Ali Haydar Haksal: Batı düşüncesi insanlık üzerine ideolojilerini abandırırken bir sonra kendisi ondan vazgeçiyor fakat etkisinde kalanlar, inananları oraya takılıp kalıyorlar.
Zonguldak’ta bir inşaatta demirlere iliştirilen hilafet bayrağına gösterilen tepkiyi, Milli Gazete yazarlarından Ali Haydar Haksal, bugünkü yazısında yorumladı.
“İslâm düşmanlığı” başlıklı yazısında Haksal, “Kelime-i Tevhid’in bir bez üzerine yazılması, bir yere asılması ve göndere çekilmesi şu poztivizmin putperestleri neden bu kadar rahatsız eder? Bu, tam anlamıyla bir travmaya dönüştürülüyor.” dedi.
Haksal, temel soruna ise “Bugün İslâm’a ve onun değerlerine karşı savaşan yerli oryantalistler ve putperestler onların görevini yapıyorlar. Haçlılık ruhuna bulanan bu kimseler somut veya soyut putları üzerinden saldırılarını sürdürüyorlar. Bütün sorun burada.” sözleriyle dikkat çekti.
Haksal’ın yazısı şöyle:
Bir milletin temel değerleri olan İslâm, insanın uydurduğu bir sistem değil. İlâhî takdirin insanlığa armağanı. İnsanlık ilk anından itibaren hakikat ile karşı karşıyadır. Kendi başına bırakılmamış. Hazreti Adem ilk insan ilk peygamberdir.
Müslüman bir toplumda, İslâm ve onun değerleri hiçe sayılıyor. Batıcı zihniyet tam anlamıyla bir dinin yerine konuluyor. Onun üzerinden bu milletin değerleri görmezlikten gelindiği gibi yok sayılıyor. “Lailahe illallah muhammedurresulullah” Allah’ın birliği ve Hazreti Peygamberin Allah’ın kulu ve elçisi olduğu bir inanıştır, bir imandır ve bir bağlanıştır. Bu insanların dilindedir, kalbindedir, ruhundadır. Kelime-i Tevhid’in bir bez üzerine yazılması, bir yere asılması ve göndere çekilmesi şu poztivizmin putperestleri neden bu kadar rahatsız eder? Bu, tam anlamıyla bir travmaya dönüştürülüyor. Yüksek sesle dile getirildiğinde Müslüman olan halkın değerlerine hakaret etmeyi de dininin bir gereği olarak görüyor. Zihinlerde oluşturulan putların, bu ister kişiler olsun, ister kavramlar olsun, ister simgeler olsun zamanla hiçbir karşılıkları olmuyor. İnsanların oluşturduğu ve inandığı putlar bir süre sonra unutuluyor hiç kimsede bir karşılık kalmıyor.
Marksizm bir dindi, bir dönem oldukça etkiliydi insanlık üzerinde. Elbette insanları kuşattı. Batı düşüncesi kendi canavarını kendisi eritti ve bitirdi. Kapitalizm ve sermaye karşısında yerle bir oldu.
Bugün için liberalizm, sekularizm, ya da kimi toplumlarda kişiler yer ve nöbet değişimindedirler. Kişiler üzerinde oluşturulan izmlerin de modası geçiyor.
Dinlerin ve özellikle de İslâm’ın unutulması, yitmesi asla söz konusu değildir. Yüzyıllardır İslâm’a karşı mücadele eden, savaşanlar kendileri yitip gitti. İslâm din olarak, Müslümanlar da varlık olarak yerli yerinde duruyorlar.
Müslümanlarda gerilemeler olabilir, zaman zaman kırılmalar yaşanabilir, kimileri adım ve yön değiştirebilir ama İslâm ona bağlı Müslümanlar varlıklarını sürdürürler. Kişiye bağlı sistemler zamanla değişiyor. Aklın ortaya koydukları bir başka akıl tarafından devre dışı bırakılıyor. Akılların savaşında biri kazanıyor, sonra o da yeniliyor.
İlk insandan itibaren başlayan İslâm son insana kadar, sapmalar olsa da devam ve edecek. Hakikat güneşi asla sönmez.
Akıl, bilim putçuları bir güneş, bir yıldız, bir zerre bile yaratamazlar. Yarattıkları ise ancak insanlığa kötülükleri olur. İlâhî iradenin tecelli ettiği kimi zamanlarda ve küçük kıyametlerde ne yapacaklarını bilemiyorlar. Şaşkın ve çaresiz kalıyorlar. Büyük irade karşısında ancak kimi nedenleri bahane ederek saldırıyorlar.
Put ya da tanrı diye belirlenenlerin hepsi ölümlüdür, öldüler de sonuçta. Onların hayrı kendilerine bile olmuyor.
Batı düşüncesi insanlık üzerine ideolojilerini abandırırken bir sonra kendisi ondan vazgeçiyor fakat etkisinde kalanlar, inananları oraya takılıp kalıyorlar.
Müslümanların savaşı kendisiyledir, iradeleriyledir. Kimseyle savaşmalarına gerek yoktur. Kendilerini, kişiliklerini, karakterlerini korurlarsa en büyük güçleri de kendileri olurlar. Hakikatin karşısında hiç kimse duramaz. İlerleyen zaman içinde her şey yerli yerine oturur.
İnsanın tebliği kendi kişiliğidir. Bugünün insanına bu tip insanlar gereklidir. Batı Müslümanların kişiliği, duruşu ve adaleti karşısında yenildi. Çünkü Müslümanlar insanların gönüllerini fethettiler İslâm’ın ve Müslümanların karşısında çaresiz kalınınca savaştılar Haçlı Seferleri düzenlediler. Yıllarca sürdürdüler ama başaramadılar. O zaman kültürel savaşa başladılar. Bunda başarılı oldular. Kendi inananlarına âdil diğer insanlara zalimdirler. Müslümanların iç dünyalarını çözdüler, onların nasıl etkisiz olabileceklerini anladılar ve başardılar. Bugün İslâm’a ve onun değerlerine karşı savaşan yerli oryantalistler ve putperestler onların görevini yapıyorlar. Haçlılık ruhuna bulanan bu kimseler somut veya soyut putları üzerinden saldırılarını sürdürüyorlar. Bütün sorun burada.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *