Bu kuruluşların düşünce ürettikleri sanılır. Oysa bunlar Amerikan derin devletinin belirlediği stratejilere katkılarda bulunurlar. Bu katkılar sadece düşünce üretimi ile yapılmaz.
Türkiye’de ismi en çok bilinen Amerika merkezli iki düşünce kuruluşu Rand Corporation ve Hudson Institute hakkında Mehmet Barlas, önemli noktalara işaret etti. Rand Corporation internet sitesinde Türkiye aleyhine yayınlanan bir yazı üzerine Rand ve türevi Hudson’ın operasyonlarına karşı uyanık olunması gerektiğini belirten Barlas, Sabah gazetesindeki köşesinde “Ne kadar uyutulduğumuzu ve aldatıldığımızı öğrendikçe, uykularımız kaçmıyor mu? Soğuk Savaş döneminden başlayarak bize “Hür Düşünce” ve “Sorgulayan Akıl” diye öğretilenlerin, dış dünyada ve özellikle Amerika’da yazılan senaryoların öğeleri olduklarını çok geç anlamadık mı? Aramızdan birileri Amerika’nın “Düşünce Kuruluşları”nda görev aldıkları zaman, onların bilge kişiler olduklarını kabullenmedik mi?” diyen Barlas şöyle devam etti:
Bu düşünce kuruluşlarından biri olan RAND Corporation’un internet sitesindeki bir yazıda “DEAŞ’ın Türkiye’ye üs kuracağını ve buradan Batı’ya saldıracağı” şeklindeki bir varsayımı okuyunca, kendi kendime güldüm.
Sözde düşünce kuruluşları
Bu RAND, “Resarch” ve “Development” kelimelerinin baş harfleri birleştirilerek oluşturulmuş bir “Think Tank” yani “Düşünce kuruluşu”nun adıdır. Doğrudan Pentagon’un yani Amerikan Genelkurmayının bir organıdır. Amerikan hükümeti bu Düşünce Kuruluşu’na da bütçeden her yıl milyonlarca dolar ödenek ayırır. “Hudson Enstitüsü” diye bilinen Think Tank da, RAND’ın bir türevidir.
Ajanlar kiralarlar
Bu kuruluşların düşünce ürettikleri sanılır. Oysa bunlar Amerikan derin devletinin belirlediği stratejilere katkılarda bulunurlar. Bu katkılar sadece düşünce üretimi ile yapılmaz. Dünyadaki hedef ülkelerde çeşitli mesleklerden insanlar gizlice maaşa bağlanarak, amaçlanan hedefe karşı çalışmalar yaparlar. Bu hedefler, bazen bu kiralık insanları kendi ülkelerine yönelik komploların ajanları haline de getirir.
Yeni hedefler
Örneğin RAND yolun başında Sovyet komünizminin çökertilmesini amaçlayan çalışmalar yapmıştı. CIA ile RAND’ın işbirliği sonucunda her türlü yeraltı çalışmaları yapılmıştı. Şimdi ise RAND özellikle Müslüman nüfusun ağırlıklı olduğu ülkelere dönük sözde araştırma çalışmaları ile, bu ülkelerin iç siyasetlerini şekillendirmeye çalışıyor. Bu açıdan Türkiye özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bağımsızlığı ön planda tutan politikaları dolayısıyla, RAND’ın en fazla ilgi duyduğu ülkelerden bir tanesidir.
Hedefte miyiz?
Carnegie Endowment, Trilateral Commission, Heritage Foundation, Progressive Policy Institute benzeri düşünce kuruluşları, tıpkı RAND’ın yaptığı gibi Amerikan dış politikasının belirlenmesinde önemli rol oynamışlardır. Şimdi bunlardan biri “DEAŞ’ın Türkiye’ye üs kuracağını ve buradan Batı’ya saldıracağı” gibi bir saçmalığı seslendirdiğine göre, Türkiye’deki iktidar bunların hedefindedir. Yani çok dikkatli olmamız gerekiyor.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *