Klasik İslami ilimler arasında sayılan fıkhın, modern dönemde İslam hukukuna ‘dönüştüğünü’ belirten Prof. Dr. İhsan Toker bunun yapıştırma bir tabir olarak durduğunu, sanki fıkhın modern bir hukuk tarzına tabi olması gerekiyormuş gibi bir algı oluştuğunu söyledi.
İktibas Dergisi Youtube kanalında ayda bir şeklinde sürmekte olan canlı programların bir yenisi dün gece Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. İhsan Toker’in katılımı ile gerçekleştirildi. Moderatörlüğünü Mustafa Bozacıoğlu’nun üstlendiği programda İhsan Toker, “Modern Dünyada Fıkıh” başlığı altında yaklaşık bir saat süren değerlendirmelerde bulundu.
Modern bir dünyada yaşamakta olan Müslümanlar olduğumuzu belirten Prof. Dr. Toker, fıkıhtan söz edeceğimiz zaman bu dünyanın özelliklerini dikkate almamız gerektiğini, çünkü bir takım ideolojik ve dinsel handikaplar noktasında bir takım problemler ortaya çıktığını belirtti. Toker, “Ya sekülarist/laik ideolojiler ya da modernist/tarihselci ideolojiler, ya da diğer tarafta sözde gelenekselcilik adına yeni gelenekçilik diyebileceğimiz uydurma, kurgu diyebileceğimiz sözde İslami kimliklerin dışında, özgün bir şekilde bunlara hitap etmemiz gerekiyor, fıkha bu açıdan bakacağız” dedi.
İhsan Toker, fıkhı biraz din bilimlerine ait bir kelime olarak ifade edilebileceğini ancak hayatın içinde çok da yer almadığına dikkat çekti. Bilmek, anlamak, derinliğine anlamak şeklinde anlamlara sahip olan fıkıh kavramının, ilk kurucu peygamber (sav) ve sahabe sonrasında, Müslümanların nüfus olarak genişlemesi ile birlikte klasik dediğimiz, hadis, fıkıh, tefsir gibi İslami ilimlerin kurumsallaşmaya başladığını belirtti.
Modern koşulların ise dini alana kimi zaman da zorla müdahalelerde bulunduğundan söz eden Prof. Toker, “Müdahale sonucunda fıkhın İslam hukukuna dönüşmüştür, ancak fıkıh İslam hukuku değildir.” dedi. Bu ifadesini açarak konuşmasına devam eden Toker, şunları söyledi:
“İslam hukuku tabiri bir yapıştırma tabir olarak karşımızda durmaktadır. Çünkü İslam hukukuna dönüşen fıkhın, asli özelliklerine karşın bir yabancılaşma yaşamak zorunda bırakıldığını düşünüyorum, öne sürüyorum. Başlangıçta, daha önceki asırlarda, sosyolojide rutinleşme diye tabir ettiğimiz kurumsallaşma süreçlerine tabi olması neticesinde gündelik hayatla bağlantısı iyice ilintiselleşen, daha şekli hale, formel hale getirilen fıkhın, daha sonraki dönemde de batılı kategorilerin yerli kültür olarak, şeriat kültürünü ya da kültürlerini bu şekilde ismini de etkileyerek -oryantalist etkiler çok fazladır, Islamic Law ifadesi burada çok fazla geçer literatürde- bunu kolonize etmesinin bir sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır. Sanki fıkhın modern bir hukuk tarzına tabi olması gerekiyormuş gibi, oradaki bir takım kanunlar yapma faaliyetine tabi olacakmış gibi bir algı ile, ki aslında bizim Mecelle gibi birçok gayretimiz de buna dahil olmak üzere, bunu göstermektedir. Böyle bir durumun sonucunda fıkhın İslam hukukuna dönüşmesi bizim için bir problem oluşturacaktır.”
Prof. Dr. İhsan Toker’in konuşmasının tamamını bu linkten izleyebilirsiniz:
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *