Kendi düşüncemize güvenmeli ve bu düşünce ile yol almalıyız. Bize imkân tanıyacak potansiyel İslam’ın kendi bünyesinde vardır. Ve bunu sahiplenecek genç ve ihtiyar fedaileri beklemektedir.
Artık bu toplum için bazı şeyler sıradanlaşmıştır. O yüzden bizlerin onlara sunacak olduğumuz şeylerin daha farklı bir şekilde anlatılması gerekiyor. Kelimelerin çok güçlü yönleri var fakat bu kelimelerin tesirli olabilmesi için kullanılışlarının cümlede çok etkin farklı kullanılması, edebi bir şekle dönüştürülmesi gerekiyor. Tıpkı ezgiler de ya da bir namede, şarkıda geçen bir duygunun etkin bir şekilde kullanılarak karşımızdaki kişiyi farklı bir duyguya taşıdığı gibi. Kelimeler devrimcidir ama kullanmak bir ustalık işidir. Bizlerinde karşımızdaki kişiye ya da bir topluma düşüncemizi böylesi etkili sözcükler ile vermemiz gerekiyor. Söylenen sözler ve kelimelerin etkisinin artması da işte bu sarf edilen sözlerin arkasında her ne pahasına olursa olsun durmakla, bir şeylerimizi kaybetmeyi göze almakla mümkün oluyor. Buraya kadar her şey anlaşılmıştır fakat bundan öncesi artık yeni bir şey üretmek, aynı şeyleri tekrarlamaktan uzak durmak gerekiyor. Bunu Hz Muhammed (S) Mekke’de başaralı uzun yıllar oldu. O kendi toplumunu kullandığı kelimelere farklı ama toplumu derinden etkileyen anlamlar yükledi ve bu kelimelerin toplumuna tesiri oldu. Kendilerine söylenen mesaja cevap verdiler. Hem öylesine bir cevaptı ki bu uğurda ölmekten geri durmadılar. Sosyalıst ideoloji de yeni bir dil ile yeni fikirler ile kapitalist ideolojini karşısına çıktığında bu fikrin bağlıları hayatlarını feda etmekten kaçınmadılar. Ve milyonlarca kişi kendilerine söylenen bu sözler ile değiştiler yeni bir dünyanın mümkün olduğuna inandılar. Artık İslam’ın da sırası gelmeli ve günümüzün etkili sözlükleri ile bu topluma farklı bir yolun farklı bir umudun var olduğunu söylemeli. Ve İslam’ın bağlıları da bu umut için ölümleri göze alabilmeliler.
Bunun için bizim kelimelerimiz daha güçlü olmalı daha etkin düşünceler üretmeliyiz. Öyle ki gençlerimiz edebiyatla, sinema ile uğraşmalı. Düşüncelerimizi etkili bir şekilde aktaracak romanlar yazmalıyız. Yazılı görsel alanlar etkili bir biçimde kullanılmalı. Özgür ve etkili ve de her şeyden önce hakkımız olan özgür düşüncelerimizi açıklıkla söyleme adına bedeller ödemeyi göze almalıyız. Karşımızdaki karşıtlar topluma adalet getirecek, barışı esenliği sağlayacak, karınlarını doyuracak, çocuklarına iş ve geçinme imkânı sağlayacak, dünyadaki mülkü adilce paylaştıracak, kapitalistlerin mal yığma tutkularını önleyecek böylesi bir düşüncenin varlığından haberdar olmalılar. Hatta bu imkanın İslam’ın kendi bünyesinde var olduğunu bunun Allah’ vaadi olduğunu Müslümanlarımızda anlamalı ikna olmalılar. Kendi düşüncemize güvenmeli ve bu düşünce ile yol almalıyız. Bize imkân tanıyacak potansiyel İslam’ın kendi bünyesinde vardır. Ve bunu sahiplenecek genç ve ihtiyar fedaileri beklemektedir.
Öyle görünüyor ki Müslümanların bu pasif duruşları, korkakça tavırları, bu ümmete ait olan insanımızı farklı ideolojilerin kalabalıklarına dönüştürmüştür. Yabancı bir hayatın mümkün kılınması için her gün canlarını vermektedirler. Müslümanlar ise kendi dilleri ile konuşmuyorlar, yabancı ideolojilerin dili ile konuşuyorlar. Her kesimin aynı talebi dillendirdiği bir ortamda her kes birbiri ile mücadele edip duruyor. Her kes kendisinin daha iyi olduğunu söylüyor. Ve meydanda ki bu kavga hak batıl kavgası değil.
Bir an önce aklımızı başımıza almalı aynı şeyleri tekrar etmeyi bırakıp İslam’ın inşa edici yolunun çalışmalarına katılmalıyız. Düşüncemizin sistematik yol haritasını çıkarmalıyız. Bunu sistemli ve ilerlenebilir hale koymalı, kafamıza göre takılına anlayıştan kurutulmalıyız. Danışılarak yol alınan öylesine değil sıralı kademeli bir yol alan düşünce ve eylemlere sahip olmalıyız.
Gelin hep birlikte, bir birlerimizden sorumlu olduğumuzu, Allah’ın var olduğu bilincini içselleştirelim. Birbirlerimizi rahatsız edelim rahatsızlık verelim. Yoksa bu bizden olmayan uğraşlar kendimizi kaybetmemizi sağlayacağı gibi neslimizi de yok edecek. Koskoca bir İslam geleneğini tecrübesini kendi çıkarlarımıza feda etmeyelim.
Allah inşallah bizleri bir hiçlik için de kaybolmaktan korur. Ellerimizi birbirlerimize yakınlaştırır. Oynanan oyunların farkına varabilir, İslam’ın bağlıları olarak kalabiliriz. Bizlerin gençlerimize gençlerimiz bizlere ihtiyacı var. O yüzden gençler büyüklerinin dilini büyüklerde gençlerin dilini öğrenmek zorundalar. Çok geç kaldığımızda mazeretlerin bir anlamı yoktur. Bunu asla aklımızdan çıkarmayalım.
Selam ve dua ile…
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *