‘Kripto para’nın yarı resmi tanımı şöyle: “Denkler arası, merkezi olmayan dijital bir para birimi; uygulaması ise işlemlerin geçerli sayılmasını sağlayan kriptografi (şifreleme) ilkelerine ve paranın kendi kendisini üretmesine dayanır.
Bitcoin nasıl üretilir, ne işe yarar? Bitcoin çılgınlığının sebebi ne? Güvenilir mi, yoksa patlamaya hazır bir balon mu? Ekonomist Doug Henwood yazdı…
Bitcoin çılgınlığının ardında ne var?
Bir zamanlar gizemli bir mesele olan Bitcoin bugün her yerde.
Ayn Rand’ın sadık bir takipçisi olmasına ve Elliot Dalga Teorisi denilen hurafeye inanmasına rağmen harika bir piyasa yorumcusu olan Robert Prechter, bir zamanlar şunu öne sürmüştü: Fiyatların sürekli yükseldiği büyük bir piyasanın akışında, halkın da gemiye katıldığını anlatan, ‘genel kabul noktası’ adlı bir olgu vardır. Bu, şu demek: Sürecin son noktalarına gelinmektedir ve profesyonellerin çekilmeyi düşünmesinin vakti gelmiştir (bununla birlikte, ciddi çılgınlık durumu sıradan insanların müdahil olmasından sonra bir süre daha devam edebilir.)
LALE SOĞANI ÇILGINLIĞI GİBİ
Son birkaç yıldaki fiyat eğrisi ile 1630’ların Hollanda lale soğanı çılgınlığı, 1710’ların Güney Denizi balonu ve 1920’ler ile 1990’lardaki ABD hisse senedi cümbüşü benzeri, tarihin büyük çılgınlıklarını andıran Bitcoin’de de bu noktaya gelmiş gibi göründüğü açık.
Peki neler oluyor? Ayrıntılara geçmeden önce, paranın genel anlamda basit bir kavram olmadığını söylemem gerekir. Çoğu insan, paranın bir tür ilkel hali olan altının madenden nasıl çıkarıldığını, nasıl işlendiğini ve külçe veya madeni para şeklinde nasıl biçimlendirildiğini bilir. Altının, sözgelimi platinin aksine, niçin parasal bir konuma sahip olduğuysa daha az belirgin bir mesele. Fakat altın nadir bulunan, saf, kolayca bölünebilen ve her çağda kıymet verilen bir madendir.
Kâğıt paraysa bundan daha karmaşık. 1900’den 1971’e dek ABD doları altınla desteklendi; yani doların değeri, metalin belirli bir ağırlığı tarafından yasal olarak tanımlandı. Bu durum, [ABD Başkanı] Richard Nixon’ın altınla bağı kopararak ve doların değerinin döviz piyasalarındaki işlemle belirlenmesine izin vererek dünyayı şoke ettiği 1971’de sona erdi.
Doların kıymetli olmasının sebebi altın kadar ‘iyi’ olması değil; ABD’de üretilen mal ve hizmetleri onunla satın alabildiğiniz ve kritik bir biçimde, Amerikan hükümetinin vergi ödemelerinde kabul ettiği tek para birimi olduğu için değerli. Federal Rezerv’in birçok işlevinden biri de, tam olarak doğru miktarda doları – ticaret tekerleğini iyi yağlanmış halde tutmaya yetecek ama işlerin bir hiper enflasyon kriziyle kontrolden çıkmasına yol açmayacak bir miktarı- piyasaya sürmektir.
DOLAR VE ALTINDAN FARKI NE?
Oysa Bitcoin bambaşka bir yaratık. ‘Kripto paralar’ diye adlandırılan, geniş ve büyüyen bir ailenin ilk ve en ünlü üyesi. Diğer aile üyeleri arasında Ethereum, Ripple, Dash ve Monero bulunuyor fakat Bitcoin açık ara en büyükleri. Mevcut Bitcoinlerin toplam piyasa değeri 261 milyar dolar. Bu, Citigroup’un hisselerinin toplam değerinden üç kat daha fazla ve Wells Fargo’nunkilerin değerinin biraz altında. Bunların ikisi de, milyonlarca müşteriye sahip olan, gerçek para kazanan bankalar.
Bitcoin’in kökeni, 2008 yılında Satoshi Nakamoto sair adıyla yazılmış bir araştırmada yatıyor. Peş peşe girişimlere rağmen, kimse onun kim olduğunu yeterince anlayabilmiş değil.
‘Kripto para’nın yarı resmi tanımı şöyle: “Denkler arası, merkezi olmayan dijital bir para birimi; uygulaması ise işlemlerin geçerli sayılmasını sağlayan kriptografi (şifreleme) ilkelerine ve paranın kendi kendisini üretmesine dayanır. (Bu ağdalı bir tanım olsa da, şifrecilere adil davranmak gerek: Doları da kısa ve öz bir dille tanımlamak kolay değildir.)
Bu şu anlama geliyor: Bitcoin ve diğer kripto paralar, elektronik para birimleridir – elektronik muhasebe defterlerindeki veri girişlerinden ibarettir; kimsenin kontrolü altında olmayan ağ tabanlı bilgisayarlar tarafından yaratılır ve transfer edilirler. Şifrelemenin rolü yalnızca işlemin güvenliğini garanti altına almak değil, aynı zamanda bu para biriminin yenilerini de üretmektir. Kripto paraların yenileri, bilgisayarların karmaşık (ve anlamsız) matematiksel algoritmaları çözmeleriyle [bir sanal maden gibi] ‘kazılarak’ yaratılır; algoritma çözüldüğünde yeni bir ‘bozuk para (coin)’ yaratılmış olur. Özgünlüğünü ve tekliğini garanti eden dijital bir imzayla birlikte, doğumu sistemin geri kalanına ilan edilir.
Her Bitcoin, kendisinin işlem geçmişinin anonim bir dijital kaydını, yani bir ‘blok zinciri’ni barındırır. Üretici, yeni paranın değerini, para sisteme girdiği zaman elde eder. İnternet platformlarında Bitcoin satın alabilir veya satabilirsiniz; hatta birkaç Bitcoin ATM’si bile kurulmuş durumda.
NASIL ÜRETİLİYOR, BİLGİSAYAR GÜCÜ NEDEN GEREKLİ?
‘Dijital para madenciliği’, devasa miktarda bir bilgisayar gücüne ihtiyaç duyar. Kimi tahminlere göre, Bitcoin’in enerji kullanımı, günümüz itibarıyla 159 ülkenin tüketim değerlerini aşarak, ABD’deki 3 milyon hanenin kullanımına denk olabilir. Bu madenciliğin çoğu, elektrik üretiminin büyük kısmının kömürden sağlandığı Çin’de yürütülüyor. Dolayısıyla bu epey kirli bir iş. Dolaşımdaki Bitcoin sayısının 21 milyonu aşması bekleniyordu ancak şu an 17 milyona yaklaşmaktayız. İşin sınırlarına yaklaşılırken, dijital paralar yaratan algoritmaların çözülmesi de zorlaşıyor; bu durum, daha fazla bilgi-işlem gücü gerektiği ve daha fazla karbon atığı üretildiği anlamına geliyor. En soyut görünen şeyler bile genellikle derin maddi köklere sahiptir.
Bitcoin oluşturmak için kullanılan algoritmaların anlamsız olduğunu tekrar vurgulamalıyım. Bunlar yararlı bir amaca hizmet etmiyor. Bazı taraftarları için bu iyi bir şey. Zira eğer bu algoritmalar faydalı bir amaca hizmet etseydi, Bitcoin’e hakiki bir değer katabilirlerdi. Oysa bu kişilere göre, tek sınırlandırmanın insanların hayal gücü olması ve değerinin serbestçe belirlenmesine izin vermek en iyisi.
‘PARA’ OLMANIN ÜÇ KRİTERİ
Bitcoin’in teknolojisi böyle. Peki para olarak hangi noktada? Klasik bir ekonomistin para tanımı, bunun bir değer muhafaza aracı, bir hesap birimi ve bir değişim aracı olduğu yönündedir. Mağazaya gider ve 3 dolar fiyatında bir kutu konserve domates bulursunuz; mağaza bu 3 doları, konserve satıldığında gelir olarak kaydedecekti. Siz nakit olarak veya banka kartınızdan 3 dolar ödersiniz. Değer muhafaza aracınızı (elinizdeki veya bankadaki paranızı) çıkarır ve bir değişim aracı olarak kullanırsınız.
Doların değeri, bütün bu para testlerini başarıyla yerine getiren biri birim olarak ABD’deki herkes (ve diğer insanlar) tarafından tanınmasıdır. Doların değeri, satın alabileceği mallar ve hizmetler tarafından saptanır.
BITCOIN KRİTERLERİ KARŞILAMIYOR
Bitcoin’in ise bu noktaların üçünde de ciddi sorunları var. Sadece bir haftalık bir dönemde, değeri 15 bin dolar ile 21 bin dolar arasında bir dalgalanma yaşadı. Bir yıl önceyse değeri 800 doların biraz üzerindeydi. Karşımızdaki, pek de güvenilir bir değer muhafaza aracı değil. (Değeri sürekli değişiyor.)
Neredeyse hiç kimse Bitcoin’i kabul etmiyor ya da hiçbir kurum muhasebe kayıtlarını Bitcoin üzerinden tutmuyor. Yani Bitcoin, hem bir hesap birimi hem de bir değişim aracı olarak başarısız. Ve kısa geçmişi (ilk Bitcoinler 2009 yılında ‘kazınmıştı’) çalkantılarla dolu. Taraftarlarının başlangıç için normal sayarak görmezden geldiği çok sayıda hırsızlık, dolandırıcılık ve hacklenmeye maruz kaldı. Ancak bir düzenleyicinin, mevduat sigortasının ve merkez bankasının yokluğunda, bu tür şeylerin yaşanması kaçınılmaz. Fakat düzenleyicileri ve sigorta planlarını devreye sokun; o zaman da Bitcoin tüm kuralsız çekiciliğini yitirecektir.
ALTININ FARKI NE?
Altın, devletsiz bir para türü olarak Bitcoin’i andırır, liberterler (özgürlükçüler) de onu bu yüzden sever. Fakat muhafaza aracı testinde Bitcoin’den çok daha başarılı. Altının fiyatı günde yüzde 1 oranından daha az değişir fakat fiyatı hâlâ, bolca iftira atılan Amerikan dolarından daha oynaktır. Altın, yarı-güvenilir bir muhafaza aracıdır. Fakat diğer testlerde de çok daha başarılı değil: Onunla satın alabileceğiniz çok fazla şey yoktur ve neredeyse hiçbir şey altınla fiyatlandırılmaz ya da hesaplanmaz.
‘ANARKO-KAPİTALİZM’ ARACI
Buna karşın, altın muazzam boyuttaki hayali çekiciliğini koruyor -devlet müdahalesinin lekelemediği, piyasa tarafından belirlenen bir tür ‘tarafsız’ değeri var. Keynes altını, ‘muhafazakârlığın araçlarının’ parçası olarak nitelendirir. Bu eski tip bir muhafazakârlıktı; varlıklarının değerini korunsun diye kemer sıkmayı seven rantiyecilerin muhafazakârlığıydı. Bitcoin de bugünün sanal liberterleri için benzer derecede putperest bir amaca hizmet ediyor. Onlar Bitcoin’in yalnızca vatansız bir para birimi olmasını değil, aynı zamanda ‘yıkım’ gücünü de seviyor. Bitcoin, ‘anarko-kapitalizm’ araçlarının bir parçası.
‘DEVRİMCİ’ TANIMI DA YAPILDI
Bitcoin evreninin siyasi görünümü genel olarak özgürlükçü ancak bir sol kanadı da bulunuyor. Hacker, sanatçı ve doktora öğrencisi olan Denis “Jaromil” Roio’nun birkaç yıl önce yazdığı bir makalede Michael Hardt, Antonio Negri, Giorgo Agamben ve Christian Marazzi’den alıntılar yapılarak, Bitcoin’e devrimci anlatı atfediliyordu. Bitcoin yaratıcı bir dille, ‘halkın varlığını dilin ötesinde inşa etmesi’nin bir yolu olarak yorumlanıyordu. Ancak makalede, parasal aracın dönüştürülmesi ile üretilen şeyin veya gelirin nasıl dağıtıldığının değişeceğine açıklık getirmiyordu.
Üzerindeki örtünün Ulusal Güvenlik Ajansı (NSA) açısından ne denli delinemez olduğu tartışma konusu olmakla beraber, Bitcoin’in anonimliği hakkında söylenmesi gereken bir şey var. O da, şu an için uyuşturucu ve silah almanın yarı güvenli bir yolu olduğudur.
Fakat anonimliği dışında (ki bu yadsınacak bir durum değil) Bitcoin’in hangi sorunu çözdüğünü anlamak zor. Kâğıt paraya geçiş, eski altın merkezli sistemin yaşadığı krize bir yanıttı. Bitcoin’in ise hiçbir pratik değeri yok (anonimliği hariç) ama siyasi bir yük taşıyor. Sadece zengin olmanın peşindeki girişimcileri ve spekülatörleri bir kenara bırakırsak Bitcoin, rakip para sistemlerinin var olduğu, ademi merkeziyetçi, devletsiz bir dünyaya dayalı bir siyasi vizyona sahip.
SAĞ, 1970’LERDE HAYAL ETMİŞTİ
Para üzerindeki devlet tekeline son veren rekabete dayalı para biçimi, Sağ’ın uzun zamandır hayaliydi. Friedrich Hayek 1976’da yayımlanan makalesinde, ülkelerde birden fazla para biriminin dolaşımına izin verilmesi gerektiğini savunuyordu; ona göre rekabet, en güvenli (kemer sıkmaya en yatkın) para biriminin kullanılmasına yol açacak ve hükümetlerin, sorunlardan kurtulmak için ekonomide balon yaratmasının önüne geçecekti. Bu, bir ekonomik kriz durumunda mali teşvik getirilmemesi, sorunların kendi kendini temizlemesi anlamına geliyordu. Bu bakış açısına göre ‘Yeni Düzen’, Büyük Buhran döneminin uzamasına neden olmuştu; kan dökülmeye Roosevelt’in başkan olmasından sonra da devam edilseydi, işler er ya da geç kendi kendisini düzeltecekti. Ve 2008-2009’da da aynısını yapmalıydık.
[Bu bakış açısına göre] Kripto para birimleri, rekabetçi para birimleri düşüncesinin -yani bizzat devlet tekeline meydan okuyabilecek doğaçlama para birimlerinin – geliştirilmesi anlamına geliyor. (Esasında, 19’uncu yüzyılda rakip para birimleri vardı; her çeşit küçük banka, sonuçta değersiz kalan banknotları piyasaya sürmüştü.) Fakat mevcut para biriminde şişirme yok ve hükümetin bastığı para, altın veya Bitcoin gibi alternatiflerinden çok daha istikrarlı olduğunu kanıtlamış durumda. 2008’deki mali krizde bankada mevduatı olan kimse bir kuruş bile kaybetmedi; aynısını, şu kısacık ömründe bile Bitcoin için söyleyemeyiz. Fakat liberterler – ki Bitcoin’in ebeveynleri olan teknoloji ve finans dünyasında onlardan çok var- her zaman için enflasyon endişesi yaşıyor; tıpkı kendilerine yönelik vergi muafiyetlerinin kaldırılması ihtimalini Nazi Almanyası’nın bir tekrarı olarak gören hedge fonu taraftarları gibi endişeleniyorlar.
GELECEK TİCARETİ YAPILIYOR
İşte bu sebeple Bitcoin bir para birimi olarak başarısız olsa bile, spekülatif bir varlık olarak hareketli bir yaşam edinmiş durumda. Fakat daha geleneksel spekülatif varlıkların aksine, hiçbir şekilde somut bir değere dayanmıyor. Neticede hisse senetleri şirket kârı üzerinde hak iddia eder; tahviller de gelecekteki faiz ödemelerinin akışına ilişkin bir taahhüt belgesidir. Bitcoin için böyle bir şeyi söyleyemezsiniz. Barındırdığı tek değer, bir başkasının bugün ya da belki yarın, karşılığında ne ödeyeceğidir. Ve şu an Bitcoin üzerinden gelecek ticareti yapılıyor, bu da spekülasyonu dördüncü veya beşinci boyuta taşıyor.
SPEKÜLASYON ÇILGINLIĞI: BİR ŞİRKET ADINI DEĞİŞTİRDİ, DEĞERİ KATLANDI
Ve nasıl bir spekülatif çılgınlık! Herkes bu faaliyetin bir parçası olmak istiyor. Bitcoin taklitçileri mantar gibi bitiyor. Spekülatörler geçenlerde, gerçekte var olmayan ve yaratıcılarına göre hiçbir amaç da taşımayan bir kripto para birimi için block.one isimli şirkete 700 milyon dolar yatırdı. Şirket kendisi hakkında neredeyse hiçbir bilgi vermiş değil ve kurucularına dair de neredeyse hiçbir şey bilinmiyor. Alkolsüz içecek satan Long Island Ice Tea Şirketi ise geçen perşembe sabahının ilk saatlerinde adını ‘Long Blockchain (blok zinciri)’ olarak değiştirdi. Şirketin hisse senetlerinin fiyatı kısa sürede iki katına yükseldi. Bu şirketin herhangi bir kripto para şirketiyle anlaşması yok, böyle bir şey de planlamıyor. Sadece ismini değiştirmesi işini gördü.
Bu iş tamamen delilik fakat tahminim şu ki, patladığında kapsamlı ekonomik hasara yol açacak türden bir balon da değil. Böyle bir hasarın gerçekleşmesi için balonun, işler çöktüğünde iflas riski altında kalacak bankalar tarafından finanse edilmesi gerekirdi. Şu an görünüşe göre böyle bir şey yok. Ancak yine de elde avuçta ne varsa yitirebilirsiniz.
Daha ciddi olanıysa şu: Bu balon, kimi insanların çok fazla parası olduğunu gösteriyor. Toplumumuz (ki genel olarak konuşuyorum zira Bitcoin’e akıtılan paranın epey bir kısmı Asya’dan geliyor gibi görünüyor), spekülasyona harcamak için fazlasıyla nakit paraya sahipken, insani ihtiyaçlara için çok azına sahip.
* Doug Henwood, Left Business Observer’da editör, Behind the News programının sunucusu ve yazardır.
Kaynak: https://www.jacobinmag.com/2017/12/bitcoin-price-crypto-currency-explainer
GAZETEDUVAR
(Çeviren: Tarkan Tufan)
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *