Afganistan’daki diğer kabilelerin etnik/millietçi yaklaşımı yerine İslam’ı ön plana alan ideolojisi ile Taliban, 20 yıllık sürecin sonunda büyük bir başarı kazanırken, başta ABD ve Nato olmak üzere tüm yabancı güçler ülkeyi terk etmek zorunda kaldı.
Mepa News‘te Selim Demir imzası ile yayımlanan bir makalede, Taliban’ın bu başarısının ardında yatan çalışma stratejisine ilişkin bilgi verildi. Taliban’ın şehirleri ele geçirmesinin bir haftada değil, bu 20 yıllık savaş sürecinde her gün yaşanan şiddetli çatışmalar neticesinde meydana gelmiş bir durum olduğu, bunun neticesinde son üç ay içerisinde bitirici hamlenin geldiği vurgulandı. Uzlaşmacı bir tavır göstermediği dikkat çeken Taliban için, halktan büyük destek görmesinin büyük önem taşıdığının da altı çizildi.
Makalede şu ayrıntılara yer verildi:
Taliban’ın hamlesi
Taliban, ABD’nin ülkeyi tamamen terk etmeyi taahhüt ettiği Mayıs ayının gelmesiyle ülke genelinde ilerleyişe geçti.
Hareketin hedefinde ilk olarak tüm kırsal bölgeleri ve bu bölgelerdeki askeri üsleri kontrol altına almak vardı.
Geniş kırsal alanları temel alan klasik gerilla stratejisi temelinde Taliban, Kabil hükümetini oldukça zor durumda bıraktı.
Afganistan’da nüfusun yalnızca yüzde 23’ü şehirlerde yaşıyor, bu doğrultuda birçok ilçe merkezinde dahi halen kırsal nitelikteki yerleşim tarzının var olduğunu söylemek gerekiyor.
Kırsal alanlarda ilerleyişi tamamlayan hareket, bunun ardından ilçe merkezlerine yöneldi. 2 aylık bir süre zarfında yaklaşık 200 ilçe merkezi Taliban kontrolüne girdi.
Taliban, askeri ilerleyişin yanı sıra yerel isimlerle siyasi uzlaşıyı da önemli bir silah olarak kullandı. Birçok nokta savaşsız olarak teslim alındı.
Düşen il merkezleri ve gelecek
Ağustos ayının gelmesi ve kırsal alanların çoğunun kontrol altına alınmasıyla Taliban yönünü şehir merkezlerine çevirdi.
6 Ağustos tarihinde şehirlere yönelik başlatılan hamlenin ilk hedefi Nimruz ilinin Zerenc şehri oldu. Zerenc, Taliban2ın kontrol altına aldığı ilk şehir olurken, bunun ardından şehirler birbiri ardında düşmeye başladı. 6-13 Ağustos tarihleri arasında Taliban 16 il merkezini kontrolü altına aldı.
Halihazırda Afganistan’ın güneyinin ve batısının tamamı, kuzeyinin de tamamına yakını Taliban kontrolünde. Ülkede Kabil hükümeti 34 il merkezinin sadece 13’ünü doğrudan kontrol ediyor. 16 il merkezi Taliban kontrolünde, 5 il merkezinde ise Taliban ve hükümet arasında kontrol durumu çekişmeli. Taliban’ın yakın zamanda diğer il merkezlerini de kontrol altına alarak başkent Kabil’e ilerlemesi bekleniyor.
Hızlı ilerleyiş
Birçok kişide, özellikle Afganistan konusunu birkaç aydır takip etmeye başlayan kesimlerde, ülkedeki şehirlerin nasıl bu kadar hızlı bir şekilde Taliban eline geçebildiği sorusu oluştu.
Gerçekten de Taliban, 20 yıllık savaşın ardından, 1 haftalık bir süreçte ülkedeki şehirlerin neredeyse yarısını kontrol altına aldı.
Elbette bu durum birçok farklı sebebe dayanıyor. Bunlar arasında sahadaki savaşın dinamikleri olduğu gibi, Afganistan’daki gündemin takip edilme tarzından kaynaklı sorunlar da mevcut.
Afganistan’ın takip edilmemesi
Açıkça söylemek gerekirse, Afganistan’daki şehirlerin neden bu kadar hızlı düştüğü sorusuna verilmesi gereken ilk cevap, şehirlerin aslında hızlı düşmediği olacaktır.
Afganistan’daki şehirlerin hızlı düştüğünü düşünmek, kesilen bir ağacın yıkılmasına sadece son darbenin sebep olduğunu düşünerek, diğer yüzlerce darbeyi es geçmekle eş değer bir hata olur.
Zira Afganistan’da tam olarak 2001 yılından bu yana devam eden bir savaş var. Taliban’ın şehirleri ele geçirmesi bir haftada değil, bu 20 yıllık savaş sürecinde her gün yaşanan şiddetli çatışmalar neticesinde meydana gelmiş bir durum.
Maalesef konuyla ilgili dahi olsa birçok kişi, Afganistan gündemini takip etmeye yalnızca birkaç ay önce başladı. bu sebeple savaşın dinamiklerini, geçmişini ve diğer gerçekleri tamamen gözardı ettiler. Oysa ki bugün Taliban eline geçen şehirler, 10 yıldır istikrarlı bir şekilde Taliban tarafından kırsal bölgeleri kuşatılan, kendilerine dair planlar yapılan ve savaşlar verilen şehirlerdi. Bu şehirler, klişe bir tabirle, 1 haftada değil, 20 yıl artı bir haftada ele geçirildi.
Gerilla stratejisi
Taliban’ın son hamlesinin bu kadar hızlı olmasının bir diğer sebebi de, Taliban’ın klasik bir gerilla anlayışıyla hareket etmesi.
Hareket, yıllar içinde gerilla taktik ve stratejisini kullanarak, hükümet güçlerini büyük ölçüde zayıflattı ve şehir merkezlerine çekilmeye zorladı.
Kırsal bölgelerin neredeyse tamamen terk edilmesi durumu, hükümet güçlerinin şehir merkezlerinde tamamen kuşatılması ve izole hale gelmesine sebebiyet verdi.
Gerilla tarzı saldırılar karşısında tutunamayan ve daha iyi savunma yapabilmek üzere merkezi noktalara çekilen hükümet güçleri, bu şekilde iki duruma yol açmış oluyordu:
– Taliban’ın kırsalda çok rahat hareket edebilmesi
– Hükümet güçlerinin kırsala yönelik hamlelerinin imkansızlaşması
Bu sayede, yerleşim yerlerini çevreleyen kırsal alanlarda ciddi güç merkezleri elde eden Taliban, bu merkezler üzerinden tamamen kuşattığı şehirleri çaresiz bıraktı. 10 yıldan uzun süren bu kırsal hakimiyeti süreci neticesinde, kentsel bölgeler 3 ayda kontrol altına alınabildi.
Halk desteği
Taliban ilerleyişini mümkün kılan etkenlerden biri de şüphesiz halk desteğiydi. Özellikle kırsal alanlarda yaşayan halkın büyük desteğini alan Taliban, bu sayede kendisine büyük güç alanları oluşturmayı başarabildi.
Ülkede halkın yüzde 77’lik bir diliminin kırsal alanlarda yaşadığı değerlendirildiğinde bu durum oldukça önemliydi.
Buna ek olarak, ele geçirilen şehirlerde de Taliban’a yönelik halk desteği göze çarptı. Bunun en büyük örneklerinden biri de Herat şehrinde yaşandı. Kabil hükümeti ve milis grupların kontrolündeki şehir, hükümetin kalelerinden olarak anılmasına rağmen, Taliban’ın şehre girebilmesine olanak sağlayan şeylerden biri de şehirde yaşayan Taliban destekçisi halk oldu.
Birçok şehirde şehre giriş yapan Taliban üyelerini yerel halkın karşıladığı kameralara yansıdı.
Yerel etkenler
Bir diğer önemli etken, Taliban’ın yerel güç unsurlarına yaklaşım tarzı oldu.
Aşiret liderleri, kanaat önderleri, din adamları, siyasiler ve diğer güç odaklarıyla ciddi ilişkiler kuran hareket, tüm bu kesimlere güvence verdi.
Bu güvenceler doğrultusunda, şehirlerin savaşsız olarak teslimi ve Kabil yönetimi güçlerinin teslim olmaya ikna edilmesi sağlandı.
Taliban’ın 14 Ağustos itibariyle ele geçirdiği 19 şehir merkezinden yalnızca Hilmend vilayeti merkezi Leşkergah’ta şiddetli çatışmalar yaşandı. Bu çatışmalarda da ABD’nin düzenlediği hava saldırıları rol oynadı. Taliban, şehirde sadece hükümete ait birkaç merkezde çatışmak zorunda kalırken, bunlar da birkaç hafta sonra teslim olma konusunda anlaşmaya vardı.
Hareket, toplumun tüm etnik kesimlerinden mensupları ve liderleri olmasını da iyi değerlendirdi. Güneyde Peştun ve Beluç, batıda Tacik, Peştun ve Aymak, kuzeyde Özbek, Tacik, Türkmen ve Aymak Taliban mensupları dikkat çekti. Bu mensupların etkin katılımıyla birçok bölge kolaylıkla ele geçirildi.
Hükümetin parçalanmış yapısı
Kabil yönetimini oluşturan tarafların parçalı yapısı da Taliban’ın ilerleyişini kolaylaştıran bir diğer sebepti.
Merkezi güçlerin yanı sıra, Taliban’a karşı savaşan birlikler büyük ölçüde maaşları hükümet tarafından ödenen milis kuvvetlerden oluşuyordu.
Bu güçlerin birbirlerinden bağımsız çıkarları, aralarındaki güvensizlik ve iletişim eksikliği, Taliban’ın ilerleyişini oldukça kolay hale getirdi.
Birçok bölgede hükümet birlikleri, birbirleriyle yaşadıkları anlaşmazlıklar sebebiyle ellerindeki bölgeleri Taliban’a kaptırdı. Öyle ki bazı bölgelerde bu güçler birbirlerinin tahliye edilmesine izin vermeyerek, hep birlikte Taliban tarafından yakalandı.
Askerlerin motivasyon yokluğu
Taliban ilerleyişini olası hale getiren en büyük etkenler arasında, Kabil yönetimine bağlı güçlerin motivasyon yokluğu geliyor.
Bugüne kadar çoğunlukla Kabil hükümeti ordusu, ABD yardımlarıyla sağlanan maaşlar nedeniyle orduya katılan eğitimsiz sivillerden oluşuyordu.
Ancak ABD ülkeden çekilip, verdiği yardımları da büyük ölçüde sona erdirince, ordu güçlerinin büyük bir kısmı için Taliban’a karşı savaşacak bir sebep de kalmamış oldu.
Afganistan’da Taliban’a karşı savaşan güçlerin çok az bir kısmının ideolojik veya eskiden gelen bir düşmanlığa dayanan sebepleri bulunuyor. Çoğunluk ise, özellikle son süreçte, Taliban’a karşı savaşmak için yeterli bir sebep bulamadığı için, silah bırakarak sivil hayata geri döndü. Bu durumda, Taliban’ın ilan ettiği genel afların da ciddi rolü bulunuyor. Yalnızca son üç ayda teslim olan hükümet güçlerinin sayısı 10 binlerle ifade ediliyor.
Sonuç
Tüm bu gerekçeler paralelinde Taliban’ın, kamuoyunca hızlı olarak görülebielcek bir ilerleme kaydettiğini söylemek mümkün.
Afganistan’ın 34 vilayet merkezinin 19’u Taliban elindeyken, 8 diğer vilayet merkezinin de kısa sürede Taliban tarafından kontrol altına alınabileceği düşünülüyor.
Her ne kadar savaş kısa bir sürede Taliban tarafından kazanılmış gibi düşünülüyor da olsa, 2021 yılında yaşananlar, 2001’den bu yana sürdürülen organize bir sürecin sonucuydu.
Yalnızca sonuçları değerlendirip süreçleri ihmal etmek ise, birçok gerçeğin ihmal edilmesiyle sonuçlanacaktır. Afganistan savaşını anlamak için, 20 yıllık süreci hatta daha öncesini de hesaba katmak gerekir.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *