsizliğini ortadan kaldırmak için kız çocuklarımızın okula gönderilmesini teşvik edecek pek çok tedbiri hayata geçirdik. Örneğin, Başbakanlığımın ilk döneminde eşimle birlikte Şanlıurfa’dan ‘Haydi Kızlar Okula’ kampanyasını başlatmak suretiyle, okula gönderilmeyen kızlarımızın önünü açtık. Bu sayede ilk, orta ve lise düzeyinde erkek, kız çocuklarımızın okullaşma oranları eşitlendi. Üniversitede ise kızlarımız yüzde 44 ile yüzde 40 olan erkeklerin önüne geçti.”
Kadınların karar alma mekanizmalarına ve siyasete katılımında da tarihî ilerlemeler kaydettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002 yılında parlamentoda 24 olan kadın milletvekili sayısının 2015 seçimlerinde 81’e yükseldiğini, akademisyenler içinde kadınların oranının yüzde 44’ü, yargı mensupları içinde yüzde 31’i, üst düzey bürokraside ise yüzde 12’yi bulduğunu söyledi.
KADININ GÜÇLENMESİ STRATEJİ BELGESİ VE EYLEM PLANI
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu çerçevede atılan adımları geleceğe taşımak için hazırlanan ve 2018-2023 dönemini kapsayan “Kadının Güçlenmesi Strateji Belgesi ve Eylem Planı”nın kapsamlı ve bütüncül bir strateji belgesi olduğunu belirtti. Belgenin amaçlarından birinin de, bu konuda çalışan tüm kurumların, kuruluşların ve tarafların iş birliği içinde hareket etmesini sağlamak olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu belgeyle kadınların güçlendirilmesi konusunda yapılan ve yapılacak olan tüm çalışmaların dayandığı bir politika rehberi ortaya konduğunu ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan söz konusu strateji belgesi temelinde yapılacaklar konusunda şunları kaydetti: “Eğitim-öğretimde zaten önemli mesafe kat ettiğimiz kızlarımızın örgün ve yaygın eğitimdeki etkinliklerini geliştirmeyi amaçlıyoruz. Sağlıkta kadınların kendi özel durumlarına uygun şekilde sağlık hizmetlerinden en ileri düzeyde yararlanmalarını hedefliyoruz. Ekonomide kadınların iş kurma ve emek bakımından çalışma hayatındaki yerlerini güçlendirme ve geliştirme gayreti içinde olacağız. Karar alma mekanizmalarına katılım hususunda siyasetten bürokrasiye, özel sektörden sivil topluma ve meslek kuruluşlarına kadar her alanda kadınların aktif temsilini yükseltmek için çalışacağız. Medyada içerik ve temsil bakımından kadınların yerlerini tahkim etmeyi, bunun yanında iletişim araçlarının verimli kullanımını teşviki öngörüyoruz.”
“ÇOCUK HER ŞEYİ ANNESİNDEN ÖĞRENİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının devamında eğitim öğretimi sadece okulla sınırlı görmediğini, kadının tüm insanlığın ilk öğretmeni olduğunu vurguladı ve “Çocuk, doğumu öncesinden başlayarak, hayata gözlerini açtığı andan itibaren uzunca bir süre, her şeyi annesinden öğrenir. Onun için benim gözümde kadınlar, insanlığın öğretmenidir” dedi. Aile içinde kadının kimi zaman görünen, kimi zaman görünmeyen belirleyici rolünün, bu öğretmenlik vasfından geldiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kadınlarda zaten Allah vergisi bir kabiliyet olan güçlü bir sezgi var. Öğretmenlik yetenekleriyle birleştiğinde ortaya elleri ayakları öpülesi analar, ömür boyu sırtımızı yasladığımız eşlerimiz, gözümüzün nuru kızlarımız çıkıyor” dedi.
Ailede kadın iyi bir öğretmense, babanın eksiğini de, okulun eksiğini de, toplumun eksiğini de gidereceğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan her bir kanalı ayrı bir sorun, ayrı bir kanalizasyon hâline dönüşmüş olan medyanın şerrinden çocukları, aileleri ve milleti koruyacak olan ilk ve güçlü kalkanın yine kadınlar ve anneler olduğunu belirtti.
“ANNE VURGUSUNDAN RAHATSIZ OLUYORLAR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan kadın meselesi konuşulurken “anne” vurgusu yapmasından rahatsız olanlar olduğunu bildiğini söyleyerek “Gerçekten de birileri ısrarla bizim validelerimizi, kadınlarımızı yanlış anlatamaya, yanlış göstermeye çalışıyor. Kadını annelik vasfından ayırmak demek, onun en büyük ayrıcalığını elinden almak, aynı zamanda tabii sıfatı olan öğretmenliğini de yok saymak demektir. Ülkemizde kadınlarımızın hakları, hukukları, sorunları konusunda şahsım kadar duyarlı, şahsım kadar somut politikalar üretmiş, şahsım kadar icraat ortaya koymuş bir başka siyasetçi, bir başka cumhurbaşkanı var mı bilmiyorum, bu işi çok önemsedim” şeklinde konuştu.
Zaman zaman yaptığı “en az üç çocuk” tavsiyesinin de birilerini rahatsız ettiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Rahatsız olanlar niye rahatsız oluyor biliyor musunuz? Bu millete düşman oldukları için rahatsız oluyorlar. Çünkü bir milleti millet yapan nedir? Ailedir. Aile nereden oluşuyor? Tabii ki anne-baba. Eğer biz bu milleti güçlü kılarsak, nüfusumuzu -ki dinamik, genç nüfusumuzu- eğer artıracak olursak, inanın Batı bizim bu yükselişimiz karşısında kaçacak delik arar. Onlar zaten eriyor, ama biz güçlenmemiz lazım; onun için nüfus çok önemli.” dedi.
“MARJİNALLERİ ASLA DİKKATE ALMAYIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının devamında gündemdeki tartışmalara da değindi. Var oluş gayesi sadece istismar olan, milletin ve bu noktada bütün dinimizin değerleriyle hesaplaşmaktan başka hiçbir hedefi olmayan marjinalleri asla dikkate almayacaklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, son günlerde din adamı olarak ortaya çıkıp kadınla ilgili çok farklı açıklamalarda bulunan, dinde kesinlikle yeri olmayan, kendine göre içtihatta bulunan kişilerin ortaya çıktığını, bunları anlamanın mümkün olmadığını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Yani bunlar ya bu asırda yaşamıyorlar, çok farklı bir dünyada, farklı bir asırda, zamanda yaşıyorlar, çünkü İslam’ın güncellenmesinin gerektiğini bilmeyecek kadar da aciz bunlar. İslam’ın hükümlerinin güncellenmesi vardır. Siz İslam’ı 14 asır, 15 asır öncesi hükümleriyle kalkıp da bugün uygulayamazsınız, böyle bir şey yok. Onun için de bugün İslam’ın uygulanması, yer, zaman, koşullar, her şeyiyle o da ne yapıyor, değişiyor. İslam’ın güzelliği burada zaten, önemi burada. Şimdi birçok hoca efendi tabi beni tefe koyup çalacak, o ayrı mesele. Rabbim bizi tefe koymasın, mesele orada.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, istisnaları genelleştirmenin, tarihin belli bir döneminde toplumların kendi özel şartlarına dayalı uygulamalarını ve geleneksel davranışlarını günümüze taşımaya çalışmanın sadece meseleyi sulandırmaya yaradığını belirtti. Ortada bir sorun olduğunu gördüklerini ve bunu çözmeye çalıştıklarını, eksikliklerin olabileceğini, kimi durumlarda yanlış da yapılabileceğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunların iyi niyetle ve yapıcı bir tutumla ortaya konması hâlinde derhal düzeltilmesinin mümkün olduğunu söyledi.
“BIRAK BU İŞLERİ!”
Reklamın iyisi kötüsü olmadığı anlayışıyla dikkati çekmek, popüler olmak, isbatı vücud yapmak için söylenen sözleri asla kabul edemeyeceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bu tartışmayı dinimizin kavramlarıyla yürütmek sadece kadınlara değil inanın inancımıza da dinimize de haksızlıktır. Tıpkı diğer alanlarda olduğu gibi dini hususların tartışılmasında da seviyeler var. Kur’an’a, sünnete, icma ve kıyasa vakıf olmayan insanlara misal kabilinden bile olsa birtakım uygulamaları anlatmaya kalktığımızda züccaciye dükkânına giren fil misali bir sürü başka şeyi kırıp dökmeniz kaçınılmaz hâle geliyor. Bakıyorsun birisi sünneti, öbürü icmayı tartışıyor. Bırak bu işleri. Aslolan nedir? Bizi mukaddes kitabımız Kur’an’dır. Kur’an’a ters değilse mesele bitmiştir. Eskiler, kudema, ‘Vusulsüzlüğümüz, usulsüzlüğümüzdendir’ derdi. Yani ‘Bir neticeye kavuşmak ancak doğru usullerle mümkün’ derdi.”
Farazi tartışmaları günümüz hayatının bir parçası gibi anlatmanın hiç kimseye fayda sağlamayacağına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu konularda söz söyleyen, görüş beyan eden herkesi dikkatli olmaya, kendileriyle birlikte değerlerimize zarar vermemeye, kadınlarımızı da rencide etmemeye davet ediyorum. Bilhassa da ilim erbabımızın bu konuda azami hassasiyet göstermesi gerektiğini düşünüyorum” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Geçenlerde Diyanet’ten sorumlu olan Başbakan Yardımcıma da söyledim, Bizim Diyanet Teşkilatımızın Din İşleri Yüksek Kurulu var ve Din İşleri Yüksek Kurulu’nda da çok çok vasıflı ve bütün ilim dallarında yetki sahibi olan hocalarımız var, tefsirde, hadiste, fıkıhta, birçok. Bütün bu hocalarımız ne iş yapıyorlar, niye sessiz kalıyorlar? Sessiz kalıp bu alanı niçin bu adamlara kaptırıyorlar? FETÖ olayı da böyle oldu, FETÖ konusu da böyle oldu. Söyledik söyledik, sonunda bir şûra yaptırdık. Şimdi tabii asıl konuşması gereken konuşmayınca meydan kime kaldı? FETÖ’ye kaldı, FETÖ’nün arkasından gelen maalesef tiplere kaldı. Onların da zaten vasıfları ortada, FETÖ’nün kalitesi, vasfı ortada. Arkasından gidenler ne yazık ki ona tabi olduklarına göre onlar ondan daha da geri.”
“METANETLERİNİ GÖRDÜĞÜMÜZDE, GELECEĞE GÜVENİMİZ GÜÇLENİYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının devamında, ülkemizin ve milletimizin içinden geçtiği kritik dönemde gösterdikleri sağlam duruş dolayısıyla kadınlara müteşekkir olduklarını ifade etti. Şehit annelerinin, eşlerinin, evlatlarının metanetlerini gördüklerinde geleceğe olan güvencelerinin güçlendiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dün Çanakkale’de vatan uğruna onları kurban ettiklerinin işareti olarak saçlarına kına yakıp evlatlarını cepheye gönderen anneler, bugün de aynı bilinçle, aynı inançla evlatlarını mücadeleye, savaşa uğurluyor. Ve şimdi 15 Temmuz’da olduğu gibi yine askerimiz bu inançla, bu aşkla yürüyor, hiç çekinmiyor, dağ-taş demeden yürüyor. Eşler, kız kardeşler, evlatlar, şehit olan asker-polis yakınlarının elbiselerini giyerek katıldıkları cenaze törenlerinde aynı vakur duruşu sergiliyorlar. Böyle bir milletin ferdi, böyle annelerin evladı, böyle kadınların kardeşi olduğum için Rabbime binlerce kez hamd ediyorum” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Fırat Kalkanı Harekâtı bölgesinde, Zeytin Dalı Harekâtı’nın yürütüldüğü Afrin’de, terör örgütlerinden temizlenen yerlerde ocakları tüttürecek, kesintiye uğrayan hayatlarını yeniden kuracak olanların yine kadınlar olduğunu vurguladı.
“KADINLARI METALAŞTIRANLAR GİBİ OLMAYACAĞIZ”
Türkiye olarak, Suriyeli kadınların kendileri ve aileleri için yeni bir gelecek kurma mücadelelerinde yanlarında olmayı sürdüreceklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı: “Dünyada kadın hakları diye ortalığı ayağa kaldıranlardan tek birinin dahi dönüp bakmadığı, derdini sormadığı, sıkıntısına ortak olmadığı bu hanım kardeşlerimiz için elimizden geleni yapacağız. Biz hiçbir zaman güya eşitlik adına kadınların sırtına en ağır yükleri sararak onları metalaştıranlar gibi olmayacağız, öyle davranmayacağız. Nisa olan, insan olan kadına gerçek anlamda insan gibi muamele edilmesini sağlarken onun tüm haklarını korumak toplum ve devlet olarak elbette boynumuzun borcudur. Bu borcu ifa etmek için çıktığımız yolda bugüne kadar hep kadınlarımızla birlikte yürüdük, inşallah bundan sonra da mücadeleyi yine onlarla birlikte vereceğiz. Bu duygularla bir kez daha sizlerin ve tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Gününüzü tebrik ediyorum.”
2 Comments
İSMAİL TEK
9 Mart 2018, 14:56İnandığım Allah’a hamdolsun. Her ruh kendi göğüs kafesin de kazandığına karşılık rehindir.
REPLYİnsanı yaratan Allah’tır İnsan hiç birşey değilken yaratılmış akledip düşünmeyle sorumlu bizler biliyoruz ki gönderdiği dinin muhafızı kendisi olan Allah’tır ve yarınına/gayba hiç kimseyi ortak etmemişken kitabınının hükümlerini heva ve heveslere göre geçmiş zamana hitaptır diyen anlayışlarına, nefislerinine uygun sınırlara geriye çekilmesine çalışmak beyhudedir. Allah kitabını herkese açıkça eşitçe bildirsin diye Cebrail vasıtasıyla Elçilerine ayetlerini indirmiş Elçiler uygulamaların da tatbik etmiştir. O zaman da şehrin ileri gelenleri dahil, çoğunluk fifti fifti teklifler sunmuş şartlar ileri sürmüşler kabul görmemiş kaybetmişlerdir. İslamı belli bir parçanın veya zümrenin anlayışına göre yön ve şekil alacağını zannedenler çöl de serap görenlerdir. İnancın temellin de Allah’a has kılınmayan uygulamalar/yaşayışlar teslimiyetiyle alakalıdır.
mbozac
9 Mart 2018, 12:59şimdi bu sözden ne çıkarmamız gerek; çek çekebildiğin yere, herkesin kastı da başka, amacı da… aynı havuzdan beslenen biri, hayır diğeri evet diyor, ne olacak… niye şimdi? reformasyon nereye varacak? nerede başlayıp nerede duracak? ‘ahkamın değişmesi’ ne demektir, anlaşılan nedir? dinin tamamına ne zaman varacak?
REPLY