İsrail kaynakları haritaları bile yayınlamaya başladığına göre, Suriye’yi üçe bölme planı üzerinde, kendisinde aleme nizam verme yetkisini gören güçler arasında konuşmadan sağlanan bir anlaşma var.
Bu sözler Milliyet yazarı Hakkı Öcal’a ait. Öcal’a göre “ABD ile doğrudan silahlı çatışmayı göze alamayan Suriye ve Rus kuvvetleri, bir köşe kapmaca oyunu çerçevesinde, henüz PYD’ye verilmemiş alanları ele geçirme çabası içinde.”
Öcal şöyle devam ediyor:
ABD’nin “inandırıcı inkâr” siyaseti doğrultusunda, bakanlara veya Başkan’a değil de, sırasında “O da kim ki?” denilebilecek bir saha komutanının ağzından ABD kuvvetlerinin ve YPG ile ortaklık anlaşmasının devamına ilişkin açıklamaları sürüyor. Bu yoldaki her söze karşılık Rusya, Baas rejimi ile arasındaki ittifak anlaşmasına dayanarak yeni bir üs açıklamasında bulunuyor.
ABD’nin “DAEŞ bitince çekileceğiz” sözünü ciddiye almış olabilecek bir kamuoyunu tatmin amacıyla olsa gerek, bittiği ilan edileli (ve son terörist otobüslerinin Rakka şehirlerarası terminalinden ayrılışını gösteren BBC videosu yayınlanalı) iki aydan fazla zaman geçtiği halde, hiç beklenmedik yerlerde yeni DAEŞ bölgeleri ortaya çıkmaya, DAEŞ teröristlerinin yeniden örgütlendiği ve hatta saldırıya geçtiği haberleri servis edilmeye başlandı. Amerikan Merkezi Komuta Merkezi (CentCom) komutanı Orgeneral Joseph Votel’in ifadesiyle, YPG ile ABD’nin ortaklığı, bu teröristleri eğitme ve donatma, sahada askeri danışmanlık desteği verme ve benzeri ilişkileri, bu grup DAEŞ’e karşı mücadeleyi sürdürdükçe geçerli olacak. Şartı koyan ABD, şartın yerine gelip gelmediğini belirleyen ABD! Ve bu ABD şu ana kadar Suriye’nin yüzde 32’sini ve üretilen petrolün tamamını PYD’ye vermiş bulunuyor.
ABD ile doğrudan silahlı çatışmayı göze alamayan Suriye ve Rus kuvvetleri, bir köşe kapmaca oyunu çerçevesinde, henüz PYD’ye verilmemiş alanları ele geçirme çabası içinde. Bu yarış, öyle görünüyor ki, Suriye’nin Fırat’ın doğusunda kalan kesiminin bir Kürt bölgesi olmasıyla sonuçlanacak. Bu bölgedeki petrollerin Baas ve Esad’ın elinde kalacak olan kesimle paylaşılmasını öngören bir anlaşma her an yapılabilir.
Rusya’nın kurduğu yeni altı üssü de haritadaki yerlerine oturttuğunuz zaman, Fırat’ın batısından Lübnan ve Akdeniz’e kadar olan kesimin İran’ın vekil ordusu Hizbullah ve Esad’ın koruma alayı konumundaki Rus Dağ Şahinleri Tugayı tarafından işgal edildiği görülüyor. Rus ve Suriye birliklerinin İdlib’e doğru hızla harekâtı, Halep’i de bu bölgeye dahil etmek istediklerini gösteriyor.
Âlâ! Fırat’ın doğusu Kürt, batısı Şii bölgesi olacak öyle mi? Peki Suriye halkının savaştan önce yüzde 75’ini oluşturan Sünnilere ne kalıyor? Bu halkı temsil eden muhalefet cephesinin laik ABD, AB ve Türkiye aydınları tarafından onaylanabilecek bir bölük askeri bile kalmadı. Kimine şucu, kimine bucu, bir kısmına şeriatçı, bir kısmına El Kaideci, Daeşçi, Talibancı yaftaları yapıştırıldı. Henüz Türkiye’deki kendini bilmezler dışında uluslararası bir çamur atılmamış olan Özgür Suriye Ordusu’nun, Türkiye’nin sınır güvenliği operasyonu çerçevesinde ele geçirdiği yüzde 3’lük iki kasaba mı “üçüncü bölge” olacak?
Bu kasabalarda çok iyi turp yetiştiğini söylemek lazım Trump ile Putin’e.. Esat bilir zaten!
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *