Katar krizinden bu yana “yeni nasyonalist ABD” ile çekişmesini sürdüren Birleşik Krallık şimdi yumuşama belirtisi gösterirken Rusya ve Çin’i itip kakmaya hazırlanıyor…
Türkiye’nin Afrin operasyonu ile eşzamanlı birtakım gelişmeler yaşanmaya başladı. Büyük oyuncular arasında yeni bir oyun kurulduğu izlenimi veren gelişmeler Haşmet Babaoğlu’nun da dikkatini çekmiş. Bugün Sabah’taki yazısında konuyu değerlendiren Babaoğlu, “Katar’da bizimle işbirliğini sürdürecek, Ürdün ve Irak’ta sözü geçen ve bu ülkeleri bizimle iyi ilişkilere zorlayan İngiltere politikaları artık sahneden çekiliyor mu?” sorusu ile birlikte akla takılan diğer soruları da sıralıyor. Babaoğlu şunları yazdı:
Afrin’deyiz.
Gireceğiz, dedik. Girdik.
ABD’nin YPG üzerinden Akdeniz’e koridor açma ve bu koridoru devletleştirme planı kesintiye uğradı.
Ama şimdi dönüp dikkatli gözlerle bir daha bakmak gerek.
Çünkü tam biz Afrin’e girerken “büyük oyuncular” arasındaki dengeler ve ittifaklarda değişim başladı.
BBC’nin harekâtın hedefine ulaşmasına iki gün kala “Türkler Afrin’de hastane vurdu” haberi manidardı.
Önemli!
***
İngiltere mesela…
Katar krizinden bu yana “yeni nasyonalist ABD” ile çekişmesini sürdüren Birleşik Krallık şimdi yumuşama belirtisi gösterirken Rusya ve Çin’i itip kakmaya hazırlanıyor…
Cevap arayan sorulardan biri şu: Paranın merkezini ABD’den alıp Uzakdoğu’ya taşımaya çalışan küreselciler İngiltere’de çok güçlüdür. Yenildiler mi, yoksa yeniden Batı’da kalmaya mı karar verdiler?
Bir başka soru: Menbiç konusunda serin kalacak, Katar’da bizimle işbirliğini sürdürecek, Ürdün ve Irak’ta sözü geçen ve bu ülkeleri bizimle iyi ilişkilere zorlayan İngiltere politikaları artık sahneden çekiliyor mu?
Belli ki, önümüzdeki birkaç haftanın kritik ülkesi İngiltere olacak ve elbette bunun Türkiye’yi de damardan ilgilendiren yanları var.
Mesela insan şüpheye düşüyor…
Acaba Ürdün’ün Türkiye ile ticaret anlaşmasını zarar gördüğünden bahsederek askıya alması da bu yeni gelişmeyle bağlantılı mı? (Altı üstü 600 milyon dolar civarında hacmi olan bir ticaretten söz ediyoruz!)
***
Bir de önümüzdeki birkaç haftanın falan değil, yılların kritik ülkesi olmaya aday bir ülke var: Rusya.
Daha düne kadar kanlı bıçaklı haldeki ABD ve Birleşik Krallık istihbarat servislerinin şimdi Rusya’ya karşı yeniden el ele tutuşması…
Brexit’çilerle AB’cilerin Rusya’ya karşı ortak cephe dili kullanmaya başlaması…
Suudi Veliaht Prensi Selman’la İngilizlerin birden can ciğer olması…
Hepsi çarpıcı gelişmeler.
Görünen o ki, Batı’nın “Putin’e geçit yok” politikasının duvarları hem Suriye’de hem de Doğu Avrupa’da duvarları daha da yükseltilecek.
Sanırım, bu ortam içinde Türkiye’ye de “sakın daha fazla kıpırdama” sinyalleri gelecek.
Bir yıldır bu türden sinyallere aldırmayıp kendi güvenlik kuşağımızı oluşturmakla en doğru işi yapıyoruz.
Neden mi? Çünkü ortalık alev aldığında o güvenlik kuşağı bize hayat veren bir kalkana dönüşecek.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *