Her ne kadar İslami referanslara veya kabullere sahip olsak da kardeşlerimizle tartışılıp kavga edildiği zaman kötü kelimeler söyleyebiliyoruz. Her kötü kelime aslında bir iz bırakıyor.
Kötü karakterli bir genç varmış. Bir gün babası ona çivilerle dolu bir torba vermiş. “Arkadaşlarınla tartışıp, kavga ettiğin her zaman bu tahtaya bir çivi çak” demiş. Genç, ilk gün tahtaya 37 çivi çakmış. Sonraki haftalarda kendi kendini kontrol etmeye çalışmış ve geçen her gün daha az çivi çakmış.
Nihayet bir gün gelmiş ki hiç çivi çakmamış. Babasına gidip söylemiş. Babası onu yeniden tahtanın önüne götürmüş. Gence “Bugünden başlayarak tartışmayıp kavga etmediğin her gün için tahtadan bir çivi çıkar sök” demiş.
Günler geçmiş. Bir gün gelmiş ki her çivi çıkarılmış. Babası ona “Aferin iyi davrandın ama bu tahtaya dikkatli bak. Çok delik var. Artık geçmişteki gibi güzel olmayacak” demiş.
Her ne kadar İslami referanslara veya kabullere sahip olsak da kardeşlerimizle tartışılıp kavga edildiği zaman kötü kelimeler söyleyebiliyoruz. Her kötü kelime aslında bir iz bırakıyor. Birbirlerimizi affettiğimizi birbirlerimizle helalleştiğimizi düşünsek bile aslında hiçbir şey eskisi gibi olmuyor. Çünkü bu iz hiç kapanmıyor. Ve bu sorun bizlerin öfkeleri anında tekrar ortaya çıkacak. Allah’ın ilkelerine buyruklarına sadık olan kardeşlerimiz bizler için çok önemli değerlerdir. Gerçek imana sahip bu kardeşlerimiz İslam adına yürüyüşümüzde bizler için yegâne destek, yol arkadaşı ve samimi dostlarımızdır. O yüzden böylesi yol arkadaşlarımızla tartışacak olur isek ağzımızdan çıkan sözlere de çok dikkat etmeliyiz.
Yaptığımız kötü davranışlarımızda tövbe etmek, pişmanlıkla böylesi hareketlerimizden vaz geçmek kardeşlerimizin de bizlerin yapmış olduğu böylesi hatalarda bizlere karşı affedici olması tabi ki çok önemsenmesi gereken şeylerdir. Fakat böylesi şeylerin baştan hiç olmaması daha fazla önemsenmesi gereken bir şeydir. Çünkü her zaman kalbimizi kontrol edemeyebiliyoruz. Bizler her daim karşımızdaki arkadaşımızı sevmek iste sekte böylesi sözlerin oluşturduğu etkiler bizlerin bu sevgisini içtenlikli bir sevgiye dönüştürmemizi engelliyor. Bu belki de bizlerin elinde olmayan bir durum. O yüzden yol arkadaşlarımızı daha öncesinde kırmamaya gereksiz yere incitmemeye özen göstermeliyiz.
Bilgisinin cahili olan ve elde edilen bilgi ve okumaları ile köşesine çekilen Müslüman bir kardeşi ile diğerleri arasındaki farkı sınırlayan bir kişilik her hal de Allah’ın istemediği bir kişiliktir. Kardeşlerimiz günahlara ve haramlara karşı kayıtsız kalan kimselerden daha değerlidir. Allah katında değerleri ve farkları olduğu gibi bizlerin yanında da ayrı bir değer ve farkları olmalıdır. Bu konuda çok ihmalkâr, ciddiyetsiz tavırları hep beraber görüyoruz.
Böylesi tavırları sergileyen bir çok kişide aslında kendileri fark etmese de hep kendilerini öne alan kendilerini beğenen bir duygu hakimdir.
Böylesi kişiler her ne kadar üzerlerinde İslam elbisesi olsa da alçak gönüllü olmayı bir türlü içlerine sindiremezler. Karşısındaki kimseye ne kadar fazla söz geçirebiliyorsa o kişiyi o kadar çok seviyor görünürler. Yaptıkları tüm hatalı davranışları bu duygularından dolayı hep kendilerine güzel görünür. Bu yüzden yapılan şeylerin doğruluğu zannıyla hakkı görebilmelerinin önünde perdeler oluşmuştur. Aslında bilgisiz ve her şeyden habersiz olmalarına rağmen kendilerini bilgili ve aydın zanneden, her şeyden haberdar olduklarını sanan bu kişiler insanların en zavallıları durumundadırlar. Ancak ne yazık ki, bu düşünceye sahip olanlar en büyük kayba uğrayacak olanlardır.
Böylesi durumlar imanında samimi, şahitliğini her şartta sürdürebilen Müslümanların gerekliliğini daha fazla hissettirmektedir. Bu söz hoşumuza gitmese de; bizler bedevilik kirinden arınmalıyız. Üzerimize bulaşmış kibir, kendini beğenmişlik, riya, gıybet, konformizm, gereksiz tüketim, dünyaya aşırı bağlanma gibi kirlerden kurtulmalıyız. Tüm bunlar bedenimize giydiğimizi düşündüğümüz takva elbisemizi yeterince kirletmiştir. Müslümanlar asla ve asla kendi zanlarına göre birbirleri arasına sınırlar çekemezler. Böylesi tavırlar inançlarımıza ters davranışlardır. Hoşumuza gitse de gitmese de Müslümana yakışır bir ilişki biçimini öğrenmek ve yaşamak zorundayız. Kardeş bildiğimiz arkadaşlarımıza karşı duyduğumuz bir özlemin, değerin gerçekte var olup olmadığını kontrol etmeliyiz. Eğer böylesi duygularımız gerçek manada oluşmamışsa böylesi duygulara sahipmiş gibi davranmamalıyız. Bunların sebepleri üzerinde kafa yormalı bu sorunumuzu çözmeliyiz. Birbirlerimizden uzaklaşmak sorunların üzerini örtmektir. Ve bu durumumuz öteki dünya da sorgu sebebi olabilir. Bu dünyadan böylesi sorunları öteki dünyaya taşıma yanılgısına düşmeyelim.
Umulur ki tüm bu olumsuz tavırlarımızın olumsuz yansımalarından dersler çıkarabiliriz.
Selam ve dua ile…
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *