İhvan’ın doksanıncı yılı

İhvan’ın doksanıncı yılı

Ahmet Varol, İhvan’ın 90. kuruluş yıldönümünde Hasan el Benna’yı ve İhvan’ın hareket tarzını anlattı.

1 Nisan tarihinin Müslüman Kardeşler’in kuruluşunun doksanıncı yıl dönümü münasebetiyle düzenlenen program vesilesiyle, Ahmet Varol bugünkü yazısını Hasan el Benna ve Müslüman Kardeşler’e ayırdı. Hilafetin ortadan kalkmasının ardından Müslümanların yeniden İslâmî kimliklerine ve değerlerine kavuşmaları için başlatılan bir kitlesel hareket olan Müslüman Kardeşler’in, faaliyetlerinde hiçbir şekilde şiddete başvurmadığı, daha çok bilgilendirme, bilinçlendirme ve örgütlenme esaslı çalışmalar yaptığı halde, emperyalizmin güdümündeki rejimlerin ona karşı şiddete başvurduğunu belirten Ahmet Varol, Yeni Akit’teki yazısında şu noktalara temas ediyor:

Ümmetin birliğini temsil eden hilafet müessesesinin ortadan kaldırılmasından, Müslümanların ulusal kimliklere göre parçalanmasından ve İslam ülkeleri olarak tanımlanan ülkelerin de İslâmî yapıdan uzaklaşmasından sonra Müslümanların yeniden İslâmî kimliklerine ve değerlerine kavuşmaları için başlatılan bir kitlesel hareket olan Müslüman Kardeşler, 1928’de o zaman henüz 22 yaşında olan Hasan El-Benna’nın öncülüğünde Mısır’da oluşturulmuştu. Hareketin lideri ve önderi olması hasebiyle imam olarak anılan Hasan El-Benna, Türkçede bilinen anlamıyla bir imam değil öğretmendi.

Arapçada “imam” lider, önder anlamlarına gelir. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulur: “Hani, Rabbi İbrahim’i bazı sözlerle imtihan etmişti de o da onların gereğini tam olarak yerine getirmişti. Rabbi ona: “Ben seni insanlara imam (önder) kılacağım” dedi. O: “Soyumdan da!” dedi. Rabbi de: “Benim ahdim (sözüm) zalimlere erişmez” dedi.” (Bakara, 2/124)

Bu yüzden namazda insanların önüne geçen kişiye de imam denilmektedir.

Müslüman Kardeşler hareketinin kurucusu ve ilk lideri Hasan El-Benna da önder vasfından dolayı imam olarak nitelendirilmiştir.

Onun kurduğu hareket yerel veya bölgesel bir hareket değildi. Bütün İslâm âlemine yayılmayı ve tüm Müslümanları bilinçlendirmeyi, böylece ümmetin tek bir çatı altında bir araya gelmesi ve İslâmî değerleri ihya etmesi için çalışmayı hedefliyordu. Bu özelliğinden dolayı sadece Mısır’a veya Arap dünyasına özgü bir hareket olarak kalmadı, bütün İslâm dünyasına yayıldı. Şu an yetmişten fazla ülkede teşkilat olarak çalışmasının olduğu bilinmektedir.

Müslüman Kardeşler çalışmalarını sadece belli bir alana münhasır kılmadı. İslâmî bir devlet yapısına kavuşmak için önce Müslüman fertten başlamak, Müslüman aile ve Müslüman toplum ile devam etmek gerektiğini söylüyordu. O yüzden İslâmî değerleri önce ferdin hayatında, sonra ailede ve ardından toplumda hâkim kılmak gerektiğine, bu değerleri özümsemiş bir toplumun da zaten İslâmî bir siyasi yapıyı hâkim kılacağına inanıyordu. O yüzden kendine siyasi bir hedef belirlerken ferdi ihmal etmedi, ferdin de Müslümanca yaşaması için belli bir eğitim programı uyguladı.

Müslüman Kardeşler’in çalışmaları küresel emperyalizmi endişelendirdi. Çünkü küresel emperyalizm Müslüman halkları İslâm’dan uzaklaştırmak, devlet yapılarına tamamen kendisinin ihraç ettiği sistemleri hâkim kılmak, ümmet bütünlüğüne kavuşmalarını engelleyerek küçük parçalar halinde hatta birbirleriyle sorunlu devletçikler şeklinde devam etmelerini sağlamak istiyordu. Müslüman Kardeşler’in amacı ise bunların tam tersiydi. Bu emperyalizm yüzden uzaktan kumanda ettiği rejimleri bu harekete karşı savaşmaya yöneltti.

Müslüman Kardeşler, faaliyetlerinde şiddete başvurmadığı, daha çok bilgilendirme, bilinçlendirme ve örgütlenme esaslı çalışmalar yaptığı halde emperyalizmin güdümündeki rejimler ona karşı şiddete başvurdu. Üstelik günümüzdeki dikta rejimleri de bu hareketi terör listelerine almaktadır. Bu konuda hiçbir dayanaklarının olmadığı, terörü kendilerinin bu harekete karşı icra ettikleri bilinmektedir.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *