İnanın bunları anlatmak çok zor. Ama insanın böylesi manzaralara yüreği parçalanıyor. İyisi mi geride az da olsa kalan bizler bu zorlu sınava hazırlanalım.
2009 yılında İslam ve hayat sitesinde çeçen direnişi ile ilgili yazmış olduğum iki tane yazı dizisi vardı. Çeçen komutanların şehit edilmeleri sonrasında yazılmış yazılar. Rusya’nın kuklası Ramazan Kadirov’un parmağının olduğu olaylardı bunlar.
Şimdi Kafkasların Emiri Dokku Umarov’da katıldı bu şehitler kervanına. İnşallah şehid oldu. Allah şahadetini kabul buyursun.
O yazıyı hatırlayalım;
Şimdilerde Çeçen Mücahidleri çok büyük sorunlarla yüz yüzeler. Rusya’nın içten bölme çalışmalarına ayırdıkları milyon dolarlar yüzünden birinci ve ikinci Çeçenistan Rus savaşına katılan mücahidlerden bir kısmı da dahil saf değiştirmiş durumdalar. Ama Allah’a olan sadakatlerini sürdüren tüm Kafkasların Emiri Dokku Umarov’a bağlı mücahidler bıkmadan usanmadan kararlılıkla cihadı devam ettiriyorlar.
Rusya’nın yürüttüğü bu kirli oyunların bir ayağı da ülkemizde oynanmaktadır. Ruslar’ın adamı olan Çeçenistan’ın sözde kukla başkanı Ramazan Kadirov’un gönderdiği ekiplerle ellerini kollarını sallayarak Türkiye’de bulunan çeçen komutanlarını şehid etmektedirler. Maalesef tüm bu olaylar karşısında Türkiyeli Müslümanlar Gazze’de gösterdikleri olumlu tepkiyi çeçen kardeşlerimizin kendi ülkemizde öldürülmeleri karşısında göstermiyorlar. İnşallah bu konuda olumlu bir adımı en azından bundan sonra atarız. Son olarak Çeçenlerin babası sayılan komutanlarından Osaev ülkemizde şehid edildi. Osaev’in annesi ve kızının sözleri gerçekten yürek burkucu idi. Kederli anne Arubika şunları söylüyordu : “Oğlum korkusuz ve yiğit bir insandı. Çok temiz bir kalbi vardı. Çeçen emiri Dokku, oğlumun ölüm haberini duyunca bizleri aradı. Bize ‘Musa benim her şeyimdi. O gidişiyle benim de vücudumun yarısı gitti’ dedi.” Elbette kahraman mücahid Çeçenistan emiri Dokku Umarov’un dediği gibi ümmetin onuru için şehid düşen bu Müslümanlar bizlerinde vücudumuzun yarısıdır. Aynı duyguyu aynı hüznü bizlerde hissetmek zorundayız. Gazze’de katledilen Müslümanlar için meydanları doldurduğumuz gibi Çeçen kardeşlerimiz içinde meydanları doldurmalı kâfirler üzerinde baskı oluşturmalıyız. Maddi manevi desteğimizi ümmetin bu yetim yalnız bırakılmış mücahidlerinden esirgememeliyiz.
Bakın, Hamit Osaev Türkiye’de barınan Çeçenlerin neredeyse açlık sınırında yaşadıklarını söylüyor. Osaev ayrıca her şeye rağmen, Rus işgali altında olan Çeçenistan’ın mücadelesi tamamlanmadan davalarından vazgeçmeyeceklerini söylüyor.
Vaha Umarov ise Çeçenler için Avrupa’nın daha güvenli olduğunu söylemiş. Haksız da değil, Fransa ülkesindeki Müslüman Çeçenlerin güvenliği noktasında Türkiye’de Çeçenlere yönelik yapılan suikastları araştırmak üzere bir heyet göndermiş. Umarım Müslümanlar olarak tüm bu anlatılan şeylerin ne anlama geldiğini anlıyoruzdur.
Müslüman Çeçen kardeşlerimizin neler yaşadıklarına anlamaya çalışmalıyız. Geçen günlerde yapılan söyleşide Osaev’in en büyük kızı 19 yaşındaki Yaha, “Babamın hayatta tek istediği Çeçenistan’ın özgürlüğüydü. Yıllarca Ruslara ve özellikle Putin’e karşı savaştı. Cihad onun için burada da devam ediyordu. En büyük düşmanı olan Ruslar onu bizden aldılar. Babamı çok seviyorum. Onu çok özlüyorum” demiş. Genç Yaha da babasını Kadirov’un öldürttüğünü söylemiş. Osaev’in küçük kızları 9 yaşındaki Fatma ile 2 yaşındaki Ayşe ise olanlardan habersiz. Fakat Fatma, defterine ‘babamı çok seviyorum’ diye yazmış ve babasının öldürüldüğü gece kullandığı arabayı çizmiş. Hepimizin çocukları var, bu vicdanları parçalayan sahnelerin ne manaya geldiğini anlıyoruzdur. Allah yar ve yardımcıları olsun. Hepsi bizlerin yardımlarına muhtaçlar, bu yardımları onlara çok görmeyelim.
Kafkasların emiri Dokku Umarov ‘Musa benim her şeyimdi. O gidişiyle benim de vücudumun yarısı gitti’ demişti. Şimdi oda Rabb’inin yanında, inşallah rızıklar içerisinde. Bizler içinse değişen bir şey yok. Bu çeçen kardeşlerimizi hala hatırlamıyoruz. Şahadetleri bizlerde pek fazla ilgide uyandırmıyor gibi artık. Ilımlı rüzgârların, laik, demokratik, liberal politikaları kendilerine yol yordam belirleyenlerin tüm bir Müslüman halkta nasıl bir duygu bıraktığı şimdi daha anlaşılır görünüyor. Bir çağrı ile sokakları şehir meydanlarını dolduruyorlar. Ve bununla övünüyorlar. Fakat bu ayaklar İslam’ın ayakları İslam’ın kalabalığı değil. Batılı ideolojilerin savunucularının köle bedenlileri. Çünkü burada oluşan enerji burada oluşan milyonlar İslam adına kardeşleri adına tek bir adım atmıyor. İslam’dan yana bir hesap güdülmüyor. Ölüler gibi yaşıyoruz ve öylesine batmışız ki şehitlerimizi sahiplenmekten bile aciziz. Allah bizleri bu hafif tavırlarımızdan dolayı affetsin.
İnanın bunları anlatmak çok zor. Ama insanın böylesi manzaralara yüreği parçalanıyor. İyisi mi geride az da olsa kalan bizler bu zorlu sınava hazırlanalım. Çünkü Rabbimizden kaçışımız olmayacak. O halde zerre kadar da olsa yüreklerimizde oluşan imanı onurlu tercihlerden yana hazır hale getirelim. Allah hepimize O’nun yolunda can vermeyi nasip etsin.
Selam ve dua ile…
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *