Bu anlatılanlar nedir? Neden Avrupa ülkeleri ve İsrail ile ilgili herhangi bir “rahatsız” edici hadisenin belgesi yok?
Kısa bir sürede gündeme giren ve ortalığı kasıp kavuran bir internet sitesinden bahsediyoruz. Bilgi vermekten ya da gazetecilik yapmaktan ziyade sızdırma işleminin uygulandığı bir site: Wikileaks.
Bu site bazı resmi evraklarla bir şeyler anlatmak ve değişik bir toplum mühendisliğiyle bir şeylere inandırmak istiyor dünyayı. Bu anlatılanlar nedir? Neden Avrupa ülkeleri ve İsrail ile ilgili herhangi bir “rahatsız” edici hadisenin belgesi yok? Avrupa liderleriyle ilgili basit, sığ, düzeysiz ve dedikodu mesabesindeki aşağılayıcı ifadelerden başka bir şey bulunamıyor mu? Neden Suriye, Ürdün, Suudi Arabistan, Azerbaycan gibi ülkelerin isimleri provokasyon kokan ibarelerle yer alıyor belgelerde? Resmi evraklar üzerinden üretilen dedikodular doğru olanı anlamak ve doğruya ulaşmak konusunda ne kadar yararlıdır? Bu site sadece insanlığa doğruları ispatlamak için mi bu çabayı gösteriyor? Konvansiyonel, kimyasal ya da nükleer olmayan yeni bir savaş mı başlıyor? İletişim teknolojileri üzerinden güçler mi oluşturuluyor? Dünyanın değişik bölgelerindeki “derin” operasyonlar mıdır bütün bu “sızıntı”lar? Acaba “kötü ABD” senaryosu bizleri “Cici NATO”ya mı yönlendiriyor? Özenle seçilmiş ve bir düzenleme ile bilgimize sunulmuş bu evrakların öncesi ya da sonrası nedir? Gerçekten bunlar ABD’nin derin güçlerine rağmen yapılmış işler midir?
Irak ve Afganistan işgalleriyle ilgili vahşetin tüm detayları resimlerle, filmlerle, haberlerle, yüz binlerce yazı ve yorumlarla ortadayken kılını kıpırdatmayan, olanları “doğal” bir dille anlatan, sorumsuzca işgalcileri güç ve kudretin sahibi gösterenler resmi evraklar deşifre edilince mi konunun ne derece kötü olduğunu gördü? Hepimiz biliyoruz ki Irak ve Afganistan işgallerinin vahşet resimleri medyada bizlerin duyarlılıklarını da kullanarak o kadar çok yer aldı ki bir süre sonra en hassas kitleler bile o vahşetin konusu, resimleri veya filmlerine karşı hissizleşti, durumu bilinçaltında kabullendi ve acı, sanki basit bir olaymış, insan öldürmek normalmiş gibi bir havaya kapıldı. Şimdi bu işgallerin resmi belgeleri mi rahatsız ediyor bizleri? Tamam, kabul, hassasiyetlerimizi geri kazanalım da, bizleri duyarsızlaştıranlar değil mi şimdi bunları yapanlar?
Wikileaks üzerine hem dünya basınında hem de Türkiye’de çok şey yazıldı. Bu site hakkında genel olarak hiçbir kesin bilgi yokken çok yoğun bir şekilde ne olabileceğine dair yorumlar var ki bunların hemen hemen tümü de birbiriyle çelişiyor. Başka ilginç bir durumsa bu bilgilerin “sızdırılmasıyla” ilgili karışıklık. Tam olarak açıklanamıyor ama sonunda bir onbaşıyla konu kapatılıyor. Gerçekten ABD’nin ciddi bir güvenlik açığı mı var? Analojik bir şekilde “sızdırma” olayı 11 Eylül olarak tanımlanıyor. Sahi, 11 Eylül’de bir güvenlik açığı değil miydi ABD için?..
Bu “insanlık namına ve doğruların gücü adına” çıkmış siteyi ve benzerlerini düşündüğümüzde ne acıdır ki kendi içimizde bir sızdırmaya ihtiyaç duymadan bu ve benzeri binlerce konuya açıklık getirmiş olanların akıbeti hiç hayırlı olmamıştır. Ne hikmetse içinde bulunduğumuz camia, kendinde bulunan değerleri yerden yere vurup fikri düzey yerine konjonktürel olanı, bizden olan yerine dışarıdan olanı tercih etti. Maalesef bu konularda en çok haksızlığa uğrayan İktibas dergisi oldu.
Bir zamanlar İktibas dergisinin ifşa ettiği bu malum bilgiler hep göz ardı edilmeye çalışıldı. “Sert üslup” adı altında bu gerçeklerin hep üzeri örtülüp asıldan uzaklaşılmaya çalışıldı. Ancak kaderin garip bir cilvesidir ki, İktibas’ın fikri düzlemde ele aldığı bu başlıklar ve bilgiler ne olduğu tam olarak bilinmeyen, spekülasyonlarla ortaya çıkıp günün deyimiyle yakında birçok konuyu “tüketerek” anlamını yitirtecek bir site belgelendirdi diye anlam kazandı. Dünyanın gidişatında “dost ve müttefik” olan devletlerin, darbelerin ve darbe planlarının, Avrupa Birliği bilmecesinin, Amerika, İsrail gibi ülkelerle Türkiye’nin durumu, İsrail ve Amerika’yı köşeye sıkıştıran hükümetlere ve kişilere yapılan övgülerin altındaki gerçekleri, İslam adına çıkan kişilerin hangi mahfillere hizmet ettikleri, çeşitli Ortadoğu ülkelerinin devlet başkanlarının İslam ve Müslümanlara karşı düşmanlıkları, ortaya atılan birçok proje ve fikrin dünya üzerindeki operasyonlarının parçası olması, işgal ve talanların sebepleri, sistem içi mücadelenin uluslar arası güçlerle olan ilişkileri gibi birçok konu, bugün bir bilgi kirliliği içinde malum sitede değişik “gizli”lik (confidental, secret) ibareleriyle ortaya koyulmuştur. Bugün ortaya çıkınca herkesin malumun ifşası dediği belgelere ait konular İktibas dergisinde yer aldığında sadece muhalefet edilerek dergi, fikir üretirken eylemden uzaklaşmakla suçlanmıştır. Bir elçiliğin, bulunduğu ülkeyle ilgili istihbarat elemanı gibi çalışması gayet doğaldır. Buna itiraz ile nereye varılır bilinmez, ancak İktibas dergisi yine ülkedeki birçok elçiliğin bu tür faaliyetlerini ifade ettiğinde bu hassasiyetin gösterilmemiş olması da ironik bir durum olarak göze çarpmaktadır.
İktibas bu konuları Müslümanların ulusal ve uluslar arası olaylara gündelik bilgilerle ve manipülasyonlarla değil fikri düzlemde ele alması için gayret etti. Ne acıdır konjonktürel olan gerçeğin hep önüne geçti ve İktibas haksız ithamların altında kaldı.
Şöyle kısa bir İktibas turu yapacak olan okuyucu derginin hemen hemen her sayısında bu bilgilerden çok daha ciddi, kaliteli ve net ifadeleri çok önceden ortaya koyduğunu görecektir. Görünenin arkasındakine odaklanan, gerçeklerin üzerindeki örtüleri kaldırmaya çalışan, kimsenin değirmenine su taşıyıp menfaat beklentisi gütmeyen, fikri temellerini vahiyden alan bir dergidir İktibas. Bu özellikleriyle birilerinden takdir alamasa bile bu fikri netliğiyle Allah’ın takdirini kazanacağına inandığım bu derginin yayın hayatında duruşunu bozmadan, gerçekleri söylemeye devam edeceğini umut ediyor ve okuyucularının da bu netliğe destek vermesini istiyorum.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *