Şu günlerde Fethullah Gülen üzerinde yoğun bir gündem var. Sebebi hepimizce malum, Gazze’ye yapılan yardım gemisi ve sonrasında çıkan olaylar sebebi ile yaptığı açıklamalar. Fethullah Gülen bu konular ile ilgili özetle şöyle sözler sarf etmiş. “Gördüğüm şeyler hiçte hoş değildi, çok çirkin şeylerdi.” Organizatörlerin Gazze’ye yardım götürmeden önce İsrail ile uzlaşma yolunu seçmemelerini ise “faydalı
Şu günlerde Fethullah Gülen üzerinde yoğun bir gündem var. Sebebi hepimizce malum, Gazze’ye yapılan yardım gemisi ve sonrasında çıkan olaylar sebebi ile yaptığı açıklamalar.
Fethullah Gülen bu konular ile ilgili özetle şöyle sözler sarf etmiş. “Gördüğüm şeyler hiçte hoş değildi, çok çirkin şeylerdi.” Organizatörlerin Gazze’ye yardım götürmeden önce İsrail ile uzlaşma yolunu seçmemelerini ise “faydalı sonuçları doğurmayacak şekilde otoriteye baş kaldırmak” şeklinde yorumlamış. Bu konuda İsrail’den izin alınması gerektiğini tavsiye etmiş. Burada çok ince bir ayrıntı ise 100’den fazla ülkede yardım faaliyetleri gerçekleştiren İnsani Yardım Vakfı’ndan (IHH) kısa bir süre önce haberdar olduğunu bu yüzden de bu örgütün politik bir amaç güdüp gütmediğini söyleyemem demiş. Son olarak söyleşiyi gerçekleştiren muhabir, Gülen’in evinin koridorunda, büyük bir Türkiye haritası, Kuran’dan bir ayet ve Boğaz üzerinden geçen bir Türk F-16’sının resmi bulunduğunu da aktarmış.
Bu son söylenen sözlerden anlıyoruz ki “Hoca efendi her zaman olduğu gibi doğruyu söylüyor!”(Bülent Arınç) Ama kim için doğruları söylüyor burası muamma. Bu röportaj, son kısımdan öyle anlaşılıyor ki çok profesyonelce bir taktik ile yapılıyor. Bu şekli ile bir yerlere mesaj verme ihtiyacı hissedildiği kesin. Olay özetle yine “biz onlardan değiliz“ edebiyatına dönüştürülmüş. Konjonktür ne ilginçtir ki Zaman gazetesine Gazze’ye yardım götüren bu filo içerisindeki insanlara “bunlar bir avuç meczup(deli) “ ifadesini kullandırtmadı.
Olayın kısaca özeti bu ve bu konularda tanınmış yazarlarımız güzel yorumlar yapmışlar. Olayın daha vahim bir şekli var ki bu kısmı bizim için hayati öneme sahip. Oda Fethullah Gülen’in tek sözü ile hareket eden milyona yakın bağlılarının bizler için ne ifade ettiği. Her şeyden önce Fethullah Gülen hakaret edilecek birisi değildir. Belli bir topluluğun lideri konumunda birisidir. Bize düşen ise bu topluluk içinde bulunan, bu topluluğun düşüncelerini kendileri açısından doğru olduğunu savunan kişilere Kur’an’ın hakikatini, dünya görüşünü hatırlatmak olacaktır.
Bu konularda kişi esas bağlısı olduğu Kur’an’i düşüncelerine güven duymalıdır. Oturup Fethullah Gülen’in sarf ettiği düşünceleri Kur’an ile sağlamasını yapabilmelidir. Bu cemaat bağlamında hareket eden kişilerin birçoğunun çok gayretli ve samimi kişiler olduğunu biliyoruz. İnşallah onlar bizlerin haklarımızı helal edeceğimiz kardeşlerimiz olacaklar. İnandıkları değerler ve davaları uğruna canla başla çalışan bu güzel insanları çok önemsiyorum. Bu kardeşlerimiz olmadan davamızda başarılı olmamız söz konu değildir.
Fakat burada yapılması gereken yegâne şey; Fethullah Gülen’in söylediği, dine dayandırdığı sözlerin İslam’da olup olmadığının bu kardeşlerimize güzel bir üslup ile anlatılmaya çalışılmasıdır. Bu davetimizi kimseye hakaret etmeden sadece düşünce boyutunda yapmalıyız. Şu an bizler ne tür suçlamalarda bulunursak bulunalım bu kardeşlerimiz bizlerin yönelttikleri eleştirileri anlayamıyorlar. Onlara kodlanan düşünceler çok farklı. Verilen mesajlarda onlar adına işlenmiş olan kodlamalar ile harekete çevriliyor. O yüzden bu kodlamaların Kur’an’i bilgiler ile yanlışlığının gün yüzüne çıkarılması gerekiyor. Yani bu kardeşlerimize yıllardır içerisinde kaldıkları cemaat Kudüs’ün, Gazze’nin, Allah yolunda cihad etmenin Kur’ani karşılığı, Kur’an’da neye isabet ettiğini anlatmamış. Bu yüzden bu kardeşlerimizi Fethullah Gülen özelinde silip atmamız mümkün değildir. Bizleri bu kardeşlerimiz dinlemeseler de biz onların kapılarını her daim çalacağız. Gücümüz yettiğince bu kardeşlerimize İslam’ın hakikatini anlatacağız. Kardeşlerimize bıkmadan usanmadan Kur’an’ın mesajını bu kardeşlerimize ulaştırmak zorundayız. Bu kardeşlerimizin anlattığım bazı şeylere itiraz ettiklerini tahmin edebiliyorum. Ama ne tür şartlarda olursa olsun söylenen sözler kimden gelirse gelsin Kur’an ışığında değerlendirmeye tabi tutmalıyız. Kur’an’da anlatılanlardan göreceksiniz ki Bülen Arınç’ın söylediği gibi Fethullah Gülen her zaman doğruyu söylemiyor. Yanıldığı birçok nokta var. Ve bu şekli ile bizler bu düşünceleri Kur’an’da Rabbimizin sözü olarak geçen ayetlere rağmen savunamayız. Bu sözlerden İslam adına dindarlık üretemeyiz. Şu günlerde bu gerçekliği en açık bir şekilde görmekteyiz. Öyle ise bu kardeşlerimiz muhalif yazarların yazılarını da okuyup bunların sağlamalarını yapmaya çalışmalılar. Çünkü hepimiz öteki dünyanın varlığına inanıyoruz. Orada peşine takıldığımız liderlerimiz bizleri kurtaramayacağını biliyoruz. Hatta oradaki şaşkınlığımızı anlatan ayetleri bulunuz ve inceleyiniz. Liderlerimizi ayağımızın altına alıp çiğnemekten bahsettiğini göreceksiniz. Bu kimseler bizleri nerelere hangi rıhtımlara bağlıyor bunları araştırınız. Söylenen sözler hangi dinin öğretileridir, bizler gerçekten İslam dininin öğretilerini mi tatbik ediyoruz bunları sorgulayınız. Sizleri Kur’an’ı kendi dilinizle okumaktan neden sakındırıyorlar bunları bizzat Kur’an’ı kendi dilinizle okuyarak anlamaya çalışınız.
Bu bağlamda Fethullah Gülen’e saygı duyan, onun dini referanslarını önceleyen kardeşler birçok konuda haklılıklarını ispat etmek için tüm dünyanın hocalarının görüşlerine değer verdiğini söylüyorlar. Bunu İslami düşünceleri noktasında haklı olduklarına delil sayıyorlar. Fakat Kur’an bu konuda maalesef bu kardeşlerin öngörüsünü doğrulamıyor. Çünkü hoca efendilerini övenler genel olarak Yahudi ve Hıristiyan topluluklarıdır. Ve Allah bu konuda bakın neler söylüyor:
“Kendi dinlerine uymadıkça ne Yahudiler ve ne de Hıristiyanlar senden asla hoşlanmayacaklardır. De ki; “Doğru yol, sadece Allah’ın yoludur’: Eğer sana gelen bilgiden sonra onların arzularına uyacak olursan, andolsun ki, Allah tarafından ne bir dost ve ne de bir yardımcı bulamazsın. “ (Bakara-120)
Allah, doğru yol sadece Allah’ın yoludur diyor fakat Fethullah Gülen çeşitli zamanlarda yaptığı konuşmalarda Hıristiyan ve Yahudilerin de yollarının doğru olabileceğinden dem vurabiliyor. Hatta onun müritlerinden birisi bu kimselerle itikadi konularda aynı olduğumuzu söyleyebiliyor. Allah yukarıdaki sözlerinde Yahudi ve Hıristiyanların dinlerine uymadıkça onların bir Müslümandan asla razı olmayacağını söylüyor. Fakat her ne hikmet ise Yahudi ve Hıristiyanlar Fethullah Gülen’den hoşnutturlar ve İslami düşüncelerini tüm dünyadaki Müslümanlara model olarak gösterebilmekte ve onun düşüncelerini sahiplenebilmektedirler. O halde Fethullah Gülen din adına ne söylüyor? Söyledikleri şeyler ne ifade ediyor? Söylemleri hangi dinin inanışları içerisinde yer alıyor? Bunları çok iyi araştırmak zorundayız. Acaba bizler Fethullah Gülen öğretisi içerisinde içinde İslam olmayan bir İslam’ı mı yaşıyoruz. Bakın etrafa kimler Fethullah Gülen’i nasıl tanımlamışlar, nasıl görmüşler. Acaba bu kimseler böyle düşüncelere neden kapılmışlar ki?
”ABD eski başkanlarından Bill Clinton’un danışmanı Eckelman, Fettullah Gülen’i “İslam’ın Martin Luther’i” olarak tanımlıyor. Martin Luther olmak, yani İslam’ı tahrif ederek, modernleşme-globalleşme tuzağında bozmak… Fethullah Gülen’i en iyi tarif eden kavramlardan birisi belki de budur.
Fethullah Gülen’e çok yakın isimlerden, Utah üniversitesinde öğretim görevlisi Doç. Dr. Hakan Yavuz da aynı tarif içinde son derece önemli bir tespit yapıyor:
“Turgut Özal ile başlayan İslam’ın protestanlaşma süreci AKP muhafazakârlığı ve Gülen hareketi ile tamamlanmıştır.”
Fethullah Gülen’in, gerek Eckelman gerekse Yavuz’un tarifi ile Türkiye’de öncülüğünü yaptığı “Protestan İslam”, “hermenötik/tarihselci” anlayışa dayanır. Bu yorumcu anlayışa göre İslam’da hiç bir “kesin” yoktur ve diğer insanları bağlayıcı değildir. Her okuyan bir ayetten ne hüküm çıkarıyorsa gerçek odur ve kimse kimseyi başka bir doğrunun olduğuna zorlayamaz.
Amerikalılar temellerini attıkları bu garabete “Light İslam” ya da “Liberal İslam” diyorlar. Şu satırlar Light İslam’ı, bir başka ifade ile Protestan İslam’ı kurmaya çalışan Fethullah Gülen’e ait. Hoşgörü ve Diyalog İklimi kitabı sayfa 156:
“Kanaatime göre, tarihi hadiseleri kendi tarihsellikleri içinde ele almalı, yani her hadiseyi kendi şartları ve konumu içinde değerlendirmeli ve bugünkü davranışlarımızda da bugünkü tavırları esas almalıyız”
“Fethullah Gülen’ın bu cümlelerle önünü açmaya çalıştığı adres Yahudi ve Hıristiyanlardır. Gülen, bir taraftan Kur’an’ın Yahudi ve Hıristiyanlarla ilgili ayetlerini sabote etmeye çalışıyor, diğer taraftan da İslam’ı liberal bir mantıkla anlamaya ve pazarlamaya gayret ediyor. Yani İslam’ı protestanlaştırarak, Kur’anın hükümlerini Washington’un-Vatikan’ın taleplerine uygun hale getirme çabası içine giriyor! Hz. Peygamber’i Kelime-i Tevhid’den silen anlayış, Kur’an’ı da tarihin derinliklerinde bırakarak Liberal İslam’ın, bir başka yaklaşımla Hıristiyanlığın önünü açıyor.
Impact International dergisinde, Afrika üzerine yaptığı araştırmalarıyla tanınan Amerikalı kadın gazeteci-yazar Elizabeth Liagin bakınız Fethullah Gülen’in yarenlik ve itikad birliği ettiği neo-con’ların “Ilımlı İslam”ını nasıl anlatıyor:
“ABD liderleri ve Amerikan dış politikasına yön veren toplum mühendislerinin ‘ılımlı İslam’dan söz ederken kasdettikleri şey atıl, pasif ve uysal bir İslam portresidir. Yani Amerikan hegomanyasına karşı çıkmayacak, sınırları Batı tarafından çizilmiş, alanı daraltılmış bir İslam…”
Liagin, Batının Hıristiyan işgaline ve talanına karşı çıkmayacak İslam’ın ‘en iyi İslam’, ‘en liberal İslam’ olarak görüldüğünü anlatıyor. Daha doğrusu Neocon-Evangelistlerin nasıl bir ‘İslam’ kurguladığını deşifre ediyor.
İçi boşaltılmış böyle bir anlayışın İslam’la uzaktan yakından hiç bir ilgisinin olmadığını bir kez daha söylemeye bilmiyoruz hacet var mı? Protestan, light ya da liberal ne derseniz deyin bunların hiçbirisinin İslam’la bağı-bağlantısı yoktur ve de olamaz. Bahsedilen şey bal gibi bir Hıristiyanlık en azından Hıristiyanlığın önünü açmaktır.
Ve Fethullah Gülen ‘tarihselci’ bakış açısıyla, bu büyük ‘İslam Bozgunun’ kaldıracı ve Martin Luther’i olarak vazife görüyor.” (Halil Sönmez, www.belgeleri.com)
Bu ve daha önceki Fethullah Gülen’in sözlerini dikkatle okuyunuz. Yukarıdaki yazı ve söylenen şeyler sonuçta birilerinin yorumları ya da konuşmalardan çıkardıkları söylemler. Fakat bu konuşmaların sağlamasını mutlaka yapmak zorundasınız. Çünkü eğer bu anlatılanlar doğru çıkar ise sizlerin İslam olma iddianız da boşa çıkacaktır. Yani kendinizi İslam’a nispet eder iken Protestan mezhebinin öğretilerini yaşıyor olabilirsiniz. Bunu öğrenebileceğiniz tek kaynak ise Kur’an ve Peygamberimizin (s.a.v) sünneti yani yaşantısındaki örnekleridir. Bu sözleri bir kenara not alarak Kur’an ile sağlamasını yapmalısınız. Eğer söylenen sözler Kur’an’daki Rabbimizin sözlerinin tam aksi ise demek ki sizler başka limanlara bağlanmaya çalışılıyorsunuz. İşte tüm bunları fark edebiliyorsanız hemen tövbe edip hakiki manada Allah’ın yardımcıları olmaya çalışabilirsiniz. Bu konular öyle küçümsenecek konular değil. Öteki dünyamızı direkt etkileyecek şeylerdir. O yüzden olaylar üzerinde çok dikkatli düşünmek zorundasınız. Mesela geçen yıllarda birçok basın yayın organlarında Amerikalı Müslümanların korkudan zekât bile veremedikleri üzerine haberler yer almıştı. Bu Müslümanlar Amerikalı ve oranın vatandaşları. Fakat Amerikan hükümeti bu müslüman vatandaşlarından razı değil. Gazete haberinde geçen satırlar aynen şöyle; “Kutsal Topraklar Yardım ve Kalkınma Vakfı adındaki eski bir yardım kuruluşunun liderleri, Kasım’da Filistinli Hamas grubuna 12 milyon dolar yardımda bulunmakla suçlandı. ABD hükümeti, Hamas’ın bir terör örgütü olduğunu iddia ediyor ve yardımları illegal kabul ediyor. Daha önce ABD’deki en büyük Müslüman yardım kuruluşu olan Kutsal Topraklar Yardım ve Kalkınma Vakfı’nın (Holy Land) iki kurucu üyesi geçen ay 65 yıl hapis cezasına mahkûm edildi.”
Evet bu Müslümanlar Gazze’de İsrail uçaklarının yerle bir ettiği ve binlerce Müslüman kardeşlerinin şehid olduğu Gazze’ye insani yardımda bulunmuşlar. Demek ki bunlarda bu işi izin almadan yapmışlar. Çünkü bu tarz şeylere izin verilmiyor. Kendi vatandaşı olan Müslüman kuruluşların üyelerine 65 yıl hapis cezası öngören Amerika acaba neden Fethullah Gülen’in ılımlı İslam düşüncesini tüm Müslüman ülkelere örnek model olarak sunuyor. Bu konu üzerinde düşünmekte fayda var değil mi?
İnşallah Gazze gündeminde oluşan bu tartışmalar Fethullah Gülen’ e bağlı kardeşler üzerinde Kur’an’a dönüş etkisi yapar. Burada söz konusu şeyler sadece Fethullah Gülen’in sözleri üzerinde yapılacak bir araştırma değildir. Aynı zamanda bizlerin sözlerinin de doğru olup olmadığını araştırınız. Bu mutlaka yapmanız gereken bir şeydir. Çünkü öteki dünyada herkes kendi hesabını kendisi verecek. İnşallah Allah tüm insanlara hidayetini bağışlar. Öteki dünyada inşallah bizler Allah ile aldatılanlardan olmayız. Gazze’ye yardım için giden kardeşler bağlamında gelişen olaylar şunu gösterdi ki demek ki bu Hıristiyanların bazıları bazılarının dostlarıdırlar. Ve bu noktada Rabbimizden bir uyarı:
“Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları dostlar edinmeyin. Onların bazısı, bazısının dostlarıdırlar. İçinizden kim onları dost edinirse şüphe yok ki, o da onlardandır. Muhakkak ki Allah o zalimleri hidayete, doğru yola iletmez.” (Mâide–51)
Şunu hiçbir zaman unutmayalım ki; Yahudiler ve Hıristiyanlar müslümanlardan asla razı olmazlar, müslümanları dost kabul etmezler ve Allah diyor ki etmeyecekler de. Ama ne zaman ki Müslümanlar Kur’an’ın emirlerini unutur da Yahudi ve Hıristiyanların inancına girerse, onların hayat tarzına, onların iman anlayışına ve onlar gibi bir düşünceye boyun eğerse, işte o zaman onlar kendilerinden razı olabilirler. Aksi takdirde, Yahudi ve Hıristiyanların Müslümanlardan hoşnut olması tarihin hiçbir devrinde, hiçbir toplumunda görülmemiş bir şeydir.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *