Eskiler denilince ben çok eskilere gitmek istiyorum. Çünkü eskilerin kalp ısındırma çadırları oldukça farklı olmalı. Bununla, toprak gibi iyiye de kötü kimseye de veren, bir bulut gibi herkesi gölgeleyen mistik derviş mantığını kastetmiyorum. Eskilerin kalp ısındırma üstatları tabiî ki Allah’ın elçileridir. Hemen Eyyub Peygamberi hatırlayın. Çok mal ve serveti vardı. Fakat servetinin çokluğu onu Allah
Eskiler denilince ben çok eskilere gitmek istiyorum. Çünkü eskilerin kalp ısındırma çadırları oldukça farklı olmalı. Bununla, toprak gibi iyiye de kötü kimseye de veren, bir bulut gibi herkesi gölgeleyen mistik derviş mantığını kastetmiyorum. Eskilerin kalp ısındırma üstatları tabiî ki Allah’ın elçileridir. Hemen Eyyub Peygamberi hatırlayın. Çok mal ve serveti vardı. Fakat servetinin çokluğu onu Allah yolundan alıkoymadı. Şam civarında yaşayan insanlara Peygamber olarak gönderildi. Onları kula kul olmaktan vaz geçip tek olan Allah’a kul olmaya davet etti. Bu uğurda pek çok zahmet çekti. Sonra malı, evlâdı ve bedeni ile imtihan edildi. Ama inandığı değerlerden en ufak bir taviz de vermedi.
Demek ki bu tarz eylemliliklerin salih bir boyutu var. Yapılan şeylerde yalnız Allah’ın rızasını gütme anlayışının olması gerekiyor. Günümüzde yapılan etkinliklerin bu şekli ile salih bir boyutunun olduğunu söylememiz söz konusu olamaz. Çünkü bu iftar çadırlarında kalpleri ısındırılanlar tek olan Allah’a çağrılmıyorlar. Kalplerinin ısındırıldığı yegâne şey demokrasidir. Burada politik hesaplar söz konudur. Bu politikacılar İslam dinini gerçek manada bilmeyen bu yoksul insanlara gerçek İslam’ı anlatacak herhangi bir cesarete ve bilince de sahip değiller. Burada politik hesaplar söz konudur.
Bu haili ile demokrasi çadırlarını onaylamamız söz konusu olamaz. Çünkü demokrasi bu hali ile dinin hayattan uzaklaştırılması mücadelesinin bir başka adıdır. İşin ilginç yanı ise bu işin, kendileri adına faydaları çok olduğu varsayımı ile başka kesimlere de sıçramış olması. Normal zamanlarında İslam ile alakası olmayan hatta İslam’ın bir hayat nizamı olmaması için mücadele eden kimselerde böylesi etkinlikler yapmaya başlamışlar. Tabi iş bu noktaya varınca, bu kimselerin iftar çadır etkinlikleri de kendi yaşam biçimlerine göre dizayn ediliyor. Bu iş, arınmadan çok, öteki dünyayı unutmaya, hesap verme bilincinden uzaklaşmaya yarayan eğlence kültürüne dönüşüyor.
Yapılması gereken şey ise bu alanın böyle istismarcı politikacılara istimrarcı kimi cemaatlere bırakılmamasıdır. Müslümanlar dinlerinin gereği olarak fakir insanlarımıza her daim ulaşabilmeliler. Onlara sofralarını, evlerini açabilmeliler. Bu sorumluluklarımızı bütün zamanlara yayabilirsek inşallah bu muhtaç kimseler onlara tenezzül etmeyeceklerdir. Bu şekli ile inşallah toplumlarımız Allah’ın dinine doğru dönüşüm yaşayabilirler. Bu yüzden çizgilerimizi de doğru cetveller ile çizmeliyiz. Toplumumuzda bizlerin örnekliliğinde doğru sahih bilgilere ulaşsınlar. Çünkü eğri cetveller ile doğru çizgiler çizmemiz mümkün olmayacaktır.
Not: Bu yazı geçen yıl Nida dergisinde yayınlanmıştır.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *