Şu anda biz savaş meydanlarında değiliz. Bunu lütfen iyi düşünüp, doğru sonucu çıkaralım. Yoksa inanan inanmayan sadece birbirinin düşmanı olur. Böyle bir toplumu hayal bile etmek istemem.
Medyatik bir ölümün arkasından yazdığım yazı ile ilgili olumlu ya da olumsuz yorumları için okurlarıma teşekkür ediyorum.
Yorumlarıyla bana katılanlar görülüyor ki yazımı dikkatlice okumuş ne demek istediğimi de gayet iyi anlamışlar. Diğer kardeşlerimin de daha dikkatli okuduklarında görecekleri gibi ben orada genç yaşta hayatını kaybeden bir anne için insani duygularımı belirtirken onun için herhangi bir dilekte bulunmadım. Defne veya onun gibi yaşayanların varacakları bu acıklı son için hala üzgün olduğumu söylüyorum. Ben yüreği merhamet dolu bir insanım. Bununla da gurur duyuyorum. O ve onun gibilerin ahiretini belirlemek gibi bir yetkim olmadığının da bilincindeyim. Kimin nereye ve nasıl gideceğine ancak onu yaradan karar verir. Ama görünen köyün kılavuz istemediğini de anlatmaya çalıştım.
Yazımdaki ‘üzgünüm’ vurgusunun tekrar tekrar kullanılmasındaki amaç, hem müslümanım deyip hem de bildiğini okuyanlara bir şeyleri anlatabilmek içindi.
Ben, yaşanan yanlışlardan yola çıkarak hala bu yanlışları yaşayanlara bir şeyler söylemeye çalıştım. Akletmeyi becerebilenlere yanlış yolun insanı nereye vardırdığına dikkat çekmeye çalıştım. Böyle bir sonun ne kadar üzücü olduğunu ulaşabildiğim herkes bilsin istedim. Göz göre hala sokaklarda özgürlük diye bağıranlara, özgürlük denen şeyin ne menem bir bela olduğuna vurgu yapmak istedim. Bazı yolların sonunun vardığı noktaya sadece üzülebileceğimizi, bu konuda yapılabilecek bir şeyin artık kalmadığını sonu ateşe varan yollarda dolaşanlar fark etsin istedim. Yollarını kaybedenlere Defne’nin ibret dolu sonu bir şeyler anlatsın istedim. Allah’ın emirlerine rağmen yaşayıp gidenlerin arkasından okunan mevlitlerin gittikleri yerde bir işe yaramayacağını da şimdi üzülerek söylüyorum. Sakın kimse arkasından okunacak mevlitlere, hatimlere güvenip de ters yollara sapmasın. Allah insanı sadece yapıp ettiklerinden sorumlu tuttuğunu bize Kuran’da açıkça anlatıyor.
Gelelim merhamet konusuna; ‘merhamet’ inançlı insan yüreğinin en hayati özelliğidir. Hatta insan olmanın en temel şartıdır. Bir insanın merhameti yoksa vicdanı da yoktur. Öyle birine insan demekte bile tereddüt etmek gerekir.
Peygamberlerin hangisinin merhametten yoksun olduğunu söyleyebiliriz!..
Bizim peygamberimizin (a.s.) yüreğini dolduran merhamet ve acıma duygusunu onun hayatını gerçek kaynaklardan öğrenen herkes iyi bilir. Gerektiğinde onun acıma duygusunu da, merhamet duygusunu da yerli yerinde kullandığını iyi bilmek gerekir.
Peygamber (a.s.) savaşta da merhametini, acıma duygusunu kaybetmedi. Ölmesi gerekenleri öldürdüler onun emrinde savaşanlar. Kadınlara çocuklara karşı merhametli olmadıklarını kim söyleyebilir. Evet Bedir’de öldürdüler. Çünkü öyle olması gerekiyordu. Çünkü savaştaydılar ve Allah onlarla savaşmaya gelen müşriklere acımamasını söylüyordu.
Şu anda biz savaş meydanlarında değiliz. Bunu lütfen iyi düşünüp, doğru sonucu çıkaralım. Yoksa inanan inanmayan sadece birbirinin düşmanı olur. Böyle bir toplumu hayal bile etmek istemem.
“İyilikle kötülük bir olmaz. Kötülüğü en güzel bir şekilde sav. Bir de bakarsın ki seninle arasında düşmanlık bulunan kimse sanki sıcak bir dost oluvermiştir. Bu güzel davranışa ancak sabredenler kavuşturulur.” (Fussilet 41/34-35)
O günlerin Mekke toplumunu göz önüne alırsak, Peygamber (a.s.)’ın o toplumun insanları ile kurduğu ilişkiler bize bu konuda ışık tutacaktır.
Lokman suresinin Mekke’de nazil olan yirmi üçüncü ayeti, bize müşriklerin davranışlarından ötürü Peygamber(a.s.)’ın onlar için üzüldüğünü de anlatıyor.
“Kim inkar ederse, onun inkarı seni üzmesin. Onların dönüşleri ancak bizedir. Biz de onlara yaptıklarını haber veririz. Allah kalplerde olanı hakkıyla bilendir.”
Taif’te müşriklerin kendisini taşlayıp yaralamalarından sonra: “onlar bilmiyorlardı ki” diyerek etrafındakileri karşılık vermemeleri için uyarması da ayrıca bir örnek bizim için.
Allah’ın Selamının üzerinize olması dileği ile!..
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *