Gazze filosu İsrail karasularına yaklaştığı andan itibaren kıyamet koptu. Gemiye müdahaleler oldu ve birçok kardeşimizin şehit düştüğü haberleri geldi. İnşallah şehid oldular. Canlı yayında Bülent Yıldırım’ın “her yerden ateş ediliyor korkmuyorum ve yerimden ayrılmıyorum beni de vursunlar artık söz halkımızda, bundan sonrasını halkımıza bırakıyorum” dediği sözleri çok yürek dağlayıcı idi. Allah mücadelesini daim kılsın ve
Gazze filosu İsrail karasularına yaklaştığı andan itibaren kıyamet koptu. Gemiye müdahaleler oldu ve birçok kardeşimizin şehit düştüğü haberleri geldi. İnşallah şehid oldular. Canlı yayında Bülent Yıldırım’ın “her yerden ateş ediliyor korkmuyorum ve yerimden ayrılmıyorum beni de vursunlar artık söz halkımızda, bundan sonrasını halkımıza bırakıyorum” dediği sözleri çok yürek dağlayıcı idi. Allah mücadelesini daim kılsın ve bizlere onu bağışlasın. Seçilen isimlere bakınca hepsinin Türkiye’deki İslami bilinçlenmeye katkı sağlayan seçkin Müslümanlardan olduklarını gördüm. Hele ki bir İsrail askerinin cebinden düşen liste olayın suikast olabileceği kuşkularını oluşturdu. İnşallah bu tevhidi Müslüman kardeşlerimiz üzerine yapılan bir hesap değildir. Filonun Gazze’ye hareketi sırasında bazı yayın organlarında İsrail’in bunca tepkilerden sonra gemiye saldırmaya cesaret edemeyeceği üzerine tartışmalar yapılıyordu. Şahsen ben gemiye saldıracaklarından ve oraya giden kardeşlerimizin de bunu göze alarak gittiklerinden emindim. Çünkü bu İsrail ve batılı ülkelerin tarihleri nice katliamlarla dolu.
İşte Kudüs; yüzyıllardır Müslümanların müsamaha ve hoşgörüsü altında Kudüs’teki Latin Kilisesi, Batı Hıristiyanlar’ı ile canlı bir şekilde ilişkilerini sürdürmüş kimsenin burnu bile kanamamış. Sonrasında Haçlı seferleri başlıyor. Bu insanlık dışı insanların! Yaptıklarına bakın. Hem de kendi dillerinden anlatıyorlar. Haçlı muharebelerinin her günahı affettireceğine inandırıldıkları için, yol boyunca en büyük hayâsızlıkları, günahları ve cinayetleri işliyorlar. Frank lider Raymond, Maarratün Numan şehrini işgal ederek 100 binden fazla Müslümanı kılıçtan geçirdikten sonra, şehri ateşe veriyor. Fakat Haçlı ordusu aynı civarda büyük bir salgına ve açlık illetine tutuluyor. O günlerin şahidi bir Haçlı, durumu şöyle anlatıyor:“Öylesine kıtlık vardı ki, adamlarımız bir süre önce öldürdükleri kimselerin butlarından parçalar kopartıp; ateşte kızartıyor ve daha tam pişmeden vahşi ağızlarıyla eti silip süpürüyorlardı” işte tiksinti verici bir olay ve insan olmadıklarının ispatı.
Daha sonra diğer müttefiklerinin de katılımı ile güçlenen Haçlı ordusunun başlattığı büyük bir saldırı neticesinde, İslam savunması kırılıyor. Artık savunmaya imkân yoktu ve bu suretle Kudüs düşüyor. Müslümanlar, Süleyman Mabedi çevresine, Museviler de kendi sinagoglarına sığınıyorlar. Fakat Haçlılar bu insanları kendilerinin de kutsal saydığı yerlerde öldürmekle kalmayıp her şeyi yağmalıyorlar. O gün Kudüs’te 70 bin kişinin katledildiği rivayet edilir. Katliam korkunç. Öldürülenlerin kanları sokaklarda akıyor, atıyla gezenlerin üzerine sıçrıyor. Akşam karanlığında Haçlılar, sevinçten haykırarak(!), kiliseye geliyorlar ve kana bulanmış ellerini beraberce ibadet için uzatıyorlar. Görüldüğü gibi Haçlılar yaptıkları barbarlıkları ibadet aşkı ile yapıyorlar ve bunları da iftiharla anlatabiliyorlar. Sırf bu bile, yalnız savaşa katılanların değil, bütün bir Avrupalının insaniyetten ne derece uzak olduğunu ispat etmeye yeter bir sebeptir. Bu konuda yine Gesta’nın yazarının ifadesi şöyledir: “Böyle bir katliamı o güne kadar hiç kimse ne duymuş, ne de görmüştü. Ölüler piramitler şeklinde yığınlar haline konarak yakıldı. Sayılarının ne olduğunu ancak Allah bilir” Kol, bacak ve kelle yığınlarına şehrin hemen her sokağında, her meydanında rastlanabilmekteydi. Müslüman ve Musevi hiç kimse bu katliamdan sağ kurtulamadı.”
Bu katliamı yapanlar içerisinde o zamanın süper güçleri olan İngiltere, Fransa gibi ülkeler ve yandaşları var.
Bu durum sonraları da devam etmiş. Fransızlar sömürmek için gittiği Cezayir’de direnişle karşılaşınca halkın kanına girmişler; çoluk çocuk Cezayirlilerden oluşan on binlerce insanın kulağını kesip içki fıçılarına doldurmuşlardır. Yapılan katliamlar sonucu da 1,5 milyon Müslüman katledilmiş.
Müslümanların kulaklarını kesip içki fıçılarına koyan ve bunu içki sofralarında içen bu iğrenç insanlardan her şey beklenir. Bizlerin kanlarını donduran bu gibi hadiseler onlar için birer yaşam tarzı haline dönüşmüş. Tarihlerinin her anı bu iğrenç sahnelerle dolu. Düşman bulamadıklarında yaptıkları şey ise birbirlerini katletmek oluyor. Bu yüzden sürekli kendilerinden olmayan birileri öldürmekle meşguller.
Batılıların Müslüman ülkelere hediye ettikleri bu ulusalcılık yüzünden ise farklı Müslüman ülkelerde bulunan kardeşlerimiz birbirilerine yardım edemiyorlar. Kardeşlerine uzatacakları elleri hep ulusal çıkarlara takılıyor.
İşte bu ulusal çıkarlara bağlı kalmadan kardeşlerine hayatları pahasına yardım ellerini uzatan kardeşlerimi selamlıyorum. Allah yaptıkları bu yardımları salih amel olarak kabul etsin. Bu eli kanlı batılı ülkelerin kirli oyunlarını boşa çıkarmaya çalışalım. Özellikle şu günlerde İsraillilerin yaptıkları katliamları kınayan batılı ülkelerin beyanatlarına aldanmayalım. Kalbimizde onlara karşı herhangi bir sevgi oluşmasın. Bize hikmetli davranmayı öğreten bir kitaba sahibiz. Bu kitap bizlere; söz söylemeyi değil söylenen sözlerin yerine getirilmesini öğütlüyor. Tarihte Müslüman kardeşlerinin milyonlarını en adi yöntemlerle katleden bu ülkelerden birini günümüzdeki başbakanını kızının nikâh şahidi yapan birisine güven duymamız söz konusu bile olamaz.
Gazze’deki yardım filosunda İsrail askerlerince şehid edilen kardeşlerimizi selamlıyorum. Allah şahadetlerini kabul etsin, İnşallah şehid oldular. İnşallah bizleri de daha çok öldürsünler. Çünkü tekrar dirileceğiz.
Son söz; “Şehidler öldü biz ölüler ise hala yaşıyoruz.” (Ali Şeriati)
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *