Davayı Hakkıyla Omuzlayan Adam

Davayı Hakkıyla Omuzlayan Adam

Ercümend Özkan’a göre İslam Dini’nin kendine has siyasi bir tavrı ve düsturu vardır. Bu din öğrenilecekse Kur’an’dan ve Peygamberin hareket metodundan yani sünnetinden öğrenilmelidir.

Davayı Hakkıyla Omuzlayan Adam

Harun Köybaşı

Bugün 23 Ocak 2012 rahmetli Ercümend Özkan’ın hakkın rahmetine kavuşmasının 17. yıldönümü

Yakın tarihimizin çalkantılı yıllarında müslümanların tevhidi manada kıpırdanıp üzerlerindeki ölü toprağını atmaya çalıştığı ve İslami uyanış evrelerinden geçtikleri bu dönemde duruşu, tavrı, sıradışı kimliği, yaşantısı ve Kur’an’a bakışıyla zihinlerde farklı bir yer edinen rahmetli Ercümend Özkan çıkıyordu insanların karşısına.

Öyle ki onun fikirlerinin filizlendiği yıllarda Ülke tam anlamıyla bir kaos ortamından geçmektedir. Yenice tek parti zulmünden çıkmış ve müslümanların tabiri caizse emekleme dönemidir. Bu yıllarda müslümanlar bilerek ve planlı bir şekilde bir iteleme ve ötekileştirilmeye tabi tutulmuş, insanlar ancak ve ancak gelenekçi bir islam anlayışına sevk edilmişlerdir. Halkta buna rıza göstermiş konumundadır.

Laik devletçilik faşizminin zirvede olduğu bu dönemde müslümanların dinlerini bid’at ve hurafelerle doldurarak müslüman olma ve müslüman kalabilme gayretine kapılmaları karşısında gündeme Ercümend Özkan oturuyordu.

Kürşad Atalar’ın deyimiyle ilerde İslami Hareketin akıncı beyi olacak olan bu genç adam korkusuz ve fütursuzca kral çıplaktır diyordu. Bu dönemde bu tavrı gösterebilmek elbette her babayiğidin yapabileceği iş değildi. Gün geliyor 1967 yılında yakalanıp yargılanırken mahkeme heyeti karşısında Türkiye Cumhuriyeti İslami Hareket literatürüne geçecek şu sözleri söylüyordu.

“Bana 100 yıl ceza verseniz ve Allah’ta bana 101 yıl ömür verse kalan bir yılı kaldığım yerden başlayarak devam ettireceğim”

FİKRE VE TEVHİDE BAKIŞI

Ercümend Özkan’a göre İslam Dini’nin kendine has siyasi bir tavrı ve düsturu vardır. Bu din öğrenilecekse Kur’an’dan ve Peygamberin hareket metodundan yani sünnetinden öğrenilmelidir. O’na göre tevhid inancı arı-duru, şirk bulaştırılmamış olmalı ve bu bir müslümanın hayatındaki  önceliklerden biri olmalıydı. İtikadda yanlışsız ve dosdoğru olmayı ilke kabul ederdi ve baş kaynağı doğal olarak Allah’ın kitabıydı. Bu konuda zanna uymadığı gibi zaten zannı da kabul etmezdi.

KUR’AN VE SÜNNETE BAKIŞI

Merhum Özkan’a göre Kur’an bir müslüman açısından bilinmesi ve öğrenilmesi gereken birinci sırada olandır. Kur’an İslam Dini’nin olmazsa olmazı ve bu dinin doğru anlaşılması için temeldir. Kur’an anlaşılmadıkça İslam’da anlaşılamaz. Kur’an anlaşılmalıdır ki bu teori hayatımızda pratiğe dökülsün, ifadelerini kullanmıştır. O’na  göre Kur’an son derece anlaşılır bir kitaptır çünkü anlaşılır olması başarıyı getirmiştir. Zira anlaşılır olmayan bir şeyin değeri de ne olursa olsun güzel bir anlam ifade etmez.

Ercümend Özkan düşüncesine göre Kur’an ve Sünnet tamı tamına bir bütünlük arz eder. Peygamberin Kur’an’ı hayat pratiğine dökmesi bir sünnettir. Sünneti inkar etmediği bilindiği gibi sünnetsiz bir İslam Dininin olmayacağını söylerdi. (Aylık Dergisi: Röportaj Sayfa 455, Ankara ve İnanmak ve Yaşamak kitabından, sayfa: 61)

Rahmetli Özkan hayatı boyunca basma kalıp ifadelerden gelenekçi düşünceden ve sofistikelikten uzak durdu. Hiçbir zaman herhangi bir iktidarla yan yana olmadığı gibi bu şekilde kendisine bir çevre edinme gibi düşüncesi olmadı.

Rahmetli 6. çocuğum diye nitelendirdiği İktibas Dergisi’nde yıllarca hurafelerle birbirine girmiş sözde İslam Dini’nin yanlış algılamalarına karşı bir savaş halinde oldu. Halkın İslam Dini’ni sadece geçmişten kalan atalar geleneği ve sahih olmayan görüşlerle dolu, milliyetçilikle birebir özdeşleşmiş normal, sıradan bir din haline getirmiş olmasına şiddetle karşı çıkmıştır.

Bu zamanlarda İktibas Dergisi, halkın İslam Dini’ni doğru anlaması için inatla Kur’an ve Sünnet düşüncesine yöneltiyor şu ya da bu yoldan veya kişiden, görüşlerinden, zanlarından uzak tutmaya çalışıyordu. Bu güzel dergi öylesine güzel konulara değiniyordu ki konuşulmasından ya da tartışılmasından adeta korkulan konular bu dergi için birer kaynak oluşturuyordu. Düşünsenize bu dergi rahmetlinin deyimiyle hurafeler ve bid’atlar denizinde yavaş ama direk etkili ilerleyen bir buzkıran gemisi görevini görüyordu.

Dergi, diğer İslami Uyanış evreleri, çalışmaları ve ıslahlarından ayrı olarak kendine münhasır bir duruşla bütüncül bir İslam Düşüncesinin temellerini atmaya çabalamış ve bununla özdeşleşmiştir. Bu bütüncüllük düşüncesi çok şükür ki istikrarlı bir şekilde herhangi bir hedefinden sapmadan aynı randımanla devam etmiştir. Bu durum esasında dergi için en önemli referanslardan birisidir. Bu yüzden bu dergi tam yol istikametinde hayırlarla devam etmektedir. İnşallah nice 32 yıllara…

Bizlere de merhum Ercümend ÖZKAN’ın bırakmış olduğu bu hayırlı mirasa katkılarla beraber daha da iyi sahiplenmek düşer.

O bu dünyadan gitti; ama arkasında bize fikirleriyle dolu bir külliyat, yazılar ve örnek alınacak bir yaşam tarzı örnekliği bıraktı. Rahman kendisinden razı olsun ve  rahmet eylesin… (amin)

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *