İstanbul Tabip Odası dün düzenlediği basın toplantısında, pandemiden kaynaklı ölümlerdeki artış nedeniyle aşısızlara kamusal alanda kısıtlamalar getirilmesini de içeren, alınması gereken “5 acil tedbir” önerisini kamuoyu ile paylaştı.
Oda binasında düzenlenen basın toplantısında İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Rukiye Eker Ömeroğlu, siyasi iktidarın pandemi ile mücadelede topluma sahte umutlar dağıtarak bir “başarı” hikayesi yazmaya çalıştığını savundu.
Ömeroğlu, “Ölümler altı haftadır sürekli olarak arttı, günlük iki yüzün üzerine çıktı. Toplam ölüm sayısı 54.765 oldu, aktif vaka sayısı 455 bini geçti. Ağustos ayının ilk üç haftasında 2.955 kişi hayatını kaybetti; 16-22 Ağustos arasında haftalık toplam ölüm bir önceki haftaya göre yüzde 43 arttı; 1.374 yurttaşımızı daha kaybettik. Vaka sayıları plato çizse de ölüm sayıları dördüncü pike gidiyor. Salgın durdurulamıyor; aksine bir kez daha yükseliyor.”
Okulların açılmasına da sadece altı gün kaldığını belirten Ömeroğlu, bugün acilen alınmasını istedikleri tedbirleri şöyle sıraladı:
1- Aşılama Hızla Yaygınlaştırılmalıdır
Aşılamada sürecin başından bu yana yapılan yanlışlar nedeniyle toplumun önemli bir bölümü hala aşıyla buluşamamıştır. Nitekim, 13 Ocak’ta aşılama çalışmalarının başlamasından bu yana yedi ayı aşkın bir zaman geçmesine rağmen iki doz aşı yapılanların oranı hala yüzde 56,55 düzeyindedir. Uzunca bir süre yeterli aşı tedarik edilememiş olması, Sağlık Bakanı’nın aşı türleri konusunda yaptığı kafa karıştırıcı açıklamalar ve toplumun küçük bir bölümünde var olan aşı karşıtlığı buna katkı yapmışsa da esas sorun bu değildir. Yeterli aşının tedarik edildiği koşulda aşıyı toplumla buluşturmak ancak tüm boyutları ile tasarlanmış bir aşı kampanyası ile mümkündür. Aşılamada gecikilen her gün vakalarda yeni artışlara ve yeni ölümlere yol açmaktadır. Aşı çalışmaları hızlandırılmalı, 12 yaş üzeri bütün nüfus bir an önce aşılanmalıdır.
2- Henüz aşı olmayanlara bire bir ulaşılmalıdır
Aşılamadaki karmaşa ve gecikme esas olarak organizasyon bozukluğundan kaynaklanıyor. Devlet vatandaşı bizatihi bulup aşılamak yerine yurttaşların akıllı telefonlarına girip, internete bağlanıp, e-nabızdan randevu almayı başarıp aşı olmasını bekliyor. (Olmayınca da kabahati vatandaşlara yıkıyor!) Oysa tıpkı geçmişte köy köy, mezra mezra dolaşıp aşı yapan sağlık ocakları döneminde, bugünkü aile hekimliğinde çocukluk çağı aşı takiplerinde olduğu gibi henüz aşısını yaptırmamış bütün yurttaşlara bire bir takiple ulaşılmalı ve aşı olmaları sağlanmalıdır.
3- Aşılanma bireysel tercih değil toplumsal sorumluluktur
Salgın hastalıklar döneminde aşı olmak; Cumhurbaşkanı’nın, Sağlık Bakanı’nın söylediklerinin aksine bireysel tercihe bırakılamaz. Bu dönemlerde aşı olmak toplumsal bir sorumluluk, toplumsal dayanışmanın getirdiği bir yükümlülüktür. Salgına karşı ortak şiarımız “Birimiz Hepimiz, Hepimiz Birimiz İçin!” olmalıdır. Başta eğitim, sağlık, gıda, ulaştırma, taşıma olmak üzere bütün sektörlerdeki çalışanların bir an önce aşılanması sağlanmalıdır.
4- Aşısızlara kamusal alanda kısıtlamalar getirilmelidir
Salgınlarda gerekli koruyucu tedbirleri almayan, aşı olmayan bir kişi sadece kendisinin değil, ailesinin, çevresinin, toplumun da sağlığını ve hayatını tehlikeye atmaktadır. Devlet aşıyı etkin biçimde toplumla buluşturduktan sonra hala aşı yaptırmayanların toplum sağlığını tehlikeye atma hakları yoktur. Sadece okullarda, şehirlerarası seyahatlerde, konser, vb etkinliklerde değil; insanların toplu halde bulunduğu bütün ortamlarda aşısız insanların bulunması kısıtlanmalıdır.
5- Okulların açılması ve eğitimin sürdürülebilmesi için bütün tedbirler eksiksiz alınmalıdır
Yüz yüze eğitimin yapılamaması çocuklarımıza telafisi imkânsız zararlar vermektedir. Okulların açılması ve eğitimin sürdürülebilmesi için başta maske, dezenfektan, sıvı sabun, kağıt havlu olmak üzere kişisel hijyen malzemelerinin ücretsiz ve yeterli miktarda temin edilmesi; sınıflardaki öğrenci sayısının azaltılması, sınıfların uygun şekilde havalandırılmasının sağlanması olmak üzere bütün tedbirler eksiksiz olarak alınmalıdır. Aksi durumda tek bir çocuğumuzun bile yaşayacağı sağlık sorununun sorumlusu başta Milli Eğitim ve Sağlık Bakanlıkları olmak üzere siyasi iktidar olacaktır.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *