‘Ölümcül zaaflarımız var’

‘Ölümcül zaaflarımız var’

Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi’nin (ESAM ) haftalık ‘Çarşamba Konferansları’nın bu haftaki konuğu araştırmacı-yazar Atasoy Müftüoğlu oldu.

‘Hakikat Bilincinin Kaybı’ adlı konferansa, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, ESAM Genel Başkanı Recai Kutan, TBMM eski Başkanı Bülent Arınç, Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcıları, Atik Ağdağ, Fatih Aydın yanı sıra partinin üst düzey yöneticileri ile çok sayıda akademisyen ve öğrenci katıldı. İslam dünyasına Batı sonrası için hiçbir düşünsel, felsefi çalışmanın yapılmamasını eleştiren yazar-düşünür Atasoy Müftüoğlu, İslam dünyasının son yüzyıldaki kayıplarına dikkat çekti. Müftüoğlu, Yahudiliğin son yüzyıllardaki entelektüel atımların bugün ki sömürü düzenine felsefi dayanak oluşturduğunu vurgu yaparak, İslam dünyasının yeniden entelektüel alternatif olması için önemli uyarılarda bulundu.

Milli Gazetenin aktardığına göre Atasoy Müftüoğlu’nun konuşmasındaki, önemli başlıklar şöyle:

BİLİNCİMİZİ SEKÜLER TARİH ELE GEÇİRDİ

Sömürgeciler bizim bilincimizi sömürgeleştirmeye cesaret etmeye başladıkları zaman bizim bilincimiz zaten sömürülmeye müsait hale gelmişti. Tarihin bir modernite olduğunu da insanlar daha farkına varamadı. Çünkü biz geçmişe kapandığımız ve tarihten itibaren tarihe olan temasımızı kestik. İç ve geçmişimize kapandığımızdan dolayı dışa ve geleceğe açılan bir kültür tarafından feci bir şekilde mağlup edildik. Bizim bilincimiz modern seküler tarih tarafından ele geçirilmeye kendimiz hazır hale getirdik. Herhangi bir sorunla karşılaştığımız zaman bir çözüm üretmek yerine bu sorunların hep bize dıştan dayatıldığını söyleyerek, çözümleme zahmetinde kaçıyoruz. Hâlbuki bir sorunla karşılattığımızda, bu sorunu kendi zaafımızdan kaynaklandığını düşünmeliyiz. Bizim ölümcül zaaflarımız var ancak bunları hiç konuşmuyoruz.

İSLAMİYET BÜTÜN DİLLERE HİTAP EDİYOR

Bütün insanlığa hitap eden bir dil var. Bu dilin adı İslami dildir. Biz bu dillin imkânlarını tümüyle kaybettik. Biz artık aşiretlerin, kabilelerin, mezhepçiliğin dili ile konuşuyoruz. Herkes kendi tarzıyla büyüleniyor. Ancak bunlar olayların bilincinde değil. Önemli olan Müslüman olabilmektir. Müslüman tarihinin bilincinde olmamız lazım. Bizim Allah’a yönelik bir dillimiz olması gerekirken, gelip kendimizi etnik bir aidiyete kapatıyoruz. Yâda bir mezhebe kapatıyoruz. Tek bağlama kapatıyoruz. Bunların hiç birinin İslami bir temeli yoktur.

ENTELEKTÜEL MEŞRUİYETİ KAYBETTİK

İslam coğrafyası, kültürel meşruiyeti, entelektüel meşruiyeti, felsefi meşruiyeti kaybetmiş vaziyette. Sadece karizmatik meşruiyet var. O toplum karizmatik meşruiyet altında kalmış bir toplum anlamına geliyor. Bu konuda eleştirel düşüncenin çok anlamı var. Eleştirel düşünceye önem vermemiz gerekiyor. Eleştirel düşünce kavga etmek için değildir. İlahi adaleti en iyi şekilde temsil etmek için vardır.

SEKÜLER BİLİNCİN FARKINA VARAMADIK

Kapitalizm bütün dünya düzenin rencide eden tarafları var. Kapitalizm her şeyi alıp satıyor. Her şeyi metalaştırıyor. Kapitalist ekonomi ahlaksız bir ekonomidir. Müslümanların kapitalist ekonomiyi kullandığını düşünsenize çok acı gerçekten. Ahlaksızlıkla uzlaşıyoruz. Bu şizofrenlik bir uzlaşmadır. Seküler mutlağın yasal bir güvencesi var. İslamiyet’in yasal bir güvencesi yok. Bizim bilincimiz sömürgeleştirilmeseydi, biz seküleriz ifadelerin bilincinde olacaktık. Bunları tüm varlığımızla ret ederdik.

KAMUSAL BİR FİLOZOFUMUZ YOK

Bugün İslam dünyasında küresel diyaloglara katılacak tek bir filozofumuz yok. Sesimi entelektüel düzeyde söyleyecek bir filozofumuz yok. Kudüs meselesinde dünya entelektüellerin dikkatine çekecek bir filozofumuz yok. İslam dünyası entelektüel kadrodan yoksun maalesef. Türkiye’de kamusal bir düşünürümüz yok. Ancak yüzlerce mehdilik iddia eden manyak var. Bunların bir klinikte tedavi görmesi gerekir.

İLK KÜRESELLEŞMEYİ MÜSLÜMANLAR BAŞLATTI

Tarihte ilk küreselleşme Müslümanlar arasında gerçekleşti. İslamiyetler ilk kez kültürleri birbirine yaklaştırdı. Sonradan ne yazık ki, bunlardan yabancılaştık. Böyle bir kültür ne yapabilir. Tarihi, bilgiye felsefeden uzaklaşmış bir kültür ne yapabilir. Bilincinin sömürgeleşmesine zemin hazırlayabilir. Eğer onlar sömürgeleştirmedikleri bir toplum bulamasalardı çekip giderlerdi. 20’inci yüzyılın ortasında Yahudiler bizden çokta kötü bir durumdaydı. Çok daha vahim bir durumdaydı. 21’inci yüzyılda ise binlerce yazar, şair, sanatçı, yönetmen kişi yetiştirdiler. Bunların hepsinin dünyada büyük etkisi var. Tabi, yaptıkları işi Yahudiliğe bağlamadılar. Bu şekilde Yahudiliğin gelişmesine katkı sağladılar. Entelektüel anlamda Yahudiliğe katkı sağladılar.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *