Elif İsmailoğlu yazdı: Adını koyamadığı bir şeyler yaşar insan zaman zaman. Keşkelerle başlar cümleler. Derin iç çekişler ve hüzünler… Tükenir vakitler, tükenir ömürler…
Bu sefer yazarken titriyor ellerim, pusuya yatmış bekliyor tedirginliğim. İçimi kemiren, yavaş yavaş yiyip bitiren vehimlere kapılıyorum. Kendi dünyama yazıp anlaşılmamaktan ve tekrara düşmekten korkuyorum. Anlaşılmayacaksam neden uğraş veriyorum diyorum. Sonra yüksek, çok yüksek dağlar arasında kalmışım da çıkamayacakmışım gibi geliyor.
O zaman sol yanım çok acıyor bazen sağ yanımda ne olup bitiyor, bilmiyorum.
Kopuş mu bu? Hayata tutunamamak?
Belki de hepsi…
Kırmak gerek bacağını…
Adını koyamadığı bir şeyler yaşar insan zaman zaman. Keşkelerle başlar cümleler. Derin iç çekişler ve hüzünler… Tükenir vakitler, tükenir ömürler…
Kavuşamadığı mutluluğu için hep acı duyar ya insan. Sorsan kendisine tarifini mutluluğun; önünü arkasını bilmeden sadece ‘istediklerimi elde etmek’ diye tarif edecektir en kısa yoldan. Halbuki hatırlasa: “Hakkınızda hayırlı olduğu halde bir şeyden hoşlanmamış olabilirsiniz. Sizin için kötü olduğu halde bir şeyden hoşlanmış da olabilirsiniz. Yalnız Allah bilir, siz ise bilemezsiniz.”(Bakara 216)
Bir çizgi çekse kişi ve çektiği çizgiye arkasını dönüverse her şey o çizginin arkasında kalıverecektir belki de.
Denemek, hiç usanmadan denemek…
Yine yeni yeniden, hep denemek. Bıkmadan usanmadan denemek. Başarılı olacağını düşünerek denemek. Açıp ellerini semaya, tekrar tekrar hayırlısını istemekten vazgeçmemek.
Sen yaklaştıkça kudret sahibine, uzaklaşacaksın kötü kaygılarından. Daha yaklaştıkça kıracaksın mesela şeytanının bir bacağını. Sonra daha fazlası olacak ve sonra daha…
Sürgün edeceksin hayatından onu. Ve bir daha da müsaade etmeyeceksin hayatında olmasına. Boğulup kalmayacaksın med cezirler olduğunda.
Artık mevsimler daha güzel görünecek gözüne. İçine çektiğin hava, üzerine yağan yağmur, burnuna gelen her koku senin sevdiğin gibi olacak mesela.
Toprak atmakla sevdiğin bir şeyin üstüne, unutacak mısın sanıyorsun onunla ilgili her şeyi. Mesela kaldırıp atsan gözünün görmediği bir yere, kaybolup gidiverecek mi sanıyorsun? Ahh öyle kolay olsa unutmak, oluverse değil mi? O zaman ne kadar da basit olurdu her şey…
Unutma, bu boşluğu yalnız sen doldurabilirsin… Her şükür seni daha da feraha erdirecek, her teşekkür sana daha bir güzellik getirecek. Ruhun gelen her bir güzellikle daha da bereketlenecek…
Sonra bir keşifte bulunacaksın, işte o zaman dirileceksin ve o heyecan seni istediğine götürecek. Gizlenen gecede ortaya çıkacak olan ışığa sen bile şaşıracaksın.
“Göklerde ve yerde ne varsa Allah’ındır. İşler, dönüp dolaşıp Allah’a varır.” (Al-i İmran 109)
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *